Yıldırım, ekinokok hastalığının, insan ve hayvan sağlığını etkileyen, ekonomik kayıplara yol açan ve bugüne dek güncelliğini ve önemini devam ettiren en önemli zoonotik karakterli paraziter hastalıklardan biri olduğunu kaydetti.
Kayseri yöresinde 2006-2008 yılları arasında yürüttükleri bir araştırmada, farklı mezbahalarda kesimi yapılan koyunların yüzde 28,5'inin, sığırların ise yüzde 9,7'sinin ekinokok kistleri ile enfekte olduğunun tespit edildiğini belirterek, bu hastalığın son konağı olan köpeklerde ise parazitin yayılışının yüzde 23,3 olarak saptadığını anlattı.
Hastalığın, insan ve hayvanlarda dokusal ile hücresel hasarın yanında önemli fonksiyon bozukluklarına ve ölüme neden olabildiğini ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti:
''Kist hastalığına yol açan Echinococcus granulosus isimli parazit, son konak köpeklerin ince bağırsaklarında bulunur. Ekinokok ile enfekte iç organları yiyen köpeklerin ince bağırsaklarına yerleşen bu parazit, köpeklerin dışkıları ile çevreye saçılmaktadır. Parazitin yumurtