Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Cumhurbaşkanı Lula'nın yemin törenine katılmak için gittiği Brezilya dönüşü ziyarete eşlik eden gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Çavuşoğlu şunları söyledi:
SURİYE MUHALEFETİYLE TÜRKİYE ARASINDA TEMAS
Suriye muhalefetiyle Türkiye arasında temas oldu. Suriye muhalefeti ile hem Dışişleri Bakanlığında hem de diğer ilgili kurumlarda görüşmeler yapıldı. 3 Ocak öğleden sonra muhalefetin temsilcileriyle ben de görüşeceğim. Aslında, muhalefet, rejimle epeydir müzakere ediyor. Astana'da, Cenevre'de müzakere ediyorlar. Ama bugüne kadar bir netice alamadılar. Biz bu anlamda BM liderliğinde devam eden siyasi süreç çerçevesinde karşılıklı bir mutabakattan bahsediyoruz.
Önümüzdeki süreçte, rejimle siyasi düzeyde yapacağımız görüşmelerden önce muhalefet ile görüş alışverişinde bulunacağız. Muhalefetin aynı zamanda garantörüyüz. Dolayısıyla biz muhalefete rağmen bir adım atmıyoruz. Bu süreç, onların hilafına değil. Bir de şöyle bir yorum yapılıyor, "Türkiye rejimle uzlaşacak, dolayısıyla herkesi zorla Esad'a teslim edecek" Öyle bir şey yok, geri dönüşler olur, ama güvenli ve onurlu bir şekilde olması, dönen insanlara gerekli imkanların sağlanması önemli. Burada BM'nin angajmanı da özellikle çok önemli. Hatta göçten etkilenen AB ülkelerinin ve AB'nin de angajmanı olacak tabi ki.
TEMEL HEDEFİMİZ KALICI BARIŞ
ABD'den bize "bunlarla neden görüşüyorsunuz ya da ne oluyor" diye herhangi bir şey gelmedi. Ama böyle bir normalleşmeye karşı olduklarını da anlıyoruz. Ama yıllardır izlenen politikaların bir neticeye varmadığını ABD'nin de görmesi lazım. Sonuçta bu iç savaşı durdurmak lazım. Suriye'de temel hedefimiz, kalıcı bir istikrarı, barışı tesis etmek, terörden arındırmak, sınır bütünlüğünü, toprak bütünlüğünü korumak. Muhalefet ile rejimin Anayasa Komitesi dahil yürüttükleri müzakerelerden bir sonuç almak. Bunun için doğrudan temaslarımızın da faydalı olacağını düşünüyoruz.
GERİ DÖNÜŞLER İÇİN REJİMLE ANGAJMANA GİRİLMESİ GEREK
Hem Türkiye'den ve hem diğer komşu ülkelerden Suriyelilerin gönüllü ve güvenli geri dönüşleri için rejimle angajmana girilmesi gerekiyor. Diğer komşu ülkeler de böyle düşünüyor. Güvenlik, geride bırakılan malların iadesi, oraya dönüldüğü zaman hangi imkanların sağlanacağı önemli. Eğitim, çocukların eğitimi önemli, sağlık önemli, hayatlarının idame ettirebilmesi için istihdam yaratıcı projelerin gerçekleştirilmesi önemli. Uluslararası toplumun rejimle angajmanı bu nedenle önemli. Rejim Suriyelilerin dönmesi konusunda işbirliği yapmak istediğini söylüyor.Ama sosyal medyada ve bazı basın kuruluşlarında yazdığı gibi, "insanları rejime teslim et, rejim ne yaparsa yapsın şeklinde" bir yaklaşımımız yok.
SÖZLERİNİ YERİNE GETİRSİNLER
ABD, bize YPG ile ilgili yeni bir öneriyle gelmedi. Gelmesine de gerek yok. 2019 Mutabakatına ilişkin Ruslar da sözlerini tutmadılar, Amerikalılar da tutmadı. Bu sözlerini yerine getirsinler yeter. Bir de ABD ile eski Dışişleri Bakanı Tillerson geldiği zaman birlikte açıkladığımız 90 günlük bir Münbiç Eylem Planımız vardı, orada da sonuç sıfır.
TERÖRLE MÜCADELE GÜNDEMDEYDİ
Daha önce yapılan istihbarat düzeyindeki toplantılarda ve Moskova'da yapılan savunma bakanları toplantısında terörle mücadele ve PKK ile ortak mücadele gündemdeydi. Biz geçmişte de, temaslar olmadan önce terörle mücadelede işbirliği yapabileceğimizi de söylemiştik. Çünkü terör örgütü her iki ülkenin de düşmanı.
