Azerbaycan Cumhuriyeti Türkiye Büyükelçisi Reşad Memmedov, Azerbaycan halkı için dönüm noktası, küllerinden doğma ve uyanış tarihi olan 20 Ocak ile ilgili açıklamalarda bulundu.
Memmedov açıklamalarında şunları kaydetti:
"20 Ocak 1990 Azerbaycan halkı için dönüm noktası, küllerinden doğma ve uyanış tarihidir. Her sene bu günü anarken Azerbaycanlılar hüzünle birlikte gurur hissini yaşıyorlar. Bir imparatorluğun çöküş sürecini ciddi biçimde hızlandıran ve bağımsızlığımızın yeniden kazanılması için kırılma noktası olan Kanlı Ocak olayları Azerbaycan halkının direniş gücünü, cesaret ve korkusuzluğunun yansımasıdır. 70 yıllık esaret sürecinde imparatorluğun bütün telkin ve assimilyasyon politikalarına rağmen özünden asla uzaklaşmayan Azerbaycan halkı için son damla olan 20 Ocak'ın bugün toprak bütünlüğünü temin eden Azerbaycan'dan bakıldığında daha farklı bir anlamı olduğu gözükmektedir.
Aslında 20 Ocak olaylarının önemini anlamak için SSCB-nin son yıllarında yükselen ermeni radikalizmi ve faşizminin arka planına bakmamız gerekiyor. Şöyle ki, Güney Kafkasya bölgesinin demografik yapısı Çar Rusyası ve SSCB döneminde Azerbaycanlı'ları Ermenistan'dan farklı dönemlerde sürgün ederek, ermenileri ise ülkemizin en güzide bölgelerine yerleştirikerek yeniden yapılandırılmıştır. Bunun neticesinde imparatorluk çıkarlarına hizmet eden "böl ve yönet" politikasının arkasındakı geçek niyetler 1980'lerin sonunda ortaya çıkmıştır. Şöyle ki, SSCB'nin son yıllarındaki siyasi telatümler ermenilerin ülkemizle ilgili asırlara dayanan toprak iddialarının gerçekleşmesi için fırsata dönüşmüştür. 1988-den itibaren Azerbaycanın hiç bir ülke ile sınırı olmayan tarihi bölgesi Karabağ'da "miatsum" iddiaları (Ermenistana birleşmek) ile ayaklanan ermeniler ilk önce Ermenistan'da kalan Azerbaycanlı'ları yurtlarından kovmuş, sonra Karabağ'da sıkıştırmışlar.
Milletimize yapılan mezalime karşı sessiz kalamayan Azerbaycan halkı bu olaylardan sonra sokaklara akışarak Ermenistan'ın ülkemize karşı iddiaları ve zulmüne itiraz için mitinglere başlamıştır. Tam da bu mitingleri bastırmak için bir gün öncesinden olağanüstü hal ilanı halka bildirilmeden 19 Ocağı 20'sine bağlayan gece 26 binlik Sovyet ordusu Bakü'ye dahil olmuş, burada korkunç katliam yapmıştır. Barışçıl halka, yaşlı, kadın, çocuk demeden gelişine ateş açan Sovyet ordusunun vahşeti sonucu 150'e kadar kişi öldürülmüş, 600-den çok insan yaralanmıştır. Sovyetlerin bu vahşeti gerçekleştirmekte gerçek maksadı insanlara korku savuararak, onları sindirmek ve geri adım atmalarını sağlamak olmuştur. Lakin tarihten de belli olduğu gibi Azerbaycan halkı için 20 Ocak Sovyet'lerden korkudan çok, onlara karşı nefreti alevlendirmiş, halkımız bu tarihten sonra kendisine silah doğrultan bir imparatorluğun vatandaşı olmaktan imtina ederek bağımsızlığı için savaşmaya başlamıştır. Kara Ocak şehitlerimizin son yolculuğu insanların bağımsızlık sloganları ile eşlik edilmiş, onlar Komünist parti biletlerini alenen yakarak cesur direniş ortaya koymuşlar. Bu dönemde, televizyon yayıncılığına el koyan Sovyet idarecileri Azerbaycan'daki olaylar uluslararası topluma adil bir biçimde aktarılmasın diye ciddi uğraşlar sarf etmişler. 20 Ocak'tan sonra Ulu Önder Haydar Aliyev hayatına ve kariyerine olan bütün tehditlere aldırmadan basın toplantısı düzenleyerek Sovyet Ordusunun gerçekleştirdiği korkunç vahşeti Moskova'dan bütün dünyaya anlatmış ve mevki ve konumlarından vazgeçip ülkemize geri dönerek, halkımızın direnişine destek vermiştir. Bununla da sesimiz dünyaya ulaşmış, Kanlı Ocak SSCB-nin başka devletleri için de bir uyanış sinyaline dönüşmüştür.
Kayıplar, adaletsizlik, baskılara rağmen Azerbaycan halkı 20 Ocak'tan sonra bir daha durduralamamış ve bunun doğal sonucu olarak 18 Ekim 1991 yılında ikinci defa bağımsızlığını ilan etmiştir. Bağımsızlığımızın ilk yıllarında Ermenistan'ın işgaline maruz kalan ülkemiz her şeye rağmen çok kısa sürede toparlanarak bölgenin en önemli güçlerinden birine dönüşmüştür. Kanlı Ocak ülke gençliğimizin yetiştirilmesinde, onlara vatan sevgisinin aşılanmasında, mevcut devletçilik ideolojimizin geliştirilmesinde büyük önem taşımaktadır. Azerbaycan halkı kanları pahasına bağımsızlığımızı kazanan evlatlarını unutmayarak gelişim ve büyümeyle beraber hep adaletin restore edilmesi için hazırlanmıştı. 20 Ocak'ta ayaklanarak bağımsızlık için savaşan cesur vatan evlatlarının çoğunlukla Birinci Karabağ savaşı dönemi ve sonrasında doğan çocuklarının kanları, canları, cesaretleri pahasına Azerbaycan 44 günlük Vatan Savaşı sonucunda toprak bütünlüğünü temin ederek halkımızın yeni gurur salnamesini yazmıştır.
Tabi ki, hiç bir zafer kayıpsız olmuyor. Ne yazık ki, 20 Ocak'tan Vatan Savaşına halkımız cesur evlatlarının bir kısmını direniş ve savaşlarda kaybetmiş, bağımsızlığın kazanılması ve korunması hiç de kolay olmamıştır. Zaten bu zorluk kazandıklarımızın kıymetini daha da artırarak, onları bize bahşedenlerin mirasını ebediyyete kadar yaşatma vazifesini üzerimize koymuştur. Sırf bu yüzden Sayın Cumhurbaşkanımızın Karabağ'ın incisi Şuşa'nın işgalden kurtarılmasını Şehitler Hiyabanın'dan duyurması halkımızın şehitlerimize minnet ve saygısının en üst düzeyde ifadesi olmuştur. Bu gün bağımsız ve gelişen Azerbaycan'ın evlatları onlara böyle bir miras bırakan şehit ve gazileri saygı ve minnetle anıyor, onların pahabiçilmez cesaretlerini gelecek nesillere de gurur kaynağı olarak aktarıyor.
'Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır."