Tarihte Türkiye'nin demokrasisini büyük bir sekteye uğratarak siyasi tarihimizde adeta bir kara leke olan 27 Mayıs darbesi; Dörtlü Takrir hareketinin sonucunda CHP'den ayrılarak Demokrat Parti'yi kuran Adnan Menderes, Celal Bayar, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü halka yeni bir umut olmasıyla Türkiye'nin ilerleyişinden memnun olmayan kişiler tarafından gerçekleştirildi. Vatandaş devletiyle el ele gerek sosyal gerek ekonomik gerekse hukuk alanında en güzel günlerini yaşarken o tarih sonrası ise bu gidişat son bulmuş oldu. Vatandaşlar 27 Mayıs darbesi nedir? Şeklindeki sorularını internet aracılığı ile sorgulamaya devam ederken sizler için tüm detayları bir araya derledik. İşte Türk siyasi tarihinin kara lekesi 27 Mayıs darbesi…
Türkiye'nin büyümesini istemeyen darbeciler tarafından idam edilen Adnan Menderes; 1950 seçimleri sonrası yeni hükümetin başbakanı, Menderes ile aynı kaderi paylaşan isimlerden Hasan Polatkan Maliye Bakanı, Fatin Rüştü Zorlu ise Dışişleri Bakanı olmuştu.
1946 yılının ocak ayında kurulan ve Mayıs 1950'de hükümet kuran Demokrat Parti (DP),27 yıllık tek parti dönemini sona erdirdi. DP serbest seçimle iktidarı kazanan ilk siyasi parti oldu. İlk Demokrat Parti iktidarında Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Refik Koraltan TBMM Başkanı oldu. Birinci Adnan Menderes hükümeti 22 Mayıs 1950 tarihinde göreve başladı. Siyaseten güçlü şekilde icraatlara başlayan DP Hükümeti, Haziran 1950'de darbe hazırlığı yapıldığı gerekçesiyle TSK'nin komuta kademesini emekliye sevk etti. Emekliye ayrılan isimler arasında dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman, Kara, Hava, Deniz Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı ile 15 general ve 150 albay yer aldı.
DP'nin 10 yıllık iktidarının ardından DP, eş zamanlı olarak ekonomik krizin sinyallerini de almaya başladı. Parti içi anlaşmazlıklar sonucunda DP'den ayrılan 19 milletvekili, Hürriyet Partisini kurdu. Bu sırada ülkedeki ekonomik kriz, halkta da büyük rahatsızlık yarattı.
Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evin yanındaki Türk Konsolosluğu'nun bahçesine atılan iki bombadan birinin patladığı, evin ve konsolosluk binasının camlarının kırıldığı dedikodusunun yayılmasından sonra Ankara, İstanbul ve İzmir'de halk sokağa döküldü.
6-7 Eylül 1955'teki olaylarda, Beyoğlu başta olmak üzere azınlıkların yaşadığı semtlere, kiliselere ve mezarlıklara saldırılar oldu. Bunun sonucunda birçok azınlık mensubu Türkiye'yi terk etti.
DP'nin iktidara gelmesinin ardından bir grup subayın ordu içinde kurduğu cunta, süreç içinde giderek varlığını hissettirmeye başladı. Ordunun darbe hazırlığı içinde olduğu bilgisi Menderes'e de ulaştı.
DP iktidarına karşı darbe düzenlemek amacıyla bir araya gelen cuntanın bu girişimi, Binbaşı Samet Kuşçu'nun ihbarı ile akamete uğrarken bu olay tarihe "9 subay olayı" olarak geçti.
9 Subay olayı sonrasında Cumhurbaşkanı Celal Bayar, olayın vehametini anlayarak Milli Savunma Bakanı Şemi Ergin'in istifasını sağladı. Yerine Adnan Menderes'le bir akrabalık bağı olmayan ancak aynı soyadını taşıyan yakın arkadaşı Ethem Menderes getirildi.
MAHKEME HEYETİ 592 SANIKTAN 288'İ İÇİN İDAM İSTEDİ
Yassıada'daki yargılamalar, 14 Ekim 1960'ta başlayıp 15 Eylül 1961'de karara bağlandı. Toplam 19 dosyada toplanan davalar, "anayasayı ihlal" davasıyla birleştirildi.
Tutuklular "vatana ihanet, meclis iç tüzüğünün değiştirilmesi, Kırşehir'in ilçe yapılması, CHP'nin mallarına el koymak"tan suçlu bulundu. Yassıada duruşmalarında 6-7 Eylül olaylarından da DP sorumlu tutuldu.
592 sanıktan 288'i için idam istendi. Kararı açıklayan Yüksek Adalet Divanı, 15 sanığı idam cezasına çarptırdı.
Eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar, eski Başbakan Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idam kararları oy birliğiyle alındı.
Celal Bayar hakkındaki karar, yaş haddi nedeniyle müebbet hapis cezasına çevrildi.
Eski TBMM Başkanı Refik Koraltan, eski TBMM Başkanvekilleri Agah Erozsan, İbrahim Kirazoğlu, eski Tahkikat Komisyonu Başkanı Ahmet Hamdi Sancar, eski Tahkikat Komisyonu üyeleri Nusret Kirişçioğlu, Bahadır Dülger, eski bakan Emin Kalafat, eski milletvekilleri Baha Akşit, Osman Kavrakoğlu, Zeki Erataman ile eski Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun hakkındaki idam kararları ise oy çokluğuyla alındı.
Aralarında eski bakan, eski milletvekilleri, Tahkikat Komisyonu üyeleri, İstanbul Valisi ile İstanbul Belediye Başkanı'nın da bulunduğu 31 sanık hakkında ise müebbet hapis cezası verildi. Sanıklardan 92 kişiye 20 yıl ile 6 yıl arasında ağır hapis, 94 kişiye 5 yıl ağır hapis cezası verildi. Bazı sanıklar kısa süreli hapis cezasına çarptırılırken bazıları da beraat etti.
Birçok yabancı ülke lideri, idamların durdurulması için Cemal Gürsel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesine defalarca çağrıda bulundu. Bunun üzerine Komite, Celal Bayar, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu dışındakilerin idam cezasını affetti. Celal Bayar'ın cezası yaş haddi nedeniyle ömür boyu hapse çevrildi.
Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül 1961'de sabaha karşı, merhum Menderes ise İmralı Adası'nda 17 Eylül 1961'de sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden sağlam raporu alındıktan sonra saat 13.21'de idam edildi.