Büyük Selçuklu dönemine damga vuran vezir Nizamülmülk, 10 Nisan 1018'de Horasan'da dünyaya gelmiştir. Kariyeri boyunca savaşlardaki başarısı ve isyanları bastırması ile bilinen Nizamülmülk, en büyük mücadeleyi ise Hasan Sabbah ve fedailerine karşı vermiştir. Annesini henüz bebekken kaybeden Nizamülmülk'ün eğitimi ile babası ilgilendi. Peki, Nizamülmülk kimdir? Nizamülmülk ne zaman ve nasıl öldü?
İşte hayatı ile ilgili ayrıntılar;
Gerçek ismi İbu Ali Hasan olan Nizamülmülk 10 Nisan 1018'de İran'ın, Horasan bölgesinin Tus köyünde doğdu. Dönemin ünlü hocalarından dersler aldı. Daha sonra yeni kurulmakta olan Selçuklu Devleti'nin hizmetine girerek Davut Bin Mikail, Alp Arslan ve Melikşah gibi hükümdarların baş vezirliğini yaptı.
Nizâmülmülk, Çağrı Bey'in ölümünün (451/1059) ardından Tuğrul Bey döneminde (1040-1063) Horasan'ı yönetti. Alparslan'ın, kardeşi Süleyman ile giriştiği taht kavgası sırasında Alparslan'ın yanında yer aldı. İdarî ve siyasî kabiliyetleriyle onun dikkatini çekti. Alparslan tahta geçtikten bir ay sonra Kündürî'yi azledip yerine Nizâmülmülk'ü tayin etti (13 Zilhicce 455 / 7 Aralık 1063). Malazgirt Muharebesi hariç Alparslan'ın bütün seferlerine katılan Nizâmülmülk, bu savaşların kazanılmasında ve Kutalmış'ın isyanının bastırılmasında önemli rol oynadı. Sultan Melikşah'ın rakiplerini bertaraf ederek tahta geçmesinde büyük hizmetleri oldu. Sultan Melikşah zamanında Büyük Selçuklu Devleti için ciddi bir tehlike teşkil eden Hasan Sabbâh ve adamlarıyla mücadeleyi bir devlet politikası haline getirdi.
Uzun süren vezirliği sırasında devlet yönetimine tam anlamıyla hâkim olmasından rahatsız olan bazı devlet adamları Nizâmülmülk'ün idarî tasarruflarını, evlât ve kölelerinin önemli mevkileri ele geçirmelerini bahane ederek onu sultana şikâyet ettiler. Sultan Melikşah bu şikâyetler üzerine Nizâmülmülk'ü huzuruna çağırıp dinledi. Her defasında onu haklı bularak yetkilerini arttırdı ve şikâyetçileri ağır cezalara çarptırdı. Şikâyetlerden bir sonuç alınamadığını gören Terken Hatun ile veziri Tâcülmülk, Müstevfî Mecdülmülk ile Ârızu'l-ceyş Sedîdülmülk'ün desteğini sağladıktan sonra açıkça Nizâmülmülk aleyhine konuşmaya başladılar. Oğlu Mahmud'u veliaht tayin ettirmek isteyen ve bu hususta Nizâmülmülk'ü yegâne engel gören Terken Hatun, Nizâmülmülk'ü gözden düşürmek için sultanı etkilemeye çalıştı. Nizâmülmülk'ün muhalifleri onun evlâdının ve adamlarının devlet içinde devlet haline geldiklerini, halkın bunlardan rahatsız olduğunu bildirip Melikşah ile Nizâmülmülk'ün arasını açmaya çalıştılar. Bunun üzerine sultan Nizâmülmülk'e haber göndererek yetkilerini aştığını ve hükümdarlıkta ortağı haline geldiğini bildirip kendisini vezirlikten azletmekle tehdit etti. O güne kadar bilgece sözlerle Sultan Melikşah'ı sakinleştiren Nizâmülmülk bu defa sert bir üslûpla, yaptığı iyilikleri ve idarî hizmetleri sultana hatırlatıp kendisini vezirlikten azlettiği takdirde tacının ve devletinin