İstanbul'da geçen yıl bir ithalat firmasında çalışan Çinli kadın Lisha Yu'nun (31) takip edildikten sonra zorla bir valiz içine konularak otomobil bagajına sokulması ve Bilecik'in Söğüt ilçesinde toprağa gömülmesiyle ilgili tutuklu yargılanan 4 sanık alacak yüzünden böyle bir olay yaşandığını ileri sürerek 'öldürme' suçlamalarını reddetti. Sanıklar, Çinli kadını öldürmediklerini, bagajda havasızlıktan ölmüş olabileceğini iddia ederken, İstanbul İl Göç İdaresi'nin kayıtlarında Lisha Yu'nun halen sağ görüldüğü anlaşıldı. Sanık avukatları da, otopsi raporunda Çinli kadının öldürülme sebebinin tespit edilemediğini söylerken, olayda bir kişinin daha olma ihtimaline karşılık Çin uyruklu Abudushalamu Xırefu'nun açık kimliğinin Çin'den istenilmesine karar verildi.
BAGAJA BAKTIKLARINDA KADIN ÖLMÜŞTÜ
Bakırköy 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasına 3'ü tutuklu 4 sanık getirilirken, bir tutuklu sanığın cezaevinde kaldığı koğuşun karantinada olması nedeniyle duruşmaya SEGBİS'le katıldı. Tutuklu sanıklardan Abdulgaffar Tamuygur (44) savunmasında, Uygur Türkleri tarafından tanınan bir kişi olduğunu anlattı. Başı sıkışanın kendisini aradığını belirten Tamuygur, "Maktulü tanımam. Söğüt'te yaklaşık 70 dönüm arazim ve bir villam vardır. O tarihte iş için Söğüt'teydim ve beni Hüseyin aradı. Olaydan 2 gün sonra Hüseyin ve eski şoförüm Yunuscan yanıma geldiler. Yunuscan bana, 'benim bir arkadaşımın Çinli bir kadından alacağı varmış. Alacağı olan arkadaşıma araç kiraladım. Arkadaşım da bu parayı almak için Çinli kadını araca koymuş' dedi. Yunuscan da arabadaymış. Bilecik'e gitmişler. Bagaja baktıklarında kadının ölmüş olduğunu anlamışlar. Benim arazimin dışında ormanlık alana gömmüşler. Yunuscan bana böyle anlattı. Ben de nasıl böyle bir şey yaparsınız diyerek ikisini yanımdan kovdum. Bir gün sonra polisler, 'ceset sizin arazinizden çıktı' diyerek bana kelepçe taktılar. Benim olayla ilgim yok. Olayı korktuğumdan polise bildirmedim" dedi.
SANIKLAR SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ
Tutuklu sanık Hüseyin Ahmed de, "O gün Yunuscan beni aradı ve bir yere gideceğimizi söyledi. Abdulsalam, Yunuscan, Abduvahap ve ben 4 kişi önce Florya'ya ardından Beylikdüzü'ne gittik. Dönüşte Abdulvahap ile Yunuscan tartıştı. Abdulvahap arabadan indi. 15 dakika sonra bir çarpışma oldu. Abdulsalam, Çinli kadını araçtan çekti ve kadını bizim aracın içine soktuk. Abdulsalam bana 'Çinli kadının aracı yol ortasında kaldı. O aracı uygun bir yere götür' dedi. Ben kaldım, onlar araçla devam etti. Kadının arabasını uygun bir yere park ettim. Aklıma Uygurların derdine derman olan Abdulgaffar geldi. Çok korkmuştum. Ancak Abdulgaffar'a ne mesaj attığımı ne dediğimi hatırlamıyorum. 2 gün geçti. Yunuscan yanıma geldi ve Çinli kadınla ilgili bir şeyler anlattı. Çok üzüldüm. Bir hata yaptığımın farkındayım. Çok pişmanım. Tercüman vasıtasıyla emniyette ben Abdulsalam dediğim halde ifademe Abdulvahap'ın ismi yazılmış" dedi. Olayda kullanılan 34 KD 72..plakalı aracın resmiyette kendi adına kayıtlı olduğunu anlatan tutuksuz sanık Kasım Yarkenli de, "Maktulü tanımam. Ben o dönem terzilik yapıyordum. Aracımın böyle bir olaya karıştığına polisler evime gelene kadar haberim yoktu" diye ifade verdi.
