Birleşik Krallık Büyükelçisi Sir Dominick Chilcott, Daily Sabah gazetesi için Rusya Ukrayna savaşını değerlendirdi. İşte Sir Chilcott'un Daily Sabah için kaleme aldığı o satırlar;
BU SAVAŞ KAÇINILMAZ DEĞİLDİ
2 Mart'ta Birleşmiş Milletler'de dünyanın her yerinden 141 devlet, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırısını kınadı ve Rusya'dan askeri güçlerini geri çekmesini istedi. Türkiye ve İngiltere, diğer birçok ülke ile birlikte bu girişime destek verdi.
Dünya kamuoyu, Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırısının, egemen bir demokratik devlete karşı kışkırtma olmadan yapılan ve yasadışı bir saldırı olduğu görüşünde bilfiil birleşti. Putin'in Ukrayna'yı işgal etme kararı, uluslararası davranışları yöneten normal kuralların ihlalidir.
Bu savaş kaçınılmaz değildi. İstilayı başlatmak Putin'in seçimiydi. Ukrayna Rusya'yı kesinlikle tehdit etmedi, ancak Ukrayna'nın kendi uydu devleti olmasını isteyen Kremlin'in, egemen, bağımsız politikalar izleyen özgür, demokratik bir Ukrayna'dan rahatsız olmuş olması muhtemeldir.
Dünyayı dehşete düşüren sadece Rusya'nın komşu bir ülkeye kanlı ve haksız saldırısı gerçeği değildi. Aynı zamanda Putin'in daha önceki aldatıcı davranışıydı.
İşgalden önce Batılı istihbarat teşkilatları, Putin'in Belarus, Karadeniz, Donbas ve Rusya'dan Ukrayna'ya yönelik saldırılarını içeren geniş çaplı bir harekat planını doğru şekilde tahmin etmişti. Dürüst olmak gerekirse, o sırada Kremlin'in bu kadar korkunç bir şey planladığına inanmak zordu.
Ancak ne yazık ki, Putin'in ve Lavrov'un işgalle ilgili tüm inkarlarının kasıtlı yalanlar olduğu kanıtlandı. Ukrayna sınırlarında yığılan Rus birlikleri, samimiyetsizce iddia ettikleri gibi, sadece askeri tatbikatlar yapmıyorlardı. Buradan çıkarılabilecek tek mantıklı sonuç, Rusya'nın bunu başından beri planladığı ve Ukrayna ya da NATO ile diploması yoluyla dialog kurma konusunda hiçbir zaman ciddi olmadığıdır.
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, Rusların yanlış bilgi akışı devam ediyor. Televizyon ekranlarımızda gördüğümüz şey, Putin'e göre bir savaş ya da işgal değil, bir "özel askeri harekat"tır. Bu, İngiliz yazar ve "Hayvan Çiftliği" ve "1984"ün yazarı George Orwell'in şiddetle kınayacağı bir örtmecedir.
Savaşı protesto eden Ruslar tutuklanıyor. Yeni bir yasa, Ukrayna'daki savaş hakkında 'sahte bilgi' yaymakla suçlananları tehdit ediyor. 'Özel askeri harekatı', aslında olduğu gibi, bir 'savaş' olarak adlandırmanın veya diğer uygun olmayan gerçekleri açıklamanın cezası on beş yıla kadar hapis olabilir.
Rusya'nın Ukrayna'daki bu saldırganlığı, savaş sonrası dönemin büyük kazanımlarını tehlikeye attı. Bu bir trajedidir. Peki dünya bu konuda ne yapmalı?
Türkiye, başından beri Rusya'nın işgaline karşı ilkeli bir tavır almıştır. BM'de ve NATO'da gerçekleşen uluslararası diplomatik kınamaya tam destek verdi.
Montrö Sözleşmesi'nde belirtilen yasal olarak doğru adımları attı ve savaş gemilerinin Boğazlardan geçişini kısıtladı. Türkiye ayrıca çok ihtiyaç duyulan insani desteği de sunuyor. Savaştan kaçanlara ilk ulaşanlar Türk Kızılayı ve AFAD oldu.
Türkiye'nin Kiev ile Moskova arasındaki görüşmelere önayak olma teklifini samimi buluyoruz. Aksine kanıtlara rağmen, Sayın Çavuşoğlu'nun bu hafta Antalya'da Sayın Lavrov ve Sayın Kuleba ile yaptığı görüşmenin bir miktar ilerleme sağlayacağını umuyorum.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Ukrayna için dünyanın desteklemesi gereken altı maddelik bir plan hazırladı.
Birincisi, bir uluslararası insani koalisyon kurarak acil bir insani ateşkes sağlamalı ve sivillere güvenli geçiş, yiyecek ve tıbbi malzeme sağlamak için birlikte çalışmalıyız.
İkincisi, özellikle savunma teçhizatı sağlayarak Ukrayna'nın kendisini savunmasına yardımcı olmak için daha fazlasını yapmalıyız.
Üçüncüsü, Putin rejimi ve onu destekleyen oligarklar üzerindeki ekonomik baskıyı en üst düzeye çıkarmalıyız.
Dördüncüsü, Rusya'nın Ukrayna'daki eylemlerinin yavaş yavaş normalleşmesini engellemeliyiz. Kremlin'in Ukrayna'nın ulusal topraklarını küçük küçük koparmasına ve büyük acılar çektirmesine ve ardından uluslararası alana geri dönmesine izin veremeyiz.
Beşincisi, Ukrayna hükümetinin tam katılımının sağlanması koşuluyla, diplomasi ve gerilimi düşürme faaliyetlerine her zaman açık olmalıyız.
Altıncısı, Avrupa-Atlantik güvenliğini güçlendirmek için derhal harekete geçmeli ve Rusya'nın saldırma ihtimali olan risk altındaki Moldova, Gürcistan ve Batı Balkanlar gibi diğer ülkeleri desteklemeye hazırlanmalıyız.
Bu, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini kınayan 141 ülkenin hepsinin destekleyebileceği bir gündemdir.
Hiçbirimiz durumun bu hale gelmesini istemedik. Ama geldi. Ve bu duruma karşılık olarak gösterdiğimiz birlikten cesaret alabiliriz.