Khraishi, BM Cenevre Ofisine Akredite Basın Mensupları Birliği (ACANU) üyesi gazetecilerle BM'de bir araya gelerek İsrail-Filistin gerilimine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Filistin topraklarının abluka altına alınmış ve işgal edilmiş bir yerleşim bölgesi olan Gazze'nin dünyadaki en yoğun nüfuslu yerlerden biri olduğunu belirten Khraishi, "Gazze'de 2,3 milyon insan yaşıyor. Bunların yüzde 50'si çocuk ve yüzde 70'i mülteci. Gazze'yi bombalamak, esasen kaçacak yeri olmayan çocukları ve mültecileri bombalamakla eşdeğerdir." dedi.
Khraishi, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının 19 günü aşkın süredir devam ettiğine ve İsrailli yetkililerin açıkça soykırım çağrısında bulunduğuna dikkati çekti.
İsrail'in Gazze'ye nükleer bombanın 4'te 1'ine eş değer bombalarla saldırdığını ve bunun beyaz fosfor kullanımını da kapsadığını belirten Kraishi, İsrail'in Gazze'den tüm çıkışları engellediğini ve sivil halkın yiyecek, su, yakıt, gaz ve elektriğini kestiğini söyledi.
Khraishi, İsrail'in yaptığının bir kolektif cezalandırma eylemi olduğunu belirterek, "Toplu cezalandırmak, zorla yerinden etmek, sivilleri hedef almak, sivil altyapıları hedef almak ve açlığı savaş aracı olarak kullanmak bir savaş suçudur. Etnik temizlik bir insanlık suçudur. Sivillerin su, elektrik, gıda, yakıt, ilaç ve hayatta kalmak için gereken diğer temel ihtiyaçlardan mahrum bırakılması uluslararası suçtur." diye konuştu
Uluslararası topluma uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerektiğini hatırlatan Khraishi, "Uluslararası toplum derhal ateşkes çağrısında bulunmalı. Gazze halkına acil insani yardım erişimi ve temel insani ihtiyaçların ulaştırılmasını sağlamak için harekete geçmeli." dedi.
Khraishi, uluslararası topluma İsrail'in Filistinli sivillere ve sivil altyapıya yönelik kasıtlı saldırılarını kınaması ve İsrailli yetkililerin dezenformasyonu yaymasını reddetmesi çağrısında bulundu.
"Uluslararası toplum, Gazze'nin abluka altına alınmasını, İsrail'in dünyanın en yoğun nüfuslu bölgelerinden birini bombalamasını ve Gazze'deki etnik temizliğe varan eylemlerini kınamalı." diyen Khraishi, Filistinlilerin Gazze içinde veya Gazze'den zorla yerinden edilmesini acilen durdurmak için harekete geçilmesi için destek talep etti.
Khraishi, İsrail ile ikili ilişkilerin askıya alınması ve İsrail uluslararası hukuka tam olarak uyum sağlayana kadar İsrail'e askeri, ekonomik ve siyasi desteğin sona erdirilmesi çağrısı yaptı.
Hamas'ı bir terörist oluşum olarak görmediklerini kaydeden Khraishi, "Hamas ile siyasi olarak anlaşamadığımız noktalar var ancak Hamas, Filistin toplumunun bir parçasıdır ve destekçileri var." dedi.
Khraishi, "İsviçre ve diğer ülkeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'ı terör listesine almalı." diye konuştu.
Netanyahu ve ABD Başkanı Joe Biden'ı, özellikle Hamas'ın düzinelerce bebeğin kafasını kesmesi konusunda "yalan söylemekle" suçlayan Khraishi, uluslararası toplumun Gazze'de olanlara karşı sessizliğini koruduğunu ve bölgeye 1 litre bile su ulaştırmayı başaramadığını belirtti.
Khraishi, Gazze'deki insanların bombalamanın yanı sıra açlık ve susuzluktan hayatını kaybedeceğini dile getirdi.
"AVRUPALI LİDERLER ATEŞKESTEN BAHSETMEDİ"
AA muhabirinin, "Siz de Filistin-İsrail gerilimi için ateşkesin önemine değindiniz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ateşkesin sağlanması çağrısında bulundu. Ancak Avrupa Birliği (AB), ateşkes çağrısı yapmıyor. Hatta bir ateşkesin Hamas'ın işine yarayacağını öne süren ülkeler de de var. AB ülkelerinin ateşkes çağrılarına kulak tıkanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu yanıtlayan Khraishi, "Avrupalı liderlerin geçen cumartesi Kahire'deki Barış Zirvesi ve geçtiğimiz salı günü BM Güvenlik Konseyi'nde yaptıkları açıklamaları dinlediğim için üzgünüm. Ateşkesten bahsetmediler. Hatta İsrail'in kendini savunma hakkına sahip olduğunu söylüyorlar ve buna teşvik ediyorlar. Sadece bunun hakkında konuşuyorlar." dedi.
Her iki tarafın da elindeki tüm esir sivilleri ve mahkumları serbest bırakmasından yana olduklarını belirten Khraishi, arabuluculuk yapıldığı takdirde İsrailli, Filistinli ve diğer yabancı uyrukluların bir an önce serbest bırakılmasını istediklerini kaydetti.