Saldırının ardından dünyanın dört bir yanından onlarca gazeteci gibi İsrail'in Aşdod kentine gittik. Limana girmemize izin verilmezken, küçük tonajlı Gazze ve Defne gemilerinden sonra Mavi Marmara gemisinin de dün 20.00 sıralarında limana demirlediğini, ölen yolcuların büyük bir gizlilik içerisinde götürüldüklerini öğrendik. İsrailli askeri yetkililer, basın toplantısı için hepimizi dün akşam saatlerinde camları tamamen kapalı otomobillerle askeri bir üsse götürdü. İsrail Ordusu Basın Sözcüsü Avital Leibovitch, toplantıdan önce ilk kuralı açıkladı: Soru sormak yasak. Saldırının nasıl gerçekleştiği, kaç kişinin öldüğü, kaç yaralının bulunduğu ve tutukluların nerede tutulduğu konusunda bilgilendirileceğimize dair beklentilerimiz ise safça bir umut olarak kaldı. Kürsüye çıkarılan bir deniz komandosu, ezberlediği repliği sahneledi: "Barışçıl niyetlerle gemilere yanaştık, elimizde paintball (boya fırlatan oyuncak) silahları vardı." Helikopterden gemilere inen arkadaşlarının, gözleri dönmüş kişilerce darp edildiğini gören komandonun kendisi de organize şekilde, biber gazı ve japon bıçağı ile saldırıya uğramıştı! Bazı arkadaşları denize atılmış, bazı arkadaşları yaralanmıştı! Bu öyle bir toplantıydı ki İsrailli gazeteciler bile bu güne kadar böylesine tanık olmadıklarını itiraf etmek zorunda kaldı.