İzmir depremde yıkılan binaların enkazında arama kurtarma çalışmalarında hassas burunlu eğitimli köpekler de katılıyor. Bu özel köpekler, enkaz altına kalanların yerlerini tespit etmede etkili rol oynuyor. İzmir'de 6.6'lık depremin ardından başlatılan arama kurtarma çalışmalarında AFAD, JAK, UMKE, itfaiye ve KIZILAY ekipleri çalışmalarına devam ediyor. Başta AFAD olmak üzere, jandarma ve itfaiye gibi kurum ve kuruluşlarda arama kurtarma köpekleri de çalışmalarda önemli rol oynuyor. Şu an ise deprem bölgesinde 20 arama kurtarma köpeği arama kurtarma uzmanlarıyla birlikte "Köpekli Arama Kurtarma Timi" olarak görev yapıyor. Can dostumuz köpekler, adeta depremin isimsiz kahramanları gibi çalışıyor.
"KÖPEK TİZ SESE DUYARLIDIR AMA ÖNEMLİ OLAN ALDIĞI EĞİTİM"
İzmir'de enkaz altındayken "Köpekleri salın ben kedi sesi çıkarırım" diyen ve saatler sonra mucizevi bir şekilde kurtarılan Buse Hasyılmaz ise tüm Türkiye'nin yüreğini ısıttı. Türk Veteriner Hekimleri Birliği Üyesi ve İstanbul Rumeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. H. Tamer Dodurka da arama kurtarma köpeklerinin özelliklerini SABAH'a özel anlattı.
Prof. Dr. H. Tamer Dodurka, "Buse'nin yaptığı hareket bence zekice. Neden zekice? Çünkü köpeklerin elbette kedi sesine duyarlılığı vardır, dikkatini çekmeyi başarır o yöne. Buse'nin kedi sesi dikkatini oraya çekti. Köpek, molozu deşmeye başladığında, havladığında kedi sesini duyduğu diye kurtarma gayesinde değil, daha evvel kendisine öğretilen canlıyı çıkartma ve bulma gayesiyle hareket eder, eğitim bu yöndedir. Ancak tiz sese köpekler daha duyarlı olur. Bu tiz ses hakikaten köpeğin dikkatini çeker ama daha ötesi değil. Önemli olan köpeğin aldığı eğitim ve canlı arama bulma güdüsüyle yaptığı hareketlerdir" diye konuştu.
"ARAMA KURTARMA KÖPEKLERİ İYİ KOKU ALAN IRKLARDAN SEÇİLİR"
Dodurka, insan ile köpeğin koku alma özelliği arasında kat kat farklılık olduğunu belirterek, "Köpeklerin hem kokuyu daha iyi alma hem de çok daha az koku moleküllerinde bile hissedebilme özelliği var. İnsanın koklaya bilmesi için çok yoğun koku gerekirken, köpek çok hafif koku moleküllerinin varlığında dahi kokuyu alabiliyor. Zaten bu nedenle arama kurtarma köpekleri iyi koku alan köpeklerdir ve öyle ırklardan seçilir. Ayrıca iyi bir eğitim alabilen köpeklerden seçilirler. Bunlar içerisinde enerjik, heyecanlı, oyunu seven köpekler seçilir. Zaten bu arama kurtarma köpeğinin eğitiminin temeli de oyuna dayanır. Eğitmen bir top saklar, bunu bulmaya yönelik eğitim verir. Köpeğin oyuncu olma özelliğinin olması tercih edilir" dedi.
"ARAMA KURTARMA KÖPEĞİNİN SOSYALLEŞMESİ ÇOK ÖNEMLİ"
Köpeklerin bazı ırklarında koku alma yeteneği daha fazla olduğunu ifade eden Dodurka, Malinois ve Labrador gibi köpekler seçilir. Çünkü hem koku alma hem de eğitim alma yeteneği yüksektir. Ayrıca sosyalleştirmesi büyük önem taşır. Bir de köpeklerin nakli kolay olması için ufak ırk köpekler seçilir, beslenmesi şeklide önemlidir. Köpeğin sosyalleştirilmesinin sebebi ise hiçbir sesten korkmaması içindir. İnsan ve hayvanlardan korkmayacak, dikkati mümkün olduğu kadar az dağılacak! Çünkü dikkati dağıldığı an konsantre olamaz" ifadelerini kullandı.
"KÖPEKLERİN EĞİTİMİ ÖMÜR BOYU SÜRER"
Prof. Dr. Dodurka, köpeklerin eğitiminin annesinden ayrıldıktan sonra başladığını belirtikten sonra arama kurtarma köpeklerinin neredeyse ömür boyu eğitiminin sürdüğünü böylece hayvanın duyarlılığının artığını ve yeteneklerinin geliştiğini ifade etti.
Arama kurtarma köpeklerinin eğitiminin ödüle dayalı olduğunu vurgulayan Dodurka, "Mesela bir top saklanılır, köpek topu bulduğu zaman ödül verilir ki köpek o ödülün heyecanıyla aramayı yapsın. Bu ödülün illa yiyecek olması şart değil. Bazen eğitmenin onu okşaması ve ona 'aferin yavrum' diye sevecen yaklaşımlar köpeğe bir ödüldür" dedi.
"SES DİKKATİNİ DAĞITABİLİR, ESASTA KOKUYA ODAKLIDIR"
Arama kurtarma köpeklerinin koku alma mesafesinin ortama bağlı olduğunu belirten Prof. Dr. Dodurka, ortamın neminin, rüzgârın ve kokunun yoğunluğun önemli olduğunun altını çizdi. Bir kilometre uzaklıkta bir dişinin kokusu alan bir köpek olduğunu belirten Dodurka, şartların uygun olması gerektiğini belirtti. Dodurka ayrıca enkazda sessizlik istenmesinde köpeğin dikkatinin dağılmaması için yapıldığını ancak köpeği esasında kokuya odaklı olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Dodurka, "Sesli ortam dikkat dağıtma bakımından mahsurlu olabilir. Mesela nasıl Buse'nin sesi dikkatini oraya çekti, başka bir ses de hayvanın dikkatini çekebilir. O nedenle sessizlik konsantrasyonunu artırır" dedi.
"ARAMA KURTARMA KÖPEKLERİNİN SAYISI ARTTIRILMALI"
Prof. Dr. Dodurka, "Türkiye'de arama kurtarma köpeklerinin sayısının artması lazım. Deprem ölçeğine, şiddetine ve binaya göre sayısı değişecektir. İzmir depreminde ayrıca vurgulanması gereken bir konu da daha büyük bir yıkım olsaydı, daha çok hayvan enkaz altında kalabilir ve hayvanlar da sahipsiz kalabilirdi. Özellikle kriz masasında bir veteriner olması gerek. Veteriner Hekimler Odası'ndan bir veteriner kriz masasında görev alırsa bu yönde bir koordinasyonda görevli olabilir. Çünkü deprem afeti esnasında hastalıkların hayvanlardan insana geçmesi ve hastalıkların kontrolü açısından önemli. Ayrıca hayvan sahipleri bir çadır kentine götürüldüğünde köpeği alınmayacaktır. Bu açıdan da veterinerler koordinasyonu sağlayabilir. Bu açıdan İzmir Veteriner Hekimleri Odası iyi bir uygulama yapıyor. Bu tür hayvanlara barınma ve besleme imkânı sağlıyor. Veteriner Hekimler Birliği Konseyiyle ortaklaşa bir proje geliştirdiler. Ancak bu kriz masasından yönetilirse çok daha efektif yönetilir" diye konuştu.