15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'ye yönelik kirli propagandada sınır tanımayan Batılı ülkeler, hemen her olayda Türkiye'nin darbecilere karşı kalkan olarak devreye soktuğu olağanüstü hal uygulamasını (OHAL) eleştiriyor. Ancak aynı Avrupa ülkeleri kendi ülkelerinde ise OHAL'den beter güvenlik prosedürlerini her geçen gün sistematik hale getiriyor. İşte sözde demokratik Batılı ülkelerdeki OHAL uygulamalarından akıllara durgunluk veren bazı örnekler...
ALMANYA: Berlin hükümeti FETÖ darbe girişiminden sonra uygulanan OHAL'i eleştirirken kendisi Guantanamo'yu aratmayan çok daha sert uygulamaya imza attı. Bavyera eyaleti, ağustos ayından itibaren tehlikeli gördüğü kişileri, suç işlememiş olsalar dahi süresiz olarak tutuklayabilecek yeni bir yasa çıkardı. Düzenleme ile tehlikeli kişi olarak görülen biri, daha önce 14 gün süreyle gözetim altına alınabilecekken, artık 3 ay süreyle tutuklanabilecek. Hakim kararıyla bu süre, süresiz hale bile gelebilecek.
İSPANYA: Ülkede son terör saldırısı 2004'te oldu. O saldırıdan sonra özel timlerden, casuslardan, savcılardan oluşan 3 bin kişilik özel bir güvenlik ekibi kuruldu. 2004'ten bu yana 'önleyici tedbirler' kapsamında 700 kişi gözaltına alındı. Halihazırda 1000 kişi sürekli gözetim altında tutulurken, 500'den fazla telefon dinleniyor. Avrupa'da terörle mücadelede en iyi ülke olarak gösterilen İspanya, 'önleyici tutuklamaların' çok başarılı olduğunu savunuyor.
İNGİLTERE: Geçtiğimiz aylarda ardı ardına terör saldırılarıyla sarsılan ülkede devriye gezen polis sayısı ikiye çıkarıldı. Polisler trenlerden otobüslere kadar ağır silahlarla toplu taşıma araçlarına kadar biniyor. Ülkede 3 bin kişi 'radikal' oldukları gerekçesiyle takip ediliyor. Terör şüphelisi gerekçesiyle tutuklamalar zirve yaptı. Son 12 ayda 304 kişi tutuklandı. Bu 11 Eylül'den beri en yüksek rakam.
ETKİNLİKLERE YASAK GELECEK
FRANSA: Kasım 2015'ten beri OHAL uygulanıyor. Bu yıl kasım ayında OHAL kaldırılacak. Ancak Fransa, OHAL yetkilerini süresiz hale getirmeyi hedefliyor. Senato'nun onayladığı tasarıya göre polis yargıç izni olmadan arama yapabilecek, şüpheli kişilere elektronik kelepçe takabilecek, cami kapısına kilit vurabilecek veya belli bölgelerdeki yürüyüş ve etkinlikleri yasaklayabilecek.
BELÇİKA: İstihbarat servisine yeni yetkiler tanıyan hükümet, şüphelilerin elektronik cihazlarını korsan yazılımlarla ele geçirmek, sahte kimliklerle soruşturma yürütmek, posta kutularını açmak veya bir kişinin aracını kendisi orada yokken aramak gibi faaliyetler yürütüyor.
SOSYAL MEDYAYA MÜDAHALE
Kendilerinden
başka bir ülkede güvenlik çerçevesinde sosyal ağlara yönelik alınan önlemlere "özgürlükler kısıtlanıyor" şeklinde tepki veren Avrupalı hükümetler kendi topraklarında istediklerini yapıyor. Batı basını söz konusu tedbirlere karşı genellikle sessiz kalmayı tercih ediyor.
Almanya WhatsApp mesajlarını kontrol edebilecek. Ayrıca istenilen içeriği kaldırmayan sosyal ağlara para cezası kesilecek.
Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika ve daha birçok Avrupa ülkesinde 'fake news/ yalan haber' ile mücadele kapsamında Facebook, YouTube, Twitter gibi sitelerle anlaşmaya varıldı. Amaç yalan haberlerin yayılmasını engellemek. Ancak aktivistlere göre bu içerik kısıtlamasına dönüşebilir.
Avusturya'da Hamas üyesi olduğu gerekçesiyle bir Filistinli, internetten İsrail'de terör eylemi çağrısında bulunduğu iddia edilerek ömür boyu hapse çarptırıldı.
Fransa, seçim öncesinde sahte oldukları gerekçesiyle 30 bin Facebook hesabını sildi.
BASIN NEFRETİ KÖRÜKLÜYOR
Almanya'da G-20 Zirvesi sırasında polisin göstericilere orantısız güç kullanması hakkında ülke basını güvenlik güçlerine övgüler düzen manşetler attı.
Avrupa'da yayın organları eğer katliamı Müslüman olmayan biri yaptıysa saldırgana 'terörist' veya 'Radikal Hıristiyan terörist' demek yerine de 'şüpheli, saldırgan' ifadelerini kullanıyor.
416 Labs isimli bir grup akademisyen ABD merkezli The New York Times gazetesindeki 2.5 milyon makaleyi inceledi. Çıkan sonuçlara göre haberlerde İslam'ın kanserden bile daha kötü gösterildiği belirlendi. Araştırmacılara göre ana akım medyada görülen Müslümanlığa karşı ön yargı, İslamofobi'yi de körüklüyor.