AA muhabiri, Macron'un 5 Nisan'da Çin'e yaptığı 3 günlük ziyaretin dönüşünde uçakta, medya kuruluşu Politico ve Les Echos gazetesine ABD ile ilişkiler ve Tayvan konusunda yaptığı açıklamalara yönelik basına yansıyan tepkileri derledi.
Macron, röportajda Avrupa'nın stratejik özerkliğini sağlaması için ABD'ye olan bağımlılığını azaltması ve Çin ile Tayvan hakkında olası bir çatışmaya dahil olmaktan kaçınması gerektiğini belirtmiş; Avrupa'nın "üçüncü bir süper güç" haline gelmesi için bunların gerekli olduğunu savunmuştu.
Avrupa'nın silahlanma ve enerji konusunda ABD'ye bağımlılığını artırdığını, kıtanın bunun yerine kendi savunma endüstrisinin yükseltmeye odaklanması gerektiğini vurgulayan Macron, Avrupa için en büyük riski, kendisine ait olmayan, Avrupa'nın stratejik özerkliğini inşa etmeyi engelleyecek krizlere bulaşmak olarak tanımlamıştı.
Cumhurbaşkanı Macron'un "Amerikan politikasını, bir tür panik refleksiyle takip etmeye başlamamız paradoks olur. Biz Avrupalılara sorulan soru şudur; 'Tayvan konusunu hızlıca gündeme getirmenin bize bir faydası olacak mı?' Hayır. Biz Avrupalılar için bu konuda birilerinin takipçisi olmak, Amerika'nın ritmine veya Çin'in aşırı tepkisine göre hareket etmek gerektiğini düşünmek en kötüsü olacaktır." açıklaması hem ABD'de hem de Avrupa'da yankı buldu.
- "Bazı bölümler Elysee Sarayınca kesildi" notu
Röportaj yayınlanırken Politico'nun, Fransız Cumhurbaşkanlığının (Elysee Sarayı), Macron'un röportaj vermesinin ön koşulu olarak haber yayımlanmadan kendisine ait kısımların kontrol ve tashih etme şartını ortaya koyduğuna ilişkin okurları için düştüğü not da Macron'un açıkladığı sözlerden çok, açıklamadığı sözlere dikkati çekti.
Politico, röportajı "Fransız Cumhurbaşkanı'nın Tayvan ve Avrupa'nın stratejik özerkliği hakkında daha da açık konuştuğu röportajın bazı bölümleri, Elysee Sarayı tarafından kesildi." ifadesiyle okurlarıyla paylaştı.
BEYAZ SARAY
Macron'un, Avrupa'nın ABD'den bağımsız olmasına ilişkin ortaya koyduğu vizyon ve ülkesinin Çin ile Tayvan arasında olası bir çatışmaya dahil olmaktan kaçınması gerektiğini yönündeki ifadelerine; Washington'dan değerlendirme Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby'den geldi.
Kirby, ABD ve Fransa'nın iyi ilişkilere sahip olduğuna ve birçok konuda birlikte çalıştıklarına işaret ederek "Cumhurbaşkanı Macron'un açıklamalarına ilişkin yorumu Elysee Sarayına bırakıyorum." dedi.
"ÇİN BU AÇIKLAMALARI DUYMAYA DÜNDEN HEVESLİ"
ABD'li Cumhuriyetçi Senatör Marco Rubio da Macron'un Politico'ya verdiği demeci Twitter'dan alıntılayarak konuya ilişkin paylaştığı videoda, "Macron'un kendi adına mı yoksa Avrupa adına mı konuştuğunu netleştirmemiz gerek. Bunun yanıtını, Avrupa'nın nerede durduğunu bir an önce netleştirmeliyiz." dedi.
Avrupa'nın, özellikle Fransa'nın, kendini savunmak için 70 yıldır büyük ölçüde ABD'ye bağımlı olduğunu söyleyen Rubio, şunları kaydetti:
"Macron küresel süper güç olma rolüne büründüğünde ve teröristlerle savaşmak için Kuzey Afrika'ya asker gönderdiğinde, bölgeye birliklerini gönderemedi bile. Onları oraya biz götürüp getirdik. Avrupa eğer Macron'un örneğindeki gibi bir başına kalmayı tercih edecekse, bu durumda kazançlı çıkacak olan biziz."
