İzmir'de yaşayan Tamer Hasanoğulları (49) ve Turgut Yağan (55), aynı kişilerce aynı yöntemle dolandırıldıklarının ileri sürüp polise şikayetçi oldu. Dolandırıcıların satış yapmadan önce kebap yedirdiğini söyleyen mağdurlardan Yağan, "Hepimize aynı oyunları oynamışlar. Ben normalde bu kadar gafil avlanmazdım, ama kebap ısmarlayıp çay içirdiler ve bundan sonra aklımda durgunluk oluştu. Çayıma ilaç koyduklarını düşünüyorum" dedi.
Menderes ilçesi Özdere Mahallesi'nde yaşayan ve şoförlük yapan Tamer Hasanoğulları, 2016 yılının şubat ayında, 2009 model minibüsünü satmak için internete ilan verdi. Kendisine internet üzerinden ulaşan E.K. ve yanındaki 3 kişi, Özdere'ye geldi ve aracı satın almak istediklerini söyledi. Bu kişiler, Hasanoğulları'na 500 lira kaparo verdi. E.K. ve yanındaki kişiler, Hasanoğulları'na, "Biz Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifi'nden kredi çekeceğiz. Bunun için önce aracının ruhsatını üzerimize geçirmemiz gerekiyor. Araç satış işlemini gerçekleştirmeden kredi verilmiyor" dedi. Bunun üzerine Hasanoğulları, 50 bin liralık senet vermeyi kabul eden şüphelilerle önce 5 kişinin şahitliğinde sözleşme imzaladı, ardından da satışı gerçekleştirmesi için E.K.'nin yanındaki S.Ş.'ye vekalet verdi. Vekaleti alan E.K., S.Ş. ve diğer 2 kişi, Hasanoğulları'nın yanından ayrılıp, memleketlerine geri döndü. Daha sonra notere giderek, aldıkları vekalet aracılığıyla aracın satış işlemlerini gerçekleştirdi. E.K. ve yanındaki kişiler, Hasanoğulları'na saatin geç olduğunu, mesai saatinin sona erdiğini, paranın ancak bir gün sonra hesabına geçeceğini söyledi ve yanından ayrıldı. Ancak, bir gün sonra hesaba para yatmadı. Şüpheliler, bir daha da telefona çıkmadı.
RADAR CEZALARINI ÖDEMİŞ
Tamer Hasanoğulları, "Emeğimle aldığım aracımdan oldum. Bu kişilere neden hala bir şey yapılamıyor? Bu adamlar Türkiye'nin her yerinde, herkesi dolandırıp araçları üzerlerine geçiriyorlar. Haklarında bir sürü şikayet dilekçesi, suç duyurusu var. Savcıları göreve çağırıyorum. Haklarımız olan araçlarımız geri verilsin. Bunların isimleri belli, cisimleri belli. Denizli'nin Buldan ilçesinde yaşıyorlar ve bunların ne tür faaliyetler içerisinde oldukları biliniyor. Benden vekaleti alıp, senedi yaptıktan sonra arabamı alıp geldikleri yere yola çıktılar. Selçuk çıkışında radar cezası yemişler ve bir de bunların 412 küsur TL'lik cezasını ödedim" dedi.
AYNI YÖNTEMİ KULLANDILAR
Turgut Yağan da, yaklaşık 3 ay önce, piyasa değeri 80 bin lira olan hafif ticari aracını internetten satışa çıkardı. E.K. ve arkadaşları, bu kez Yağan'a ulaştı ve ondan Salihli'ye gelmesini istedi. Acil paraya ihtiyacı olan Yağan da, Salihli'ye gitmeyi kabul etti. Hasanoğulları'na söylediklerinin aynısını Yağan'a da söyleyen şüpheliler, yine senet verip sözleşme yaparak, aracın satış işlemini gerçekleştirdi. Yağan'ı, başka bir araçla Salihli'den İzmir'e getiren şüpheliler, yine paranın yatacağını söylediyse de hesaba para yatmadı. Hem Yağan, hem de Hasanoğulları, polise şikayetçi oldu.
'ÇAYIMA İLAÇ KOYDUKLARINI DÜŞÜNÜYORUM'
Mağdurlardan Turgut Yağan, "Bu kişilerin haklarında dolandırıcılık suçlamasıyla yüzlerce şikayet var. Türkiye'nin çeşitli yerlerindeki karakollarda ve savcılıklarda soruşturmaları hala devam eden onlarca dosyaları var. E.K. ve yanındaki kişiler tarafından dolandırılanlar olarak biz sosyal medyada örgütlendik. Hepimize aynı oyunları oynamışlar. Ben normalde bu kadar gafil avlanmazdım, ama kebap ısmarlayıp çay içirdiler ve bundan sonra aklımda durgunluk oluştu. Çayıma ilaç koyduklarını düşünüyorum. Mağduriyetimizin giderilmesini istiyorum" ifadelerini kullandı.
SAZAN BALIĞI YEDİREN KİŞİLER OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI
E.K. ve beraberindeki kişilerin ismi, daha önce Antalya'nın Kepez ilçesindeki dolandırıcılık olayında gündeme gelmişti. Uzun süredir yurt dışında çalışan inşaat mühendisi Mehmet Ata Ağırman (38), kanser hastası ablası için 2018 model aracını satmak istedi. Ağırman, emlakçı tanıdığının vasıtasıyla Denizli'de yaşayan 3 kişi ile telefonda görüşerek 140 bin lira karşılığında anlaştı. 5 Nisan'da Antalya'ya gelen E.K. ve beraberindeki 2 kişi, kooperatiften kredi çekeceklerini söyleyip, satışın Denizli'nin Çivril ilçesinde olması gerektiğini söyledi. Bunun üzerine Ağırman, yanındaki akrabası ve şahıslarla birlikte Çivril ilçesine geldi. Noter satışı öncesi şahıslar, Ağırman'ı balıkçı lokantasına götürerek sazan balığı yedirdi, ardından 140 bin lira değerinde senet verdi ve kendi aralarında bir de sözleşme imzaladı. Daha sonra notere giden Ağırman, aracının satışını gerçekleştirdi, ancak yine iddiaya göre şahıslar, paranın havale yöntemiyle hesabına yatacağını söyleyip akaryakıt istasyonunda ihtiyaç molası verdikleri sırada kaçtı. Olay hakkında konuşan Ağırman, "Balığı yerken 'ne güzel' dedik, kaçtıklarında ise amcaoğlumla birbirimize baktık ve 'eyvah' dedik. Özellikle o balığı ısmarlamaları manidar diye düşünüyorum" şeklinde konuşmuştu.
SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ
Telefonla kendisine ulaşılan E.K. ise, yöneltilen suçlamaları kabul etmedi. E.K., "Herkes birilerine araç satıyor, ama arkasında benim olduğum söyleniyor. Ben hiçbir araç alım satımının, varsa eğer bir hukuksuzluğun içinde değilim. Bana iftira atanlar, bedelini mahkemede ödeyecek. Birisi bir kadına araç satıyor, işin içinde benim olduğumu söylüyor. Kanıtın nedir diye sorduğumuzda, elle tutulur hiçbir şey söylenmiyor" dedi.
Polisin, dolandırıcılık çetesine yönelik soruşturması sürüyor.