Görünmez inceliklerle evreni kuşatan, kendimize, ruhumuza, varoluşumuza dair sorulara cevap aradığımız, kendi iç alemimizde konakladığımız ramazanı karşılıyoruz yine... Bu mübarek ayın gözbebeği oruç ise tüm ibadetler içinde öğrettikleriyle çok özel bir yerde duruyor. Türkiye'de tasavvuf denilince akla gelen ilk isimlerden, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ekrem Demirli'yle orucun anlamı, derin katmanları, ondan ne öğrenmemiz ve anlamamız gerektiği üzerine sohbet ettik.
- Hocam oruç tüm ibadetler içinde nasıl bir yerde duruyor?
- Peygamber Efendimiz ibadetlerin ana umdelerini, kurallarını anlatırken orucu beş ana unsurdan biri olarak mütalaa ediyor. Kelime-i Şehadet'i bunlardan ayrı tutarsak dört ana unsurdan biri olarak anlatıyor. Namaz, oruç, hac, zekat... Bu açıdan Müslümanların ittifak ettiğine göre oruç ana unsurlardan bir tanesi. Bu bir bina ise dört taşıyıcıdan bir tanesi oruç. İkinci mesele şu... Oruç tarz olarak öteden beri bilinen bir uygulamadır.
Eğer açlık, susuzluk ve cinsellikten uzaklaşmaksa oruç, niceliği toplumdan topluma, kültürden kültüre değişse bile bütün toplumlarda bilinen bir şeydir. Mesela insanlık olarak doğal aç kalmamız vardır.
Yemek bulamayız bazen. Geçmiş çağlar özellikle fukaralığın çok olduğu çağlardır.
Doğada da öyledir.
Hayvanlar da çoğu zaman yemek bulamazlar.
Birçok hayvan mesela kıtlıktan ölür. Bu açıdan bir mecburi yoksulluk vardır, bir de iradi bir yoksulluk.
Oruç meselesini biz iradi yoksulluk, iradi olarak yeme içmeden, cinsellikten uzaklaşma şeklinde düşünmemiz lazım. Bu açıdan ikinci noktada orucu aslında yeryüzünün bir perhizi, yeryüzünün ibadet tarzı olarak düşünmek lazım.
- Üçüncü nokta nedir hocam oruçla ilgili? İslam'ın kapsadığı şekliyle...
- Kuran-ı Kerim "Sizden öncekilere de oruç farz kılındı" diyor. Bütün insanlık kültüründe yer almış o ibadeti yeni bir formül, yeni bir sistematik ile tanımlıyor ve aslında din anlayışını, insan anlayışını, Allah anlayışını bu ibadet içerisinde görmemizi murat ediyor. Oruç dediğimiz artık mecbur olduğumuz bir yoksulluk, açlık meselesinden çıkıyor. Ya da oruç dediğimiz şey bedenimizin sağlığı ya da başka bir şey olmaktan çıkıyor. Allah'ı, insanı ve bir bütün olarak da varlığı, varoluşu anlayabileceğimiz bir eyleme dönüşüyor. Bu yüzden oruca bir marifet kapısı diye bakmak lazım. Marifetin kapısıdır o. O kapıyı açtığımızda birçok bilgi elde ederiz. Birçok marifete ulaşırız.
AĞIR BİR PERHİZ DEĞİL
- Oruç bize varoluşla ilgili hangi bilgileri açıyor?
- Normal şartlarda, İslam içinde farz kılınmış oruca baktığınızda bu ağır bir perhiz değildir. Biz şu anda mesela kışa yakın bir dönemde oruç tutuyoruz.
Normal şartlarda birçok insanın yeme içme periyodu böyledir. Sabah kahvaltı yapıyoruz, bazen yoğun olduğumuzda akşama kadar anca yiyoruz. Dolayısıyla iki öğün burada korunuyor. Su vs. ihtiyaçlarımız korunuyor. Sadece gündüz kısmı, güneşin göründüğü kısmı biraz uçlarıyla imsak vaktine alınmış olunuyor. İslam'da ibadet çok zor bir ibadet değildir. Bunun nedeni de var. İslam'ın umumi bir din olmasıdır. Yani çok geniş kesimlere hitap ediyor olmasıdır.
İslam böyle değil de spesifik, çok özel kabiliyetli insanlara hitap etmiş olsaydı belki üç günlük, bir haftalık, 10 günlük oruç olacaktı. Hiçbir şey yemeden içmeden 10 gün oruç tutmak olacaktı...
Ama İslam böyle değil.
Sıradan insanı esas aldığı için, sıradan insana da varlık olarak çok büyük kıymet verdiği için herkesi kapsayabilecek, herkesi kuşatabilecek bir ibadet... Altını çizmek lazım. Bizim orucumuz dünyadaki oruçlar içinde kolay bir ibadettir.
Bireysel olarak bize ağır gelebilir. Bana da ağır geliyor. Size de ağır gelebilir. Özel alışkanlıklarınız varsa size daha da ağır gelebilir...
