Şırnak'ta Gabar Dağı eteklerinde bulunan Güneyce köyünde, 21 Eylül 1987 yılında, terör örgütü PKK mensupları, Güngör ailesinin yaşadığı eve saldırı düzenledi. Saldırıda Rıfat Güngör(80), Emine Güngör (70), Sait Güngör (35), Behiye Güngör (32), Huhe Güngör (35), Hizne Güngör (34), Azime Güngör (15), Hülya Güngör (4), Abdulcebar Güngör (2), Sacide Güngör (2) ile hamile olan Narinç Güngör (33) ve Emine Güngör (19) karnında bebekleri ile şehit edildi. Saldırıdan tek kurtulan ise 6 yaşındaki Fettah Güngör oldu.
Saldırıda annesi, babası ve eşi Huhe Güngör'ü kaybeden Şehmuz Güngör, olayın her yıl dönümünde yaşadığı Aslanbaşar köyünden, Güneyce köyüne gelerek, evden geriye kalan enkaza Türk bayrağı asıyor.
Şehit yakınları adına basın açıklamasında bulunan Mehmet Nuri Güngör; "1984 yılında ilk katliamlarını gerçekleştiren kalleş, hain, bölücü terör örgütü PKK'nın bundan 34 sene evvel 21 Eylül 1987 tarihinde şu an bulunduğumuz, Şırnak'ın Güneyce köyü yakınındaki Berma Mezrası'nda Güngör
ailesine yaptığı menfur saldırının yıldönümüdür. Burada toplanma amacımız ise aziz şehitlerimizi anmak, bizleri buralardan yok etmeye çalışsalar da bayrağımızı dalgalandırdığımızı ve gölgesinde vatan nöbeti beklediğimizi göstermektir. Olayın üzerinden 34 sene geçti ama acısını dün gibi hissediyor ve yaşıyoruz. Çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı ayrımı yapmaksızın binlerce korucumuzu, askerimizi, sivilimizi şehit eden bu kalleşleri kınıyor ve lanetliyoruz. Allah'ın da laneti bu hainlerin ve destekçilerinin üzerine olsun. 21 Eylül gecesi Güngör soyadını taşıyan, aynı aileden, yaşları 2 ile 12 arasında değişen 4'ü çocuk, ikisi hamile 6 kadın ve 2 de yetişkin erkek olmak üzere toplam 12 kişi şehit edildi. Evet! Tam tamına 12 insan, 12 can, 12 masum beden kalleşçe katledildi. Şehitlerimizin isimleri yaş sırasına göre: Abdulcabbar, Sacide, Hülya, Azime, Emine, Hızne, Huhi, Sait, Narinç, Behiye, Emine ve Rıfat. Bunların arasında daha bebek yaşta sayılan Abdulcabbar Güngör annesinin koynunda, uykuda iken şehit edildi. Bu, bebek katillerinin ilk olayı değildi ve son olayları da olmayacaktı. Bu olaydan kısa bir süre sonra Güngör ailesi ile akrabalık bağı bulunan ve Kasrik köyünde ikamet eden Şanlı ailesinden de 12 insanı şehit ettiler. Bunlar arasında da şehit edilen bebekler vardı. Hem de yakarak katlettiler. Bu olaylarının üzerinden 34 senelik bir zaman geçmiş olabilir o yüzden duymamış olabilirsiniz. Sizlere yakın tarihte olan bir olaydan örnek verelim. Daha 2 sene önce 2019 yılında Hakkâri'de annesi ile birlikte şehit edilen Bedirhan bebeği unutmuş olamazsınız. Biz Abdulcabbar bebeği de Bedirhan bebeği de unutmadık. Yakarak insan öldürmek gibi lanetli bir fiile sahip bu kalleşler sadece bebekleri değil, yaşı 70'i geçen babamız Rıfat Güngör'ü de diri diri yaktılar. Sorarım şimdi size; bir bebek veya bir yaşlı insan ne yapmış olabilir ki yakarak öldürülmeyi hak etsin? Bu şehitlerimiz dışında yine aynı aileden olan ve muhtelif yıllarda hainlerin döşediği mayına basan 2 insanımız gazi, 2'si de şehit olmuştur. Ayrıca 2008 - 2010 yılları arasında da toplam 4 Güvenlik Korucusu da şehit edilmiştir. 34 sene evvelki bu katliamı gerçekleştirmelerinin sebebi de bölgedeki PKK'nın sözde komutanlarından olan Zeki Parmaksız kod adlı Şemdin Sakık'ın olaydan önce 1984 yılında koruculuk yapmaya başlayan Şehmus Güngör gibi vatansever isimlerin koruculuk yapmalarından duyduğu rahatsızlık ve bölgede artık rahatça gezemeyeceklerini anlamalarıdır. 1987'den önce bir olayda parmağı kopan hain Şemdin Sakık, olayın müsebbibi olarak Şehmus Güngör'ü göstermiş ve tüm aileyi hedef almıştı. Bunu bahane eden hainler koskoca aileyi yok ettiler. Kürtler'in hakkını savunuyoruz diyen bu hainlerin Kürtleri nasıl savunduğunu anlayın şimdi. Bunlar Kürt, Türk ayırt etmeksizin devletine bağlı insanları istemeyen, emperyalist güçlerin maşaları ve köpekleridir" dedi.