yok olacağını söyledi. Melikşah bu gerginliğe rağmen onu görevden almadı. Muhammed b. Ali er-Râvendî, Terken Hatun'un isteğiyle Nizâmülmülk'ün azledildiğini ve yerine Tâcülmülk'ün getirildiğini söylerse de (Râhatü's-sudûr, I, 135) bu doğru değildir. Bu olayın ardından Sultan Melikşah Nizâmülmülk, Terken Hatun, Tâcülmülk ve diğer devlet adamlarıyla birlikte İsfahan'dan Bağdat'a hareket etti. Nihâvend yakınlarındaki Sehne (Suhne) adlı köyde konakladıkları sırada Nizâmülmülk, Ebû Tâhir-i Errânî isimli bir bâtınî fedâîsi tarafından öldürüldü (10 Ramazan 485 / 14 Ekim 1092). Cenazesi İsfahan'a götürülerek buradaki türbesine defnedildi. Katili bu cinayete azmettirenler arasında Melikşah'ın, Terken Hatun'un ve Hasan Sabbâh'ın bulunduğu rivayet edilir. Ancak bazı kaynaklarda Melikşah'ın Nizâmülmülk'ün katlinden dolayı çok büyük üzüntü duyduğu ve yemin ederek olayla ilgili olmadığını belirttiği kaydedilmiştir (bk. Özaydın, Sultan Berkyaruk, s. 9-10). Nizâmülmülk'ün öldürülmesi halkı ve askerleri galeyana getirmiş, bunun üzerine bizzat Sultan Melikşah ordugâhta dolaşarak askeri teskin etmek zorunda kalmıştır. Başta Şiblüddevle Ebü'l-Heycâ olmak üzere birçok şair onun için mersiye kaleme almıştır. Bâtınîler'in öldürdüğü ilk devlet adamı olarak kabul edilen Nizâmülmülk'ün ölümünden otuz beş gün sonra Sultan Melikşah vefat etmiş (16 Şevval 485 / 19 Kasım 1092) ve Nizâmülmülk'ün, kendisinin vezirlikten uzaklaştırılmasıyla taç ve tahtının yok olacağına dair sözleri bir keramet diye yorumlanmıştır. Nizâmülmülk'ün çocuklarından Fahrülmülk, İmâdülmülk, Müeyyidülmülk, İzzülmülk ve Ziyâülmülk ile torunlarından bir kısmı Büyük Selçuklular'a ve Abbâsîler'e vezir olmuş, diğerleri de önemli devlet makamlarına getirilmiştir.
Adaleti, idarî kabiliyeti, cömertliği, bilgeliği ve güzel ahlâkıyla tanınan Nizâmülmülk halkın hukukuna özen gösterir, insanların zulüm ve haksızlığa uğramaması için çalışırdı. Devlet kapısının şikâyetçilere daima açık olmasını isterdi. Âlimlere ve sûfîlere saygı gösterir, onları ayakta karşılar ve sohbet meclislerine katılmaktan zevk alırdı. Selefi Kündürî'nin aksine mezhep çatışmalarını ortadan kaldırmak amacıyla Eş'arîler'i ve Şâfiîler'i takip siyasetine son vererek bu politika yüzünden ülkelerini terkeden Abdülkerîm el-Kuşeyrî ve Ebü'l-Meâlî İmâmü'l-Haremeyn el-Cüveynî gibi âlimlerin ülkelerine dönmesini sağlamıştır (İbnü'l-Esîr, X, 33). Nizâmülmülk başta Hasan Sabbâh olmak üzere Bâtınîler'le askerî, siyasî ve ilmî metotlarla mücadele etmiş ve bundan dolayı Bâtınîler'ce baş düşman ilân edilmiştir.
Nizamülmülk, 14 Ekim 1092 tarihinde Hasan Sabbah'ın kurucusu olduğu Haşhaşi (Suikastçi) tarikatının bir üyesi tarafından sırtından hançerlenerek öldürülmüştür.
Mezarı
Nizamülmülk'ün mezarı bugün İran'ın İsfahan şehrinin kenar mahallerinden birinde, mütevazı bir türbede bulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre İran devleti türbeyi kasıtlı olarak bakımsız bırakmıştır.