Karnınızda küçücük bir bebek var, ama biliyoruz ki bu sizin için gerçekten de hayatınızın en büyük olgularından biri. Hormonlarınızın ve içgüdülerinizin yönlendirmesiyle ve kendi doğumunuzdan bugüne kadar oluşan kendinize özel düşünce sisteminizle hamileliğinizi çeşitli duygu dalgalanmaları ile yaşamanız çok doğal. Bir yandan da cevaplarını tam olarak bulamadığınız soruların etkisiyle belki de içinizde fırtınaların koptuğu ve bu sebeple de psikolojik açıdan desteğe ihtiyacınız olan bir dönemdesiniz. Biz de bunun öneminden yola çıkarak hamilelik döneminizle ilgili kafanızı en çok meşgul eden soruları ve duygu durumlarını tespit ettik ve Hamile ve Doğum Psikoloğu / 0-3 Yaş Anne Bebek Terapisti Begüm Kodalak Bilik'e yönelttik. Her anlamda harika bir hamilelik dönemi geçirmeniz dileğimizle.
1.Çok duygusalım ve her duygusal film, reklam sahnesinde veya olayda ağlamaya başlıyorum. Neden böyleyim?
Hamilelik döneminde kadınların vücudunda büyük bir fizyolojik değişim olur. Bunun yanı sıra psikolojik değişimler de görülür. Anne adaylarının, bu süreçte görülen hormonal değişimlerin etkisiyle ani duygusal dalgalanmalar yaşadıkları düşünülür. Hamilelik, doğum ve doğum sonrası yaşanacakların getirmiş olduğu duygusal karmaşıklık da bazen anne adaylarında bu tarz ağlamalara neden olabilir. Hamilelik döneminde duygusal dalgalanmaların olması normal kabul edilir. Fakat eğer anne adayının hayatına devam etmesini engelleyecek şekilde ağlamalar artar ise mutlaka bir uzmandan yardım alınması gerekir.
2.Arkadaşlarım bebeğimle sık sık konuşmam gerektiğini söylüyor, ama benim hiç içimden gelmiyor. Bu bana çok saçma geliyor. Onunla neden konuşmalıyım?
Bebeklerin 16. hafta itibari ile duyabildiğini biliyoruz ve hatta yaptığımız seanslarda bebeklerin anne rahmine düştüğü andan itibaren duyabildiklerini düşünüyoruz. Bebeğin ilk duyduğu ses annesinin kalbinin sesi ve daha sonra da annesinin sesi ile tanışıyor. Bebek ona her şeyin yolunda gittiğini haber veren bu iki ses sayesinde dış dünya ile irtibat kurmaya başlıyor ve güven içinde olduğunu anlayabiliyor. 20. hafta itibari ile de bebeğinizin duyma yetisi iyice gelişiyor ve dış sesleri de algılamaya başlıyor. Bebeğinizle iletişiminizin anne karnında başladığını düşünürsek, evet onunla konuşmanız önemli, ama size çok saçma geliyor ise farklı yollarla, örneğin; ona şarkı söyleyerek veya karnınıza dokunarak da bebeğinizle iletişim kurabilirsiniz. Yapılan araştırmalara göre de hamilelik döneminde gerekli ölçüde uyarılan, dokunma duyularıyla iletişime geçilen bebeklerin doğum sonrasında çevreleriyle daha ilgili olduğu, daha fazla bilgiyi hazmedebildiği ve bu bilgileri işleyebildiği görülmektedir.
3.Doğumla ilgili hiçbir şey duymak veya doğumla ilgili hiçbir plan yapmak istemiyorum
Doğum ile ilgili korku ve kaygıları yoğun olan anne adayları bu konuyu konuşmaktan genellikle kaçınırlar. Doğum korkusu yaşayan kadınların korkuları; doğum anında zorlanma, aklını yitirme, utanılacak bir şey yapma, doğumu gerçekleştirecek olan ekibe güven duymama gibi kısacası doğum hakkında yeterli, doğru bilgiye sahip olmamalarından kaynaklanır. Korkunun panzehiri ise bilgidir. Anne ve baba adayının hamilelik, doğum ve doğum sonrası ile ilgili doğuma hazırlık eğitimlerine katılmaları bu konuda bilgilenmeleri onların korku ve kaygılarının azalmasını sağlayacaktır. Doğumun fizyolojisini öğrenen ve doğum dalgalarını nasıl karşılayacağını bilen bir anne kendine, bedenine ve bebeğine daha çok güvenecek ve doğumda da öğrendiği tüm bu bilgileri eşinin de desteği ile kullanabilecektir. Anne ve baba adayı öğrendikleri bilgiler doğrultusunda da doğumu ile ilgili tercihlerini belirleyebileceklerdir. Tercihlerini belirleyen anne ve baba adayının da bu durumu doktorları ile paylaşması çok önemlidir.