MAKTUL HALEN KAYITLARDA SAĞ OLARAK GÖRÜNÜYOR
Tutuklu sanık Abduvahap Abdurrahman'ın da Uygurca yazılı savunma dilekçesi okundu. Abdurrahman savunmasında, "Olay günü Hüseyin, ben ve Yunuscan'la konuştuk. Yunuscan bana, 'birinden bir alacağımız vardı acilen. İşin yoksa gidip görüşsek iyi olur' diye ricada bulununca Yunuscan'ın arabasına bindik. Arabada birisi daha vardı. Yunuscan sürekli arabayı dolaştırıyordu. Niye sağa sola gidiyorsun. Alacağın varsa karşısına çıkıp neden konuşmuyorsun dedim. Yunuscan da bana her işin bir saati vardır dedi. Yunuscan'la biraz tartıştık. Arabadan indim. Ama telefonu arabada unutmuşum. Sonraki olaylardan haberim yoktur. İki gün sonra Abdulselam bana telefonumu getirdi" dedi. Tutuklu sanık Yunuscan Türkistanlı ise bir dahaki duruşma savunma yapacağını belirterek, "Ailem Çin hapishanesinde zulüm görüyorlar. Ben kimseyi öldürmedim. Bu olayla ilgim yoktur" dedi.
Maktul Çinli kadının yakınlarının avukatı da maktulün halen resmi kayıtlarda sağ göründüğünü söyledi. Maktul yakınlarının avukatı, "İstanbul İl Göç İdaresi'nin kayıtlarında maktul halen sağ görünmektedir. Maktulün kardeşinin vekaletiyle maktulün ölüm kaydının düşülmesini Göç İdaresi kabul etmiyor. Mahkemeden yazı istiyorlar. Sanıklardan şikayetçiyiz" dedi. Sanık avukatları ise otopsi raporunda Çinli kadının öldürülme sebebinin tespit edilemediğini anlattılar. Mahkeme tutuklu 4 sanığın tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
İstanbul'da geçen yıl kaybolduktan sonra öldürüldüğü anlaşılan Çinli Lisha Yu'nun (31) takip edildikten sonra zorla bir valiz içine konularak bagaja sokulduğu ve Bilecik'in Söğüt ilçesinde gömüldüğü ortaya çıkmıştı. İddianamede Çinli kadından haber alamayınca arkadaşının polise başvurduğu, görüntüleri inceleyen polisin Lisha Yu'ya ait 34 MM.. plakalı aracı, 34 KD ...plakalı başka bir aracın sürekli takip ettiği anlatılıyordu. 34 KD... plakalı aracın Kasım Yarkenli adına kayıtlı olduğu, araçtaki kişilerin de Abdulvahap Abdurrahman, Yunuscan Türkistanlı, doktor Abdulgaffar Tamuygur ve Hüseyin Ahmed olduğu bilgisine ulaşıldı. En son baz hareketlerinden Abdulgaffar Tamuygur, Abdulvahap Abdurrahman ve Yunuscan Türkistanlı'nın 3 Ekim 2019 günü sabahı Bozüyük-Bilecik'te olduğu belirlendi. Yapılan tespitte 34 KD ...plakalı aracın Küçükçekmece'de Çinli kadının aracına arkadan çarparak kaza süsü verdikleri, daha sonra Lisha Yu'yu kendi araçlarına zorla bindirip ellerini arkadan koli bandı bağlayıp valizin içine koyduktan sonra bagaja soktukları iddianamede anlatıldı. Bilecik Söğüt'e bağlı Kızılsaray Köyü civarında nefes almadığı anlaşılan Çinli kadının burada gömüldüğü iddia ediliyordu. Sanıkların 'tasarlayarak kasten öldürme ve cebir, tehdit veya hile kullanarak birden fazla kişi tarafından kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçlarından ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle cezalandırılmaları isteniyordu.