HASSAS KONULARDA İŞ BİRLİĞİ
Rusya'nın Dışişleri Bakanları toplantısı için bir tarih önerisi oldu ama o tarihlerde biz uygun değiliz. Yeni tarih önerileri üzerinde çalışıyoruz. Üçlü toplantıların iyi hazırlanması gerektiğini söyledim, bunların sonuç odaklı olmaya başlaması lazım. Tarihi belirlersiniz, o tarihe kadar da hangi adımlar atılacak, bunları çalışırsınız. Önümüzdeki dışişleri bakanları toplantısına kadar bu hazırlıkları yapacağız. Uzmanlar düzeyinde görüşmeler olacak. İstihbarat seviyesinde veya savunma bakanları seviyesinde görüşülen konuların somut adımlara dönüştürülmesi için yapılacak çalışmalar var.Bunlar değişik seviyelerde yapılan bir günlük toplantı, ya da bir kerelik toplantılar olmayacak. Bir üçlü toplantıda Suriye ile ilgili tüm kararların alınması beklenemez. Bunların hepsi, hem güvenin tesis edilmesi hem de önümüzdeki süreçte hassas konularda işbirliğinin somutlaştırılmasına yönelik adımlar.
ERDOĞAN-ESAD GÖRÜŞMESİ OLUR MU?
Böyle bir tahminde bulunmak doğru olmaz. En nihayetinde bu Sayın Cumhurbaşkanımızın vereceği bir karar. Ama Cumhurbaşkanımızın söylediği bir şey vardı: "Aşamalı bir diyalog olacak" şeklinde. Önce istihbarat ve Savunma Bakanları, sonra Dışişleri bakanları, sonra liderler düzeyinde görüşme olur. Önce biz bir görüşelim, sonra bu değerlendirilir.
ABD ZİYARETİ 17 OCAK'TA
ABD'ye ziyaretimiz Ocak ayının 17'sinde başlayacak. Blinken ile görüşmemiz, ayın 18'i saat 13'de gerçekleşecek. Birçok temaslarımız olacak.Belki Houston'a gidip orada Başkonsolosluğumuzun yeni binasının da açılışını yapabiliriz. Epeydir Türkiye'den Houston'a bir ziyaret olmadı. Orada vatandaşlarımız da var. Houston'da yoğun bir FETÖ mevcudiyeti var, vatandaşlarımızı yalnız bırakmayacağız.
ATILMASI GEREKEN DAHA ÇOK ADIM VAR
İsveç ve Finlandiya'nın durumunu biz herkesle görüşüyoruz. En son, Brezilya'da Almanya Cumhurbaşkanı'yla da görüştük. Alman Cumhurbaşkanı'nın "İsveç Dışişleri Bakanı'nın ziyareti sırasında NATO üyeliği konusunda mutabık kaldınız mı" sorusuna cevaben; "Evet, anlaştık, ama çok daha fazla adım atmaları gerektiği konusunda anlaştık" dedim. Bu durumu, görüştüğümüz herkese de aynı şekilde anlatıyoruz. Ama atılması gereken daha çok adım var. Zaman baskısı Finlandiya ve İsveç'in üzerinde. Özellikle Finlandiya'da önümüzdeki aylarda seçim olacak. Finlandiya için bu süreç daha da önemli. Bizde zaman baskısı yok.Bize kim bu konuyu sorarsa, adımlar atıldığı zaman, taahhütler yerine geldiği zaman üyelik gerçekleşir diyoruz. Sonuçta Amerikalılarla da görüşüyoruz, en son telefon görüşmesinde de Blinken ile bu durumu değerlendirdik.Madrid'de imzaladığımız ahitnamede ne yer alıyorsa, onlar bunun gereğini yerine getirecek. Sonra biz de gereğini yapacağız. Aslında, biz bir jest yaptık. Bu üçlü ahitnamenin imzalanmasından sonra üyelik müzakere sürecinin başlamasına izin verdik. Sonuçta iki ülke ahitnameyi yerine getirirse meclisimize gider dedik.
HDP NATO ÜYESİ OLMALARINI İSTEMEZ
HDP İsveç'in ve Finlandiya'nın NATO üyesi olmasını istemez, çünkü üye olabilmek için bu iki ülkenin PKK ile mücadele etmesi gerekiyor. HDP milletvekillerinin de daha önce bu ülkelerde atılan adımları uluslararası kuruluşlara şikayet ettiklerini biliyoruz.