4.Bebeğime doğumdan sonra iyi bakabilecek miyim ya da ona iyi bir gelecek sağlayabilecek miyim gibi endişelerim var
Kaygı duygusu annelerin hamilelik döneminden başlayarak bebekleri büyüyene kadar yaşadıkları en yoğun duygulardan biridir. Hamilelik sürecinde çoğu anne adayı; iyi bir anne olabilecek miyim, bebeğime iyi bakabilecek miyim gibi korku ve kaygılar yaşayabiliyor. Hamilelik, doğum ve doğum sonrası ile ilgili anne adaylarının bilgi sahibi olması, onları nelerin beklediğini bilmeleri anne adaylarını bu süreçte rahatlatıyor, korku ve kaygılarının da azalmasını sağlıyor. Bunun yanı sıra anne adaylarının doğum sonrası dönem için de iyi bir şekilde organize olması çok önemli. Annenin yanında kimin, ne kadar süre kalacağı ve yardımcı olacağı mutlaka önceden organize edilmelidir. Lohusalık, yeni annelerin en çok yardıma ihtiyacı olduğu dönemdir. Bu dönemde anneye yardımcı olacak kişinin de annenin bakımından sorumlu olduğu ve yeni annenin de bebeğinden sorumlu olduğu unutulmamalıdır. Tecrübeli anneler ile sohbet etmenin de anne adaylarını olumlu yönde etkilediği, kaygılarını azalttığı görülür. Fakat kaygı ve korkular giderek çoğalıyor ve anne bu duygular ile başa çıkamıyor ise mutlaka bir uzman desteğine başvurulmalıdır.
5.Ağlamam bebeğimi etkiler mi veya ona zarar verir mi ?
Eğer anne adayında bu durum sürekli olmuyorsa tabii ki bu durum bebeğine zarar vermez, tam tersine anne adayı ağladığında rahatlıyorsa bebeği de rahatlayacaktır. Ancak anne sürekli ağlıyor, bu durum günlük hayatına devam etmesini engelliyor ve bu duruma iştahsızlık, yemek yememe, sürekli üzüntü ve aşırı stres gibi belirtiler de ekleniyorsa bebek de bu durumdan duygusal olarak olumsuz bir şekilde etkilenebilir. Anne adayının günlük yaşadığı stresler bebeği çok fazla etkilemez. Ancak aşırı stres ve üzüntü yaşayan anne adaylarının bebeklerinin de bu duygusal durumdan olumsuz etkilendiğini söyleyebiliriz.
6.Doğumdan sonra eşimle cinsel hayatımızın bozulacağı endişesi yaşıyorum. Bu sebeple de normal doğumdan korkuyorum.
Hamile kalmadan önce eşinizle olan ilişkinizde herhangi bir sıkıntı veya çatışma yaşamıyor iseniz hamilelik ve doğum sonrasında da cinsel hayatınız bir süre sonra eski haline dönecektir. Normal doğumda da sezaryenle doğumda da vücudunuzun toparlanmaya ihtiyacı olacaktır. Bu döneme de lohusalık dönemi denir. Bu nedenle doktorlar doğumdan bir süre sonra cinsel ilişkiye girilmesini tavsiye ederler. Kadınların en büyük kaygı ve korkusu vajinalarının görüntüsünün bozulacağı kaygısıdır, ancak vajina kendini sürekli yenileyen ve canlanan bir doku olduğundan doğumdan sonra çok çabuk eski haline dönebilir. Bunun dışında lohusalık döneminde annelerde bazen cinsel isteksizlik görülebilir veya babalar da bazen sorunlar yaşayabilir. Sonuçta anne ve baba yeni bir hayata adapte olmaya çalışırlar. Bu dönemde eşlerin birbirine destek olması çok önemlidir. Kendilerini hazır hissettiklerinde cinsel ilişkiye girmeleri ve bu konuda acele etmemeleri çok daha iyi olacaktır. Şayet bu gibi sorunlar artarak devam ediyor ise anne ve baba uzman desteği almalıdır.
7.Doğum tercihlerimi doktorumla konuşamıyorum, ya ayıp olursa, ya bana takarsa… Zaten ne haddime...