- Oruç bize bizle ilgili ne anlatıyor?
- Bence oruç insan ve varlık telakkimizi değiştirecek en temel ibadettir.
Ne demek bu? Birçok mücadelede, yeryüzündeki pek çok konuda; iktisatta, siyasette her alanda bir, iki cümleyi duyarız. Yeryüzündeki hayatımızın bir ekmek savaşı olduğunu...
Biz buna ikna edilmişizdir.
O zaman hayatı sanki yeme içme ve cinsellikten, hazlardan ibaret sayarız. Bence oruç önce bizden bu tarz bir insan telakkisini reddetmemizi istiyor. Yani ben bir insan olarak yeryüzüne yeme içme ve cinsellik için gelmiş bir varlık değilim. Bana kim bunu dayatırsa dayatsın. İster cemiyet, ister ailem, ister çevrem isterse de hazlarım, ister heva ve hevesim. Desin ki arkadaş sen, yeme içme ve cinsellik üzere yaşıyorsun dünyanın esası bu, dünyada para geçer. Dünyada yemek geçer. Dünyadaki kavganın temelinde bu vardır. Bana bunu kim dayatırsa dayatsın. Oruç onun sözünü reddetme üzerine kuruludur.
"Hayır, hayat böyle bir şey değildir" demek üzerine kuruludur. Yemek yememiz gereklidir, içmemiz gereklidir, cinsellik gereklidir. Bir şeyin gerekli olması yeterli olduğu anlamına gelmez. Hayatın anlamı o değildir. Ve yaşam bedenin yaşamasından, bedenin ihtiyaçlarından fazla bir şeydir.
- Bütün bunlardan fazlasıysak biz neyiz hocam?
- İlk kademede orucun bir reddediş olduğunu söyledim. Oruç bir reddediştir.
Huzuru ekmeğe göre seçersem bir defa orucun reddettiği bir hayatı yaşıyorumdur.
Bence oruç bize insanın bedeninin ötesinde bir ruhu olduğunu kabul etmeyi öğretir. İnsan olmak, bedenli olmaktan fazla bir şeydir. Oruç bize bunun kapısını açıyor. Yemekle, içmekle tüketemeyeceğin bir şeydir insan olmak. Cinsellikle tüketemeyeceğin bir anlamın vardır. Benim de böyle bir anlamım vardır, hayatın da böyle bir anlamı vardır. Senin de böyle bir anlamın vardır. O zaman oruç bize yeni bir şehrin, yeni bir uygarlığın kapısını açıyor. Yeni bir medeniyetin. Kendi varoluş medeniyetimizin...
GİZLİ BİR İBADET
Oruç gizli bir ibadet. Açıklanmadığı sürece kimse bilmez. Diğer ibadetlerse genellikle alenidir. Namaz kıldığınızda insanlar onu görür, hacca gittiğinizde bilir, zekat verdiğinizde bir kişi o zekattan haberdardır. Orucun gizliliği diğer ibadetlere göre daha fazla. Bu da daha fazla ihlasa ve Allah'ın rızasına güdülen bir ibadete yaklaştırır. Bu bakımdan oruç tutan insan karşılığını sadece Allah'tan bekler. İkincisi oruç ile muhtaç olduğunu düşündüğümüz şeylerle aramıza mesafe koyarız. Böylece Allah'ın fiillerine ve ahlakına en çok benzeyen ve Allah'ı daha çok hatırlatan bir ibadet olur. Gerçi namaz oruca göre daha kapsamlı, farklı bir ibadet ama namazda orucun özellikleri bulunduğu için namaz farklı, üstündür. Bir de orucun iradeyi terbiye etme neticesi var. İradenin terbiyesi insanı özgürleştirmek ve insanı insan kılmak demektir. Oruç, Allah'ı tanımanın, ihlası sağlamanın ve insanı özgürleştirmenin aracıdır. Oruç bir irade okuludur.
HIRSLARIMIZI TÖRPÜLER
Din orucu emrederken şöyle bir tespiti zihnen idrak etmemizi ister. Yeryüzünde insanın taşkınlıklarının sebebi aşırı beslenme ve onun teşkil ettiği hırslardır. Aşırı beslenme arzusu bizi toplamaya ve biriktirmeye icbar ediyor. Bu biriktirme öyle bir hal alıyor ki bize hiçbir şekilde lazım olmayacak şeyleri elde etmek ve biriktirmek için savaşlara giriyoruz. Bu bir tarih ve insan yorumudur, oruç aklı buradan hareket eder. İnsan terbiyesinden söz edebilmek için 'aşırı' tutum ve davranışlardan uzaklaşmanın sağlanması gerekir. Bunun yolu ise bir an için beslenme ile aramıza mesafe koymakla girebileceğimiz bir düşünme sürecidir. Oruçla din insanın biriktirme arzusunun ana güdüsüne yönelerek onun bu zaafını kendisine gösterir