Çalıştığı iş yerinden tazminat ödenmeden kovulduğunu öne süren bir işçi, 1. İş Mahkemesi'ne müracaat etti. Haksız olarak işine son verildiğini, mobbinge maruz kaldığını, davalı iş yerinde haftanın 7 günü çalıştığını, resmi ve dini bayramlarda izin kullanamadığını belirten işçi, sabah 08.00-18.30, 12.30-23.00 saatleri arasında çalıştığını öne sürdü.
Resmi ve dini bayram günlerinde, hafta sonlarında çalıştığını, ek ücret ödenmediğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını belirten işçi, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta sonu tatil ücreti, yıllık izin ücreti, resmi ve dini bayram çalışma ücreti alacağının işleyecek faizi ile birlikte hüküm altına alınmasını talep etti.
Davalı işveren ise davacının iş akdinin İş Kanunu'nun 25/2. maddesi uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, davacının aynı iş yerinde çalışanlara karşı küfürlü konuştuğunu, çalışanlara karşı baskı, tehdit, hakaret uygulayan bir kişi olduğunu iddia etti. Yıllık izin ve genel tatil ücreti alacaklarının ödendiğini belirten iş yeri, davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne hükmetti. Kararı davalı işveren temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi. Geçtiğimiz günlerde kararını açıklayan Daire, iş yerinde mesai arkadaşlarıyla geçimsizlik yaşayan işçilerin tazminatsız kovulmasının önünü açtı. Kararda şöyle denildi:
"Davacı işçinin iş akdinin davalı işveren tarafından davalı işverenin diğer bir işçisine sataşma haklı nedenine dayalı olarak feshedildiği dosyadaki bilgi ve belgeler ile sabittir. Fesih öncesinde birden fazla işçinin işverene yazılı olarak başvurarak davacı işçiyi sataşma/hakaret içerikli sözleri nedeniyle şikayet ettikleri de sabittir. Şikayetçilerin bir kısmı aynı zamanda tanık olarak dinlenmiş, tanıklık beyanlarında da aynı iddiaları dile getirmişlerdir. Açıklanan delil durumuna göre davalı işverenin fesihte haklı olduğu gözetilerek kıdem ve ihbar tazminatlarının reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır. Mahkeme hükmü oy birliği ile bozulmuştur."