Beşşar Esed rejiminin Han Şeyhun kimyasal katliamının üzerinden geçen iki yılda, mağdur siviller acılarını unutmazken, rejimin hala yargılanmaması ve ilçeyi vurmaya devam etmesinden derin üzüntü duyuyor.
Katliamın ardından da çok sayıda hava saldırısına hedef olan Han Şeyhun'u terk eden siviller, AA muhabirine saldırı sonrasındaki anları anlattı.
Saldırı günü Hama'dan göç ederek geldiği Han Şeyhun kırsalında bulunduğunu söyleyen Cemal Kasım, "İlçeye girince onlarca ambulans gördüm. Ailem camiye sığınmıştı. 6'sının cesedini camiden alıp bir eve getirdim." dedi.
Saldırıdan bir gün önce kimyasal silah saldırısı ile ilgili bir makale okuduğunu belirten Kasım, "Kimyasaldan ölenlerin 24 saat geçmeden defnedilmemesini öğrendim. Hayatını kaybedenleri bir saat boyunca şampuan, sabun ve bol su ile yıkadık. Elbiselerini değiştirdik. Yeniden can gelir umudu ile odada bir gün boyunca bekledik." şeklinde konuştu.
Arap liderlerin kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını belirten Kasım, şöyle devam etti:
"Katil Esed hala serbest. O gün şehit düşenlerin arasında ailemden 6 kişi var. Oğlum, eşi, Kur'an-ı Kerim'in 15 cüzünü ezberleyen kızım, yanımda misafir olan ablam ve gelinimin karnındaki ikiz bebekler. Anne karnındaki torunlarım ilk nefeste sarin gazı soludu."
Kasım, annelerinin ölümünden sonra ameliyatla alınan bebeklerin yaşatılmak istendiğini ancak sarin gazı kalıntısından etkilendikleri değerlendirmesini yaparak, kısa süre sonra öldüklerini anlattı.
- "Hala nefes daralması yaşıyorum"
Kimyasal gazdan etkilenen Han Şeyhunlu Muhammed Ebu Ahmed de saldırıdan hemen sonra olay yerine gittiğini, burada anormal manzaralar gördüğünü, insanların "sebepsizce" yere düştüğünü söyledi.
Ebu Ahmed, kimyasal saldırı olduğunu öğrenince evine geri döndüğünü ve ailesini Türkiye sınıra gönderdiğini belirterek, "Daha sonra aradılar. Çocuklarımın hastanelik olduğunu söylediler. Kimyasaldan etkilenmiş dediler. Oraya varır varmaz beni de hastaneye aldılar. Kanımı değiştirdiler. Yıkadılar ve serum taktılar. 8 gün hastanede kaldım." şeklinde konuştu.
Büyük su tankerleriyle yere uzanan insanları yıkamaya başladıkları anı unutamadığını dile getiren Kasım, "Bazı insanlar yüksek yerlere, çatılara sığındı ve unutuldu. Birkaç gün sonra cesetler bulundu. Hala nefes daralması yaşıyorum. Öksürük tutuyor. Vücudumda alerjiler oluyor." ifadelerini kullandı.
- "İnsanlar yerde, kuşlar yerde. Herkes ve her şey ölüydü"
Esed rejiminin saldırıları nedeniyle 7 yıl önce Hama'nın Hattab köyünden Han Şeyhun'a göç eden Enes Zuhuri de sabah erken saatlerde duyduğu hava saldırısından sonra yaralılara yardım etmek için olay yerine gittiğini söyledi.
Saldırı yerine vardığında farklı bir şey olduğunu anladığını söyleyen Zuhuri, şöyle devam etti:
"İnsanlar yerde, kuşlar yerde. Herkes ve her şey ölüydü. İlk defa böyle bir şeyle karşılaşmıştım. Pencereyi indirip sordum. 'Kimyasal' dediler. Hemen kapattım ama bu esnada gazdan etkilendim. Nefes daralması yaşadım ve gözlerim yaşarmaya başladı. Sağlık noktasına gittim. İğne yaptılar. Biraz rahatladım. İnsanın tüylerini ürpertecek bir sahneydi. Kuşlar, kediler, insanlar hep ölüydü. Korkunç bir gündü."
- Katliamın sorumlusu yargılanamadı
Rejimin 4 Nisan 2017'de düzenlediği sarin gazı saldırısında, 100 sivil ölmüş, 500'den fazla sivil yaralanmıştı. 7 Nisan'da ABD, rejime ait Şayrat askeri hava üssünü vurmuştu.
BM ve Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütünce oluşturulan Suriye'de kimyasal silah kullanımını soruşturan ortak soruşturma misyonu, 6 Eylül 2017'de Han Şeyhun'da sarin gazı kullanıldığını, 27 Ekim 2017'de de saldırının rejim tarafından düzenlendiğini teyit etmişti.
Bu kararlar, Beşşar Esed yönetiminin uluslararası hukuk nezdinde savaş suçu işlediğini ortaya koymuş olsa da katliamın sorumlularının Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) yargılanmasının yolunu açamamıştı. Suriye, UCM üyesi olmadığı için BMGK'nin rejimi, UCM'ye sevk etmesi gerekiyordu ancak Rusya, veto yetkisini kullanarak bu sürecin önünü tıkamıştı.