Diyarbakır'da aralarında mülki idare amirleri, kaymakam, yargı mensupları, üst düzey emniyet mensupları ve çok sayıda kamu görevlisinin katılımıyla görkemli bir açılış yapan kuyumcu kardeşler Zülküf ve Zülfikar Ortaç da aralarında bulunduğu 7 sanıklı davada tutuklu Zülküf Ortaç 4 Haziran'daki duruşma günü beklenmeksizin ve duruşma savcısından mütalaa alınmadan ara kararla tahliye edildi.
Dosyadaki 51 mağdurun zararları giderilmeden jet hızıyla alınan tahliye kararı para kaptıran mağdurların tepkisine neden olurken, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tahliye kararına karşı üst mahkemeye itirazda bulundu. Ancak üst mahkemede savcının talebini reddetti. Can güvenliği nedeniyle cezaevinden zırhlı polis aracı eşliğinde alınan Zülküf Ortaç bilinmeyen bir adrese götürülürken, aynı davada ağabeyi Zülfikar Ortaç ile şirket ortağı Serdar Adıgüzel ile halen tutuklu bulunuyor.
350 YIL HAPİSLE YARGILANIYORDU
Sanıkların 51 mağdura karşı ayrı ayrı dolandırıcılık suçundan 350'şer yıl hapisle cezalandırılmaları isteniyordu. Mülki idare amirleriyle yakın ilişkide oldukları görüntüsüyle çevreye güven verdikten sonra piyasadan altın, TL ve döviz cinsinde para toplayan Ortaç kardeşler, mağdurların bir kısmının bankadaki mevduatlarını, bir kısmının ise "Yüksek kar payı vereceğiz" vaadiyle sattırdıkları ev ve araba paralarını alarak kaçmışlardı.
İddianamede, mağdurlara borçlanan Ortaç kardeşlerin öldürülme korkusuyla dükkânı bir gece boşalttıktan sonra kaçtıkları Adana'da yakalandıkları bildirildi. Sanıkların sahip oldukları malvarlıklarıyla ilgili kara para akladıklarına ilişkin MASAK'a de yazı yazılarak sanıkların geriye dönük 5 yıllık hesap hareketlerinin incelenmesine dair rapor istendi.
SIR DOLU BİLGİSAYARI ALIP KAÇTILAR
Para kaptıranların bilgisayara kurulu programa kayıtlı olduğu, ancak tüm al-sat işlemlerinin kayıtlı olduğu bu bilgisayarın sanıklar Zülküf Ortaç, Serdar Adıgüzel ve Rauf Tulpar tarafından olay günü ana kasasıyla yerinden sökülerek kaçırıldığı ve bilgisayarın tüm aramalara rağmen bulunamadığı kaydedildi. Mağdurların bir kısmının banka yoluyla havale yaptığı, bir kısmının parasını karşılıklı güvene dayalı işyerindeki bilgisayar programına işlettiği, bir kısmının da sadece kartvizit üzerine yazdırdığı için toplam vurgunun tespitinin tam olarak mümkün olmadığı vurgulandı.
VALİZLERE DOLDURUP KAÇTILAR
Bankalarla yapılan yazışmalarda sanık Zülfikar'ın 2020 Ocak ayından itibaren hesabının her ay düzenli artış gösterdiği, Mayıs ayında hesabından 9 Milyon 338 bin lira, Haziran'da 3 Milyon 300 bin lira nakit çekip hesabı sıfırladığı, kardeşi Zülküf'ün de Mayıs ayında 2 Milyon 950 bin, Haziran'da da 875 bin TL çekerek hesaplarını sıfırladıkları tespit edildi. İşyeri kamera kayıtları incelendiğinde Zülküf Ortaç'ın kaçmadan önce dükkâna gelerek vitrindeki bütün altınlarla dükkân kasasındaki tüm altın, döviz ve TL cinsi paraları valizlere doldurdukları kaydedildi. Dükkânın önünde bekleyen aracın bagajına yerleştirip aynı araca binerek hızla olay yerinden uzaklaştıkları belirlendi. Sanıkların hile ile temin ettikleri altın ve paraları kaçırıp dolandırıcılık suçunun haksız menfaat temin etme aşamasını tamamladıkları belirtildi.
YAPTIKLARI İŞ NORMAL BİR TİCARİ FAALİYET DEĞİL
İddianamede, sanık Zülküf Ortaç her ne kadar Zerya Kuyumculuk ile bir bağı olmadığını, altınlara ne olduğunu bilmediğini belirtmiş olsa da, incelenen kamera kayıtları, banka hesap hareketlerine göre savunmasının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu vurgulandı. Altın ve paraların kaçırılmasında aktif rol alan Zülküf'ün kaçış öncesi de hesabındaki parayı sıfırlamış olmasıyla doğrudan suçun içinde olduğu ifade edildi. Sanıkların yaptıkları işin normal bir ticari faaliyet olmadığı, parasını aldıkları mağdurlara göstermelik bir miktar para verip yersiz bir algı oluşturup güven telkin ettikten sonra asıl amaçları olan daha çok para girişini sağladıkları ifade edildi.
50 MİLYONDAN FAZLA VURGUN YAPTILAR
İddianamede sanıklarla mağdurlar arasında normal bir ticari ilişki olsaydı, sanıkların para ve altınları işyerinden kaçırmak, banka hesaplarını sıfırlamak yerine mağdurların alacaklarını kısmen de olsa karşılama iradesini gösterebileceklerine dikkat çekildi. Ancak bu anlayışa aykırı biçimde haksız kazanç sağlayarak tespit edilebilen 50 milyon Türk lirasından fazla vurgun yaptıkları kaydedildi.