Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yaptığı açıklamalardan sonra Türkiye-Suriye normalleşmesi yeniden gündeme gelmiş durumda. Konuya ilişkin konuşan Can Acun, Türkiye'nin krizin başından itibaren Suriye'de siyasal çözümü desteklediğini ve tarafları bu yönde ikna etmeye çalıştığını kaydetti. Acun, "Nihayetinde hem BMGK 2254 sayılı kararları desteklemiş hem de Astana sürecinin ana ortağı olarak bu pozisyonunu cari olarak da ortaya koymuştur. Yine son dönemlerde Esed rejimi ile ilişkileri normalleştirip Suriye'deki çatışma ve krizlerin sonlanarak siyasal bir çözüm hayata geçebilmesi adına iyi niyetlerini ortaya koymuştu" dedi.
'RUSYA ARACILIĞINDA SÜRECİN BAŞLAMASI MÜMKÜN'
Rejimin Türkiye'nin bu yaklaşımına benzer şekilde cevap vermediği ve olası bir müzakere ve normalleşme sürecine uzak durduğuna dikkat çeken Acun, özelikle olası bir görüşme sürecinin şartı olarak Türkiye'nin Suriye'deki askerlerini geri çekme taahhüttünü ön şart olarak ortaya koyduğunu kaydetti. Acun, "Gelinen aşamada bu ön şarttan vazgeçtikleri görülüyor dolayısıyla Rusya'nın arabuluculuğunda bir sürecin başlama ihtimali artık mümkün" ifadelerini kullandı.
'BÜYÜK BEKLENTİLER OLUŞMAMALI'
Acun, başlayacak müzakereler ve görüşmelere istinaden büyük beklentilerin oluşturulmaması gerektiğini kaydederek, "Nihayetinde Esed rejiminin ülkenin büyük kısmını kontrol edemediğini, kendi bölgesindeki insanlara gıda ve enerji güvenliği dahi sağlayamadığını unutmamak gerek. Yine rejimin mültecileri yeniden Suriye'ye de kendi kontrol ettiği bölgelere kabul etmesine ilişkin de ciddi gönülsüzlüğü olduğu görülüyor. Daha önce Ürdün ve Lübnan ile yaptıkları görüşme ve anlaşmalar sonrasında da bu bölgelerdeki mültecilerin geri dönemediğini biliyoruz. Keza rejimin PKK/YPG ilişkin angajmanları da tutarsız" diye konuştu.
'YENİ SURİYE GEREKLİLİĞİ ORTADA'
Rejim askerlerinin Menbiç'ten Tel Rıfat'a Ayn el Arap'tan Rakka'ya kadar birçok bölgede PKK'lılar ile aynı safta Türkiye'ye karşı konuşlanmış durumda olduğunu aktaran Acun, "Rejim PKK'yı bir terör örgütü olarak görmüyor. Gerektiğinde Türkiye'ye karşı kullanmak üzere bir araç olarak konumlandırıyor. Elbette ABD'nin PKK devleti projesinden rahatsız ancak Türkiye ile aynı pozisyonda da değil. Keza yine demokratik bir Suriye'yi inşa edebilecek siyasi ve idari reformlar konusunda da isteksiz. Yeni anayasa yapım süreci inkitaya uğrarken, akabinde özgür seçimler ve muhaliflerin de kısmen entegre olabileceği yeni Suriye'nin inşası gerekliliği ortada" şeklinde konuştu.
'TÜRKİYE İLE ANLAŞMA KADEMELİ İLERLEYECEK BİR SÜREÇ'
Acun bölgesel konjonktürün olası İsrail/ABD ile İran ve direniş ekseni unsurları arasındaki bölgesel çatışma ihtimalleri Esed rejimi ve destekçilerini zorlayacak gelişmeler olduğunu belirterek şöyle konuştu:
"Dolayısıyla Türkiye ile belli bir zeminde anlaşma isteği söz konusu olabilir ancak burada uzun zamana yayılacak kademeli bir şekilde ilerleyebilecek bir süreçten bahsediyoruz. Türkiye kendine müzahir Suriyeli ortaklarıyla bu süreci yöneterek hem kendi çıkarlarını hem de Suriye'nin geleceğine yönelik önemli kazanımlar elde edebilir. Ancak dikkatli bir şekilde sahadaki gücünü tahkim edecek şekilde ilerlememek doğru bir strateji olacaktır."