Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın zehirlenerek öldürüldüğü iddiasıyla açılan davanın 12 Eylül günü yapılacak ilk duruşmasına günler kala Semra Özal'ın ifadesine başvuruldu. İstanbul 22. Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazılan talimat yazısı üzerine önce Semra Özal'a tebligat çıkarılarak 12 Temmuz günü saat 09.00'da Çağlayan Adliyesi'ndeki duruşma salonunda hazır bulunması istendi. Semra Özal, avukatı aracılığı ile doktor raporu sunarak sağlığının ifadeye gelmesi için elverişli olmadığını beyan etti. Bunun üzerine mahkeme Özal'ın evinde ifade işleminin gerçekleştirilmesine karar verdi.
'SONRA KARAR VERECEĞİM'
Hâkim Fikret Demir 20 Ağustos günü Semra Özal'ın Sarıyer'de yaşadığı villaya giderek ifade işlemini gerçekleştirdi. Özal, verdiği 8 satırlık ifadede eşinin ölümü ile ilgili şüphelendiği kimsenin olmadığını, çünkü elinde bu konuda bir belge bulunmadığını söyledi. İddianamede adı geçen ve Özal'ı zehirleme olayına iştirak ettiği belirtilen Levent Ersöz'ü tanımadığını kaydeden Semra Özal, iddiaları gündeme getiren İlker Çınar'ı da tanımadığını belirtti. Semra Özal'ın davaya katılma talebi olup olmadığını soran hâkime, "Daha sonra karar vereceğim" şeklinde karşılık vermesi ilginç bulundu. Bu durum Özal'ın şimdilik davaya müdahil olmadığı anlamına geliyor. İfade alma işlemini tamamlayan mahkeme dosyayı yargılamayı yapacak Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Özal'ın ölümüne ilişkin Ergenekon davası sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz hakkında hazırlanan iddianame, Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilmişti. Özal'ın, 17 Nisan 1993'te 5 ülkeyi kapsayan 12 günlük Türk Cumhuriyetleri gezisinden sonra şüpheli şekilde vefat ettiğinin belirtildiği iddianamede, "Şüpheli Levent Ersöz'ün, açık kimliği tespit edilemeyen ancak gizli tanık 'Selçuk' tarafından 'Savaş Korkmaz' olarak belirtilen kişi ile 17 Nisan 1993'te, Özal'ı önceden planlayarak zehirlemek suretiyle öldürttüğü, bu yolla atılı suçu işlediği sonuç ve kanaatine varılmıştır" ifadesi kullanılmıştı. İddianamede ayrıca "TUSHAD'da görev yaptığını" (Türkiye Ulusal Stratejiler ve Harekât Dairesi) ileri süren İlker Çınar ile gizli tanık Selçuk'un, Ersöz'ü suçlayan beyanlarına da yer verildi.