Elazığ'da Cuma günü meydana gelen Sivrice merkezli 6.8 büyüklüğündeki depremde, 41 kişi yaşamını yitirdi, 1607 kişi de hastanelere başvurdu. Enkaz altında kalan 45 kişi de kurtarıldı. Depremin hemen ardından çevre illerden bölgeye sevk edilen Sağlık Bakanlığı'na bağlı 635 kişilik Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) personeli, kurtarma çalışmaları sırasında gösterdiği performansla, takdir topladı.
'UMKE GÖREVLİLERİ, HASTAYA ULAŞILDIĞI ANDA DEVREYE GİRER'
Burdur UMKE sorumlusu sağlık memuru Şaban Çetin, daha önce 2011 yılında meydana gelen Van depremi, Suriye'de terör örgütlerine yönelik düzenlenen Barış Pınarı ve Zeytin Dalı harekatlarında da aktif görev yaptığını belirterek, "15 yıldır ekibin içindeyim. Enkaz altında damar yolu açıp, gerekirse cerrahi operasyon bile yapabilecek kapasiteye sahibiz. Burdur'dan buraya 1300 kilometreyi 10 saat içinde geldik ve hemen sahada çalışmaya başladık. UMKE görevlileri arama kurtarma ekiplerinin gerekli açma çalışmalarını yapıp, hastaya ulaştığı anda devreye girer. Olay yerinde hemen hastaya boyunluk takıp damar yolu açmamız gerekebilir" dedi.
'MARMARA DEPREMİ'NDE ENKAZDAN SAĞ ÇIKANLARIN ÇOĞU ÖLDÜ'
Marmara depreminin milat olduğunu belirten Çetin, "Mesela 1999 Marmara depreminden sonra kayıplarımızın çoğu hastalara damar yolu açılmadığı için oldu. Enkazdan çıkarttık, hastaneye sevk edilirken birkaç saat sonra kaybettik insanları. Marmara depreminde gerekli müdahaleler yapılamadığı için bu kayıplar oldu. Boyunluk bile takılmadı çoğu yaralıya. 1999 depremi bu anlamda ciddi bir ders oldu, milat oldu hepimiz için ve ondan sonra bu çalışmalara daha da ağırlık verdik" diye konuştu.
'BOYUNLUK EN ÖNEMLİ MALZEMEMİZ'
Elazığ depreminde de ilk kullandıkları malzemelerden birinin boyunluk olduğunu anlatan Çetin, hangi malzemenin ne için kullanıldığını ise şu şekilde özetledi:
"Yaralıyı ilk çıkardığımız an servikal immobilizasyon sağlamamız gerekiyor, yani boynu sabit hale getirmemiz gerekiyor. Çünkü depremzedelerde bir boyun travması muhakkak oluyor. O kolonlar yaralının üzerine devrilmiş vaziyette oluyor ve kişiyi çoğu zaman kıvrılmış vaziyette buluyoruz. Daha sonra ezilmeye bağlı yaralanma, uzun süreli sıkışma ve hareketsizlik sonucu ortaya çıkan ve doku zedelenmesi ve hatta böbrek yetmezliğine varan tehlikeli tablolara yol açabilen Crush sendromunu önlemek için izotonik adını verdiğimiz sıvılar takmamız gerekiyor yaralıya. Bunun için o anda damar yolu açıyoruz. Gene travmaya bağlı olarak sırt tahtasına sabitlememiz gerekiyor hastayı. Solunum yolu açmamız gerekiyor, oksijen bağlamamız gerekiyor. Diyelim bacağı veya kolu sıkışmış, çıkartamıyoruz ya da yaralının durumu kötüleşiyor, orada göçük altında ampütasyon işlemini dahi yapabiliyoruz ekipteki ortopedi uzmanı ile. Yani olay yerinde ihtiyaç olduğu anda cerrahi müdahale bile yapabiliyoruz. Hastayı ambulansa teslim edene kadar, hastaneye ulaşana kadar stabil hale getirmemiz gerekiyor yani. Cerrahi ve medikal setlerimizde ihtiyacımız olan tüm malzemeler yer alıyor o nedenle. Kurtarma faaliyetleri uzun sürdü, yaralının kanaması var, o anda göçük altında dikiş atıyoruz."
'SAĞLIK GÖNÜLLÜSÜ OLMAK İÇİN SAĞLIK ÇALIŞANI OLMAK GEREKLİ'
UMKE gönüllülerinin sağlık personelinden oluşan bir ekip olduğunu vurgulayan Durmuş, "Uzman hekimlerin, Acil Tıp Teknisyeni- paramediklerin, sağlık memuru, hemşire arkadaşlarımızın bulunduğu bir ekip UMKE. Talepler geliyor, şu an ekibe katılabilmek için ama bu arkadaşların bizimle birlikte olabilmesi için Sağlık Bakanlığı'na bağlı bir sağlık kuruluşunda çalışıyor olması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
AFET BÖLGESİNDEKİ İLETİŞİMİN KALBİ BU TIR'DA ATIYOR
Öte yandan afet-deprem anında sahanın tüm iletişimi UMKE-112 mobil iletişim TIR'ı ile sağlanıyor. Normal dönemlerde Konya'da bekletilen ve herhangi bir afet durumunda hemen bölgeye gönderilen mobil iletişim TIR'ında görev yapan Konya UMKE'den Paramedik Ünal Durmaz, şu bilgileri verdi:
"Mobil komut aracımız, afet durumlarında olay yerinin yönetildiği bir araç. Çağrı merkezi binasının dahi çöktüğünü düşünün, biz bu araçla olay yerine hareket ediyoruz. İletişim ağının tamamen çöktüğü durumlarda arama kurtarma ekipleri açısından o ağı tekrar kurabiliyoruz. Örneğin tüm hatların koptuğunu düşünün GSM hatları da dahil, o zaman biz uydudan dahi haberleşme yapabiliyoruz. Ya da yüksek frekanslı telsizimiz var. Bunlar üzerinden dünyayla da haberleşebiliyoruz. Buraya gelen UMKE olsun, 112 ekipleri olsun, diğer kurum ve kuruluşlarla ayrı ayrı ağlar kurabiliyoruz ve haberleşme sağlayabiliyoruz. Sahada çalışan bütün ekiplerimizin iletişim açısından koordinasyonunun tamamını buradan sağlıyoruz. Yani iletişim ağı çöktüğü anda, iletişimin kalbi burada atıyor diyebiliriz. Vatandaşın da burayı arayabileceği bir GSM hattı kurabiliyoruz. Uydu telefonundan haberleşme sağlayabiliyoruz. Burada aynı zamanda telsizlerimizi bu aracın içinde çoğaltılabiliyoruz. Elazığ- Malatya depreminde GSM operatörleri ya da haberleşme açısından bir sorun yaşanmadı, ama biz yine de ekiplerimiz için ayrı bir sistem kurduk, buradan onları yönetiyoruz."