İstanbul İl Özel İdaresi ve 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın işbirliğiyle İstanbul'a bağlı 151 köy 'İstanbul'un Köyleri' ismiyle kitap haline getirildi. 151 köyün fotoğraflandığı kitap için 17 kişilik bir ekiple üç ay çalışıldı. Çalışmada, köylerin kırsal özellikleri, geçim kaynakları, demografik yapıları, idari, sosyal, kültürel ve ekonomik yapıları, kuruluş hikâyelerine yer verildi. İstanbul'un 11 ilçesine dağılan 151 köydeki 135 bin İstanbullu, tarım ve hayvancılıkla uğraşıyor. İşte kentin köyleri ve bilmediklerimiz:
MİNAREDEN İNTERNET YAYINI
16 milyonluk megakentin keşmekeşinin uzağında sakin bir hayat sürdüren köylülerin kendilerine özgü eğlenceleri, kültürel etkinlikleri var. Çanakça Köyü'nde düzenlenen keşkek festivali, Polonezköy ve Reşadiye köylerinin geleneksel kiraz festivali, süt ve yoğurduyla ünlü Hasanlı Köyü'ndeki şakayık festivali gibi. Elbasan Köyü'nü meşhur eden ise toprağının özelliği nedeniyle susuz yetiştirdiği elbasan karpuzu. 250 emekliye sahip Karaburun Köyü, aydınlatma gücü sıralamasında dünyanın üçüncü büyük feneri olan Karaburun Feneri'ne sahip. Öğümce Köyü ise yaklaşık 100-150 yıllık evleriyle adeta bir açık hava müzesi... Yerleşik hayatın Roma İmparatorluğu döneminde başladığı sanılan Kumköy'ün en ilgi çekici özelliği İstanbul'un fethedildiği 1453'te dikilen çınar ağacı. Kurtuluş Savaşı'nda Anadolu'ya geçecek askerlerin güvenli bir ortam bulana kadar saklandıkları Esenceli Köyü de bu yönüyle yakın tarihte iz bırakmış. Polonezköy Polonyalıların yaşadığı tek azınlık köyü. Karakiraz Köyü'nde ise sağlık ocağı yok ama rafları hınca hınç dolu bir kütüphanesi var. Darlık Köyü camisinin minaresi aynı zamanda internet alıcısı vazifesi görüyor.