Yörükler, bir ömürlerini taşıma suyla, kısıtlı elektrikle, aynı yerde yemeğin pişip yendiği, yatakların serildiği, derslerin çalışıldığı bir çadırda geçiriyor. Yaz sıcağında kıl çadırına girdiğimde, "evin" kızı Huriye'nin boğazlı kazakla oturduğunu görünce çok şaşırdım. "Sıkma" adlı hamur işinin piştiği sacın altında odun ateşi yanıyordu. Üzerine çay ikram edilince sıcaktan öleceğimi sandım. Ancak sadece birkaç dakika sonra ter gitti, sıcağa alıştım. Hatta aradan esen rüzgar beni serinletmeye bile yetti. Yörüklerin "çadır yazın serin, kışın sıcak tutar" sözü gerçekti.
AİLEM VERMEYİNCE KAÇTIM
Çadırın sol arka köşesinde evin hanımı 4 çocuklu Saliye Yagal (33), göç yolu için hamur açıyordu. Ocak toprak üzerine kurulmuş; yemek yenilen ve oturulan yerlerde keçenin üzerine halı atılmıştı. Sağ köşe çay bardakları, kaşık ve çatalın durduğu "mutfak"tı. Saliye, 18'inde bir göçer sevmiş ve neredeyse tüm Sarıkeçili kadınlar gibi o da kaçmış. "Ailem beni vermedi. Ama ben dinlemedim. Allah yazmış bir kere" diye anlatıyor. Yörük Saliye gibi kaçarak gelin olan Ayten (35) ise yerleşik düzene geçmeye çalışmış, ancak eşinin hayvancılık dışında mesleği olmadığı için iş bulamamış. Bu nedenle de yeniden yaylaya dönen Ayten'in en büyük isteği bir çamaşır makinesi. Bir yörük kadını olarak gündüzleri hiç vakti yok. Keçiler, yemek, bulaşık, çamaşır derken komşu çadırlardaki kadınlarla ancak akşamları çay eşliğinde buluşabiliyor. Yörükler için çok çocuk nimet demek, çünkü hayvancılık için büyük aile şart. Yörük erkekleri köylü ya da yörük diliyle "yerleşik' bir kızı severse genellikle kaçırıyor. Öncelikle köylüler kızlarını "sefil" olmasın diye yörüklere vermek istemiyor. Zaten yörükler de başlık parası vermek istemediği için neredeyse her sevdiğini kaçırıyor.
EV VERSELER YİNE GİTMEM
Çadırlar arasında rastladığım 17 yaşındaki Mehmet Bacak da "kaçırma taraftarı" olanlardan. Çok sevse de göçerliği bırakmayacağını söyleyen genç yörük, "Şehirli kızla evlenmem. Zorda kalırsam da ben şehre inmem, onu yaylaya kaçırırım. Burada her şey doğal. Hayatımda marketten alışveriş yapmadım. Devlet daire de verse büyüdüğüm yeri terk etmem. Bana göre bir insan kentte sıkıntıdan patlar" diyor gülümseyerek.
DERS KİTABINDAN NİHALE YAPTILAR
Eylülde okul zili çalar, haziranda son zille tatile çıkılır. Milyonlarca çocuk için bu geçerli düzen Sarıkeçili minikler için işlemiyor. Çünkü onlar hayatlarını ders ziline değil göç tarihlerine göre ayarlamak zorunda. Bu nedenle Sarıkeçililerin büyük bir bölümünün okuma yazması yok. Eğitimi olmayan yörük Saliye'nin çocukları da okula nisana kadar gidiyor. 11 yaşındaki Huriye'nin büyük bir kısmı parçalanmış ders kitabı çaydanlık altlığı olarak kullanılıyor.