Hamileliği öğrendiğinizde yapacağınız ilk şeylerden biridir doktor arayışı içine girmek. Sağa sola sorar, arkadaşlarınızdan referanslı doktor ararsınız. Değişen hormonlarınız dikkate alındığında bir hamilenin doktor seçimindeki en önem verdiği nokta; doktorun güler yüzlü, ilgili ve güven verici olmasıdır. Unutulmaması gereken diğer bir konu ise doktorunuz ile tüm doğum tercihlerinizi rahatlıkla konuşabilmeniz gerektiğidir. Eğer doktorunuz ile bu konuları konuşmak konusunda zorlanıyor veya bu konuşmalar ile ilgili korku veya kaygı yaşıyor iseniz tercihlerinizi belirtmeniz de zor olacaktır. Genellikle doktorunuz ile olan ilişkinizi ilk otoritemiz olan anne ve babamız ile kurduğumuz ilişki belirler. Anne ve babanız ile olan ilişkinizde herhangi bir tıkanıklık var ise bu duruma bakmak ve doktorunuzla olan ilişkinize nasıl yansıdığını görmek size bu anlamda birçok ipucu verecektir. Unutmayın ki sizin doktorunuza güvenmeye ihtiyacınız olduğu kadar doktorunuzun da size güvenmeye ihtiyacı var. Nasıl güven duyacağınız kadar nasıl güven vereceğiniz üzerine de yoğunlaşmanız, doktorunuz ile olan ilişkinizin olumlu yönde farklılaşmasını sağlayacaktır.?
8.Annemin, hem benim hem de kardeşimin doğumuyla ilgili anlattığı şeylerden dolayı doğum bana çok korkutucu geliyor.?
Çoğunlukla başkalarının anlattığı olumsuz doğum hikayeleri, aile büyüklerinden duyulan travmatik doğum öyküleri belki de seyredilen bağrış-çağrışlı bir doğum filmi… Tüm bunların sonucunda bilinçaltında doğum=korku olarak kodlanır. İşte bu duruma negatif hipnoz deniliyor. Toplumumuzda ise maalesef genellikle doğum ile ilgili negatif bir hipnoz hali vardır. Medyada çıkan haberler, dizilerdeki doğum sahneleri veya eş dostun anlattığı hikayeler genellikle olumsuzdur. Bu nedenle olumsuz hikayelere kulaklarınızı kapatmanızı ve hatta anlatan kişileri de "Lütfen bana olumsuz hikayeler anlatmayın!" diye uyarmanızı öneririm. Korkularınızı azaltmak için bir diğer yapabileceğiniz şey ise fiziksel, zihinsel ve psikolojik olarak doğuma hazırlanmaktır. Bu hazırlık sürecine eşinizi de dahil etmeyi lütfen unutmayın !
9.Doğuma hazırlık eğitimine ne gerek var? Eskiden böyle kurslar mı vardı ?
Eskiden kurslar yoktu, fakat çevrenizdeki herkes sizi güzel ve rahat bir doğum yapacağınız ile ilgili desteklerdi. Buna doktorlar da dahildi. Fakat şimdi ise en yakınınızdaki arkadaşlarınız bile sizleri korkutur hale geldi. Korku oldukça bulaşıcı bir duygudur. Bu duygu ile doğum yapmak ve hatta doğum ile ilgili konuşmak bile çok zor bir hale gelir. Oysa doğum normal, doğal ve sağlıklıdır. Her kadının içinde doğum yapma gücü vardır. Kadınların bedenleri ve bebekleri aslında ne yapacaklarını çok iyi bilirler. Tek yapmaları gereken şey ise içlerindeki bu güce ve doğal bir doğumun önemine inanmaktır. İşte bu aşamada doğuma hazırlık kursları devreye girer. Uluslararası eğitim almış kişiler tarafından sunulan kurslarda mutlaka öncelikle doğum korkusu üzerine çalışılır. Korkular ile çalışmak için birçok teknik vardır. Negatif duygularınızdan arınırken, bir yandan da beden kontrolünü ve doğumda gevşemeyi öğrendiğiniz doğuma hazırlık eğitimlerinde nefes çalışmalarını da öğrenme fırsatı bulursunuz. Öğrendiğiniz nefesler sayesinde doğum anında bedeninize ve bebeğinize yönelebilirsiniz. Babalar için de kurs çok önemlidir ve onlar da kendilerine düşen görevleri eğitim sayesinde öğrenirler. Eğitim sonunda anne ve baba adayları bilinçli tercihler yapabilecek kadar doğumu öğrenirler.
10.İlk bebeğimde/bebeklerimde düşük yaptığım için bu bebeğimi de karnımda kaybetme korkum var.
Düşük, hamileliğin genellikle 20. haftasından önce kendiliğinden sonra ermesi olarak tanımlanır. Hamilelerin yüzde 10-25'inde görülebilmektedir. Bazen bir sebep sonucu annenin bedeni hamileliği sonlandırırken bazen de ortada bir sebep yokken veya kaza gibi durumlarda da düşük ortaya çıkabilmektedir. Fizyolojik olarak etkilediği gibi psikolojik olarak da bedeni oldukça etkileyen bir durumdur. Hamileliğin ilerleyen döneminde yaşanması, anne ve baba adayını duygusal anlamda daha çok etkilemektedir. Anne ve baba adayı bu dönemi üzgün ve hüzün dolu geçirebilir. Bu gibi durumlar ile karşılaşan anne adaylarında bir daha çocuğunun olmayacağı düşüncesi, kaybetme korkusu, kendini suçlama gibi durumlar görülebilmektedir. Bazı kadınlar bu dönemi daha rahat atlatırken bazıları ise daha fazla zorlanabilirler. Eğer aylarca süren bir üzüntü durumu söz konusu olursa mutlaka bir uzman desteği alınmalıdır. Bu tip endişe ve üzüntüler annenin yoğun stres ve özgüven kaybı yaşamasına sebep olabildiği gibi bir daha çocuğu olmayacağı veya tekrar karnında bebeğini kaybedeceği endişesi yaşamasına da neden olabilmektedir. Bu durumun herkesin başına gelebileceğini unutmadan, önceki düşük hikayelerinin psikolojik olarak çalışılması gerekir. Anne ve baba adayının üzüntü ve endişelerden arınarak bir sonraki hamileliğe hazırlanmaları bebek açısından da çok önemlidir. Çünkü artık biliyoruz ki bebekler, her şeyi hissediyorlar.
11. Sık sık yetersiz besleniyormuşum ve bebeğimi sağlıklı besleyemiyormuşum gibi hissediyorum…
Her anne yetersizlik duygusu ile bu dönemde tanışmaya başlar. Özellikle ilk bebeğine hamile olan anne adaylarında daha çok görülür. Zamanla anne adayının yaşadığı bu duygu, yakınlarından ve eşinden aldığı destek ile azalır. Bebeğin doğumundan sonra ise yapabildiğini ve becerebildiğini gören anne yetersizlik duygusunu yeterlilik duygusuna dönüştürebilir. Bu dönemde anne adayının çevresinden duyduğu mesajlar da çok önem arz eder. Eğer anne adayına sürekli kötü besleniyorsun, yeterince sağlıklı beslenmiyorsun gibi mesajlar verilirse bu cümleler annedeki yetersizlik duygusunu arttıracaktır. Bu dönemde anne adayının beslenmesine dikkat etmesi tabii ki önemli bir husustur. Sağlıklı beslenme anne adayının rahat bir hamilelik geçirmesinin yanı sıra bebeğin de sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmesini sağlar. Hamilelikte doğru beslenmenin anne adayının lohusalık dönemini de olumlu bir şekilde etkilediği düşünülür. Çok yoğun bir besleyememe duygusu yaşıyorsanız, bunun altında farklı psikolojik sebepler yatıyor da olabilir. Bu süreçlerin hamilelik boyunca bir uzman ile çalışılıyor olması hamilelik, doğum ve doğum sürecinizi psikolojik olarak çok daha iyi geçirmenizi sağlayacaktır.
12.Doğumda odaklanmamın ve içe dönmemin olumsuz etkilenmemesi için yakınlarımın doğumumda yanımda olmalarını istemiyorum, ama bunu onlarla paylaşırsam bana küserler...?
Doğumun hem anne hem de bebek açısından rahatça ilerleyebilmesi için en önemli ihtiyaç annenin kendini rahat ve güvende hissetmesidir. Bunun için de doğum esnasında ve sonrasında hem annenin hem de babanın ihtiyacı mahremiyettir. Doğaya baktığımızda kedilerin doğum yapmak için kuytu, karanlık ve kimsenin olmadığı yerleri tercih ettiklerini görüyoruz. Aynı şekilde doğum yapan bir kadının ihtiyacı da sessiz, sakin ve az kişinin olduğu bir ortamdır. Doğum sürecinde bazı anne ve baba adayları doğuma ve bebeklerine odaklandıkları için ailelerinin hastaneye gelmesini tercih etmeyebilirler. Çünkü hastanede aileleri ile ilgilenecek veya onlara bilgi verecek kimse olmayacaktır. Bu konuyu da aileleri ile önceden konuşmaları ve doğum sırasında onlara kimin haber vereceği konusunda ailelerini bilgilendirmeleri iyi olacaktır. Aileniz ve arkadaşlarınıza gerekli olan bilgiyi, nedeni ile birlikte önceden anlatırsanız onlar da size ve doğum tercihlerinize saygı göstereceklerdir.
Hazırlayan: Zühal EYÜBOĞLU