Yoğun bombardıman altında kalan Halep'te 7 günü geride bırakmıştık. Gece gündüz bitmek bilmeyen top ve patlama sesleri içinde masum Suriye halkı ile birlikte kendimize hayatta kalabilecek bir yerler bulabilmek için çırpındık. Sekizinci gün önce şehir elektriği kesildi ardından internet bağlantısı ve son olarak cep telefonu şebekeleri çalışmaz olmuştu. Gazeteme haber ulaştıramaz hale gelince, bana Halep'ten uzaklaşmak düşmüştü. Gün batımına doğru ülkeye giriş yaptığım güzergâhı takip ederek Suriye'den Kilis'e geçtim. İstanbul'a döndüğümde aldığım bir haberse, Halep'in geleceği için yaptığım tahmini haklı çıkarıyordu. Orada sekiz gün boyunca muhalif askerler ile birlikte kalmış olduğum okulun bombalanıp yerle bir olduğunu öğrenmek, ne yazık ki Halep'in yarını için duyduğum önyargıyı doğruluyordu. Bir gazeteci olarak kanları içerisinde boğulan insanların halini görmek, göstermek hiç ama hiç bir şeyi değiştirmiyor. Bir şey değiştiremiyorsunuz, insanlar ölmeye devam ediyor. Dünya göz yummaya devam ediyor, izliyor.