Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) toplantı salonunda, Ankara Müftülüğü için düzenlenen devir teslim törenine katıldı. Görmez, her görevin bir emanet ve mesuliyet olduğunu belirtti.
Görmez, her idari görevin ateşten gömlek olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Diyanet görevi ateşten cübbedir. Gömlek vücudun yarısını yakar fakat cübbe vücudun tamamını yakar. Sorumluluk yerine getirilmediği zaman vücudun tamamını yakar. Bir de başımıza koyduğumuz sarık vardır. O sarık, hiçbir leke kabul etmez. Atalarımız, büyüklerimiz, geleneğimiz, sarığın üzerinde sarılı olan beyaz kumaşın 7 metre olmasını bir gelenek olarak kabul etmiştir. Çok derin bir manası vardır 7 metre oluşunun. Çünkü 7 metre, herkesin ebediyete ve ahirete giderken sarıldığı kumaşın ölçüsüdür. Dolayısıyla başına sarık saran insan, her an Rabbine kavuşmaya hazır demektir, her an Allah'ın huzuruna gitmeye ve orada hesap vermeye hazır demektir. Kalbi hazır, ruhu hazır demektir. Onun için bu görevleri üstlenen her arkadaşımıza biz dua etmeliyiz ki hem üzerindeki cübbe vücudunu yakmasın hem de başındaki sarığa hiçbir leke düşürmeden bu ulvi görevi hakkıyla ifa edebilsin."
İnsanların, milletlerin ve ülkelerin zor zamanları olabileceğini belirten Görmez, Türkiye'de, insan, millet ve ümmet olarak tarihin en zor zamanlarından geçtiklerini söyledi.
Görmez, en büyük zorluğun, şiddeti, zulmü, savaşı dönüştürecek rahmeti, adaleti, cehaleti ortadan kaldıracak ilim ve hikmeti kaybetmek olduğunu vurguladı.
Küresel kötülüğün, terörü modern bir savaş yöntemine dönüştürdüğünü ve İslam ümmetini küresel kötülüğün kuşattığını anlatan Görmez, küresel kötülüğün ahlak ve hukuk tanımayan modern bir savaş yöntemi olarak teröre başvurduğunu anlattı.
"Terörün ve şiddetin en büyük mağduru İslam'ın kendisidir. En büyük terör, terörün kendisi değil, terörün İslam ile özdeşleştirilmesidir." diyen Görmez, yeryüzüne son rahmeti getiren İslam'ın şiddetle, nefretle, savaşla özdeşleştirilmesinin herkesin içinde bulunduğu konumu, yaptığı hizmetleri yeniden gözden geçirmesini zorunlu kıldığının altını çizdi.
"MÜFTÜLER, DİYANET İL MÜDÜRLERİ DEĞİL"
Mehmet Görmez, müftülerin illerde Diyanet İl Müdürleri mi, yoksa müftü mü olacaklarına karar vermesi gerektiğine dikkati çekerek, "Biz illerde Diyanet'in İl Müdürlüğü değiliz, müftüyüz." diye konuştu.
Müftünün, İslam medeniyetinin en soylu ve manevi sorumluluğu, en yüce makamlarından biri olduğuna işaret eden Görmez, diyanet hizmetlerinin bürokratik bir sisteme dönüştürülmemesi gerektiğini vurguladı.
Görmez, ayrıca son yıllarda din gönüllüsü kavramını çok kullanmak istediklerini de ifade ederek, şunları kaydetti:
"Diyoruz ki sloganımız şu olsun, atanmış din görevlisi yok, adanmış din gönüllüsü olsun. Her birimiz adanmış din görevlisi olduğumuz zaman, hademe-i hayrat olduğumuz zaman, iyiliğe, güzelliğe, hayra öncülük yaptığımız zaman görevlerimizi hakkıyla ifa etmiş oluruz. Reklam, şov, propaganda ile irşad, tebliğ ve davet yan yana gelemez. Diyanet hizmetleri reklam ve propaganda kelimeleriyle ifade edilmez. İrşad, davet ve tebliğ kavramlarıyla ifade edilir."
Mehmet Görmez, daha sonra, yaklaşık 6 aydır vekaleten Ankara Müftülüğünü yapan Ali Gülden'e hizmetleri için teşekkür etti ve görevi alan Mehmet Sönmezoğlu'na cübbe ve sarığını giydirdi. Törende, Sönmezoğlu da Ali Gülden'e teşekkür ederek çiçek verdi.