Bilim insanları üç kişiden alınan DNA'larla yapılan tasarım bebekleri tartışıyor. Amaç, hem genetik hastalıkların anneden bebeğe geçmesinin engellenmesi hem de geç yaşta da anne olunmasının sağlanması. Ancak sonuçta ortaya çıkacak bebeğin anne ile babaya ek olarak bir kadının daha genetik malzemesini taşıması gerekiyor. Bilim insanları tam da bu noktada üçüncü bir DNA'ya gerek kalmadan yaşlanan yumurtaya kadının bağırsak ya da kök hücresinden alınan yeni hücresinden koyarak bebek sahibi olması için çalışmalarını sürdürüyor. Türk bilim adamı Yale Üniversitesi'nden Prof. Emre Seli de bu araştırmaları yapan ekibin içinde. Seli, 50 yaşındaki kadının bile kendi yumurtasıyla anne olmasını sağlayacak yeni araştırmayı SABAH'a anlattı.
50 YAŞINDA ANNE OLUNACAK
Tüp bebek tedavisinde dünyadaki son yeniliklerin masaya yatırıldığı 3. Acıbadem Kadın Doğum Günleri'ne katılan Prof. Dr. Seli, "Yaşlanmakta olan kadınların, kendi kök hücrelerinden mitokondri aktarımının hamile kalmalarına pozitif etki ettiğine dair henüz bilimsel bir bilgi yok. Ama çalışıyoruz. Çalışma sonunda kadın kendi yumurtasıyla 50 yaşında bile anne olabilecek" dedi. Prof Dr. Seli, bu konuda hayvan ve insan modelleri üzerinde çalışmalar yürüttüklerini vurgularken, "Yumurta hücresi vücuttaki diğer tüm hücrelerden farklı bir şekilde protein üretiyor. Kendi laboratuvarımızda da hem hayvan ve hem insan yumurtasında etkin olan bir molekül bulduk. Buna sahip olmayan bir hayvan ürettik. Üreme için gerekli olan bir mekanizma bulduk. Kadınların üremsel yaşlanması bizi çok ilgilendiriyor. Pek çok ırktan kadını ele alın. Hepsi belli bir yaşa gelince kısırlaşıyorlar. Her kadın bir yumurta rezervi ile doğuyor. Ama belirli bir yaşa gelince bir şeyler oluyor bu yumurtalara. Ortalama menopoz yaşı 51. Üreme yeteneği zaten 35'ten sonra azalmaya başlıyor. 44- 45'ten sonra ise hamile kalma olasılığı çok çok azalıyor. Ne oluyor bu yumurtalara? Birincisi genetik anomaliler oluyor. Sebebi, yumurtanın yaşlandıkça enerji metabolizmasında bozulma olması. Enerji metabolizmasını regüle eden enerji parçacıkları gerekiyor. Biz de bu araştırmada 'Hücrenin enerji fabrikası mitokondride ne oluyor ki bozulma oluyor' sorusunun peşine düştük. Ve gelinen noktada enerjiyi düzeltmek için iki yol olduğunu gördük. Birincisi; üçüncü bir kadından mitokondri almak . Bu da anne ve babaya ek olarak başka bir kadının genetiği demek. Bu çok kabul görmüyor. İkinci yol ise kadını kendi hücresinden yani bağırsaktan, kök hücresinden mitokondri alarak, yumurtasına koymak. Ve bebek sahibi olmasına yardımcı olmak. Bu konuda önümüzdeki yıllarda enteresan haberler alacaksınız" diye konuştu. Acıbadem Sağlık Grubu Tüp Bebek Koordinatörü Prof. Dr. Bülent Tıraş da tüp bebek tedavisinde bilimsel çalışmaların çoğunlukla sperm seçimi, embriyolar üzerindeki genetik incelemeler üzerine yoğunlaştığını anlatarak, "Biz de bu kapsamda gelişen yeni teknolojileri hastalarımızın yararına ve gebe kalmaları için kullanmaktayız. Başarımız şu an bu teknolojilerle yüzde 70'e ulaştı. Bu rakamı çok daha yükseğe çıkarmak istiyoruz" dedi.