Rubio, Macron'un, Fransa'nın kendisine ait olmayan krizlerin içine çekilmemesinden yana sözlerini işaret ederek, "Eğer müttefiklerimiz, Macron'un söylediği gibi, 'Tayvan konusunda ne ABD'yi ne Çin'i tutarız.' diyorsa, belki biz de bazı konularda taraf tutmamalıyız. Belki biz de basitçe 'Tayvan konusuna ve Çin'den gelecek olası tehditlere odaklanacağız, siz Avrupa ve Ukrayna'ya odaklanın.' diyebilmeliyiz." ifadelerini kullandı.
Senatör Rubio, Çin'in, Macron'un açıklamalarını duymaya "dünden hevesli" olduğunu belirterek, Elysee Sarayı'nın verilen röportajın bazı bölümlerini sansürlemesiyle "Fransız Cumhurbaşkanı'nın bu konuda daha da ileri gittiğinin anlaşıldığı" değerlendirmesini yaptı.
ABD'li Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham da konuya ilişkin, Twitter'dan, "Macron Afrika'da güçlü bir liderlik görüntüsü verirken Çin ve Rusya söz konusu olduğunda, zayıf bir konumda hareket ediyor ve Rusya ile Çin'in dünya için neler hazırladığını gerçekten anlamıyor." paylaşımı yaptı.
Önceki ABD Başkanı Donald Trump da Fox News'e yaptığı açıklamada, Macron'un Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'e "yaranma" peşinde olduğunu söylemişti.
New York Times gazetesi de Macron'un Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan kısa bir süre önce Moskova'ya savaşın çıkmasını engellemek için yaptığı ziyaretin etkisiz kaldığını anımsatarak Fransız Cumhurbaşkanı'nın Çin konusunda da "isabetsiz duruş" sergilediğini yazdı.
AVRUPA'DAN DESTEK DE VAR ELEŞTİRİ DE
Konuya ilişkin Avrupa'dan yükselen seslerden biri, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel oldu.
Medya kuruluşu Politico, ortak kuruluş olduğu Fransa'nın kamu yayıncısı France Info TV'ye Michel'in verdiği ve bu akşam yayınlanacak röportaja ilişkin bazı bölümleri önceden paylaştı.
Michel'e göre, Avrupalı liderler Emmanuel Macron'un ABD'den "stratejik özerklik" kazanması gerektiği yönündeki görüşüne giderek daha fazla olumlu bakıyor.
"Stratejik özerklik konusunda son birkaç yıla kıyasla bir sıçrama yaşandı." sözlerinin yer aldığı habere göre, AB Konseyi Başkanı, ABD ile ilişkilerin, AB'nin Washington'ı "körü körüne, sistematik olarak takip edeceği" anlamına gelmediğini söylüyor.
"ŞÜPHESİZ BİRİLERİNİN BEYİN ÖLÜMÜ GERÇEKLEŞTİ"
Polonya, Macron'un açıklamalarından rahatsızlık duyduğunu ilk dile getiren ülkelerden oldu.
Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, Avrupa'nın ABD'ye mesafe koymasını reddederek "ABD ile ittifak Avrupa güvenliğinin mutlak temelidir." açıklamasını yaptı.
Polonya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (PISM) Direktörü Slawomir Debski de Macron'un NATO'nun beyin ölümünün gerçekleştiği şeklindeki sözlerine atıfta bulunarak, "Hiç şüphesiz bir yerlerde birilerinin beyin ölümü gerçekleşti." yorumunu yaptı.
Alman hükümeti, Macron'un açıklamaları hakkında yorum yapmaktan kaçındı.
Alman Hükümet Sözcü Yardımcısı Christiane Hoffmann Berlin'de yaptığı açıklamada, "Yabancı devlet başkanlarının gazetelere verdikleri röportajları değerlendirmiyoruz." ifadelerini kullandı.