Saldırıda annesi, babası ve eşi Huhe Güngör'ü kaybeden Şehmuz Güngör; "Biz 1987 tarihinde burada yaşıyorduk. 4 kardeş beraberdik. Babamın yanında ben vardım. Babam 80 yaşlarındaydı. Hain PKK terör örgütü tarafından bir gece 21 Eylül Kod adı Parmaksız Zeki olan Şemdin Sakık burada baskın düzenledi. 12 kişiyi şehit ettiler. Bunların içinde 2 tane hamile bayan vardı. babamı sağ olarak evin içine atıp kapıyı kilitlediler. Bu şekilde şehit oldu. Biz terörle mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Olaydan sonra Siirt'e gittim 3 yıl orda kaldım. Sonra Aslanbaşar köyüne geldim. Orda koruculuk sistemini çıkardım. 25 yıl koruculuk yaptım. PKK ile mücadele etmek için. Her yıl buraya gelip devletimizin sayesinde, Cumhurbaşkanımızın, İçişleri Bakanımızın sayesinde burada törenimizi yapıyoruz. Güvenli bir şekilde. Biz bunu unutmayacağız. Biz burayı terk etmeyeceğiz. 34 yıl değil 100 yılda geçse yine her yıl buraya geleceğiz" dedi.
Şehit Rıfat Güngör'ün yeğeni Şehit ve Gazi Aileleri Federasyonu Başkanı Mehmet Güngör; "Yıl 1987 tarihi bir akşamı. Burada amcam ve çocukları yatarlardı. Çadırları vardı. akşamüzeri evlerini basarak bu alçak denilen PKK terör örgütü çoluk çocuk demeden yaşlı demeden kadın demeden hepsini katlettiler. Amcam 80 yaşındaydı. Evin içinde yaktılar. Ateşe verdiler evlerini ateşe verdiler. Hiçbirşey bırakmadılar. Malesef hamile kadınları katlettiler. Amcam 80 yaşındaydı. Burada ateşin içine atıp yaktılar. Bilselerdi evde erkek var onlar ona cesaret edip gelemezlerdi. Evde erkek olmadığı için, bayanlar, çocuklar olduğu için gelip bu katliamları yaptılar. Buradan birkez daha PKK ve yandaşlarını lanetliyorum. Kınıyorum. Biz bugün onları anmak için geldik. Fatiha okuduk, tüm şehitlerimizin ruhlarına. Buradan tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet kederli ailelerine başsağlığı diliyorum. Acımız daha tazedir. 87'de olmuş olsada sanki bugün olmuş gibi acımız tazedir. Bizim bunlara karşı mücadelemiz tamdır. Her türlü mücadeleyi edeceğiz bu alçaklarla, hainlerle. Ta ki bir PKK terör örgütü kalmayana kadar. Kanımızın son damlasına kadar hepimiz şehitte olsak mücadeleye devam edeceğiz" dedi.
Olayda şehit edilen Sait ve Narinç Güngör'ün kızı Besna kürtçe yaptığı açıklamada ise; "Daha bebektim, süt içiyordum anne ile babam şehit edildiklerinde. Biz 5 kardeştik. 2 kardeşimi yurda verdiler. 2 kardeşime amcamlar baktı. Beni ise yabancı bir kadın büyüttü. Bizim günahımızı aldılar. Annem öldü, babam öldü. Sahipsiz kaldım ortada. Ben ailemi tanımadım" diyerek göz yaşı döktü.
Olayın görgü tanığı ve şehit Tahir Güngör'ün gelini Beşire Güngör ise; "Evin biraz uzağında olan değirmendeydik. Silah sesleri duyduk. Geldik baktık cenazeler yerdeydi. Hepsini öldürmüşler. Kadın ve çocukların hepsini.
Evi yakmışlardı. Hiçbirşey kalmamıştı" dedi. Anma programına katılanlar daha sonra evden geriye kalan harabe de dolaştıktan sonra dağıldılar.