Hükümetten "yorum yok" değerlendirmesi gelse de, Almanya'da Macron'un sözleri tepki aldı.
Avrupa Parlamentosu Avrupa Halkları Partisi'nin Alman Başkanı Manfred Weber, Macron'un Avrupa'nın ABD'nin politikalarının peşinden gitmemesine yönelik ifadelerine işaret ederek "Özgürlük ve demokrasiyi destekleyen hiç kimse takipçi değildir." dedi.
Almanya'nın muhalefetteki milletvekili Norbert Röttgen, Macron'un "aklını kaçırmış" olabileceği yorumunu yaptı.
Macron'un, tecrübesiz ve tehlikeli söylemleriyle Avrupa'yı zayıflattığını ve ülkesinde olduğu gibi dış politikada da mı gerçekle bağlantısını kaybetmiş olabileceğini söyleyen Röttgen, "Şi ve Putin gibi adamlara saldırganlıklarının bizi ilgilendirmediğini söylersek, çatışma daha da kaçınılmaz olur. Bu bir caydırıcı değil, aksine ayartmadır. Macron'un açıklamaları son derece sorumsuzdur." değerlendirmesinde bulundu.
Alman gazetelerinden Bild Zeitung konuya ilişkin, "Macron'un Çin karşısında tehlikeli diz çöküşü" başlığını atarken Die Welt, "Macron, Çin'in oyunlarını oynayarak Pekin'in Batı'yı bölme umutlarını besliyor." yorumuna yer verdi.
Tagesspiegel, Fransa Cumhurbaşkanı'nın sözlerine tepki göstererek "Macron, Şi ile eşit düzeyde konuşabileceğine gerçekten inanıyor mu? (Macron) Çin'de Fransa ve Avrupa için neler başardı? Peki Ukrayna için? Macron'un Pekin'e yönelik iltifatlarının Çin'deki karşılığı nedir?" ifadelerini kullandı.
FRANSA'DA MACRON'U İZAH ÇABASI
Cumhurbaşkanı Macron'un sözlerine gelen tepkiler üzerine Elysee Sarayı, Fransa'nın ABD'yi Çin'e tercih etmeyeceğini işaret etti.
Le Monde'un Fransa Cumhurbaşkanlığından gizli bir kaynağa dayandırdığı haberde, söz konusu yetkilinin Tayvan konusunda ABD dahil kimsenin Fransa'yı bir belirsizliğe sürüklemeye imkan tanınmayacağını söylediğine yer verildi.
Buna göre yetkili, savunma sanayisinden Hint-Pasifik stratejisine değin Fransa'nın Çin ve insan hakları konusundaki ilkelerinin açık olduğunu da aktardı.
Fransa Maliye Bakanı Bruno Le Maire de Europe 1 radyosuna yaptığı açıklamada, ülkesinin ABD'nin müttefiki olduğunun şüphe götürmez bir gerçek olduğunu savunarak Fransa'nın, ABD ile aynı değerleri ve birçok ekonomik çıkarı paylaştıklarını söyledi.
Le Maire, "Ancak ABD'nin müttefiki olmamız, Çin'e karşı durmamız gerektiği anlamına gelmez." dedi.
Avrupa Parlamentosu üyesi ve Macron'un partisi Rönesans'ın lideri Stephane Sejourne, Fransa'nın Tayvan Boğazı'ndaki gerilimi azaltmaya yardım etmek istediğini savundu.
Sejourne, böylelikle Avrupa Birliği'nin katkısının, olası bir savaşın belirleyici bir güç olmasının önüne geçmesiyle olacağı değerlendirmesini yaptı.
Tayvan'ın Çin tarafından olası işgaline sessiz kalma arzularının bulunmadığını belirten Sejourne, "Ama yine de şunu söylemeliyim ki, ABD ile Çin arasında gerçek bir fark var; bir yandan dünyanın en büyük demokrasisi, diğer yandan otoriter bir rejim." diye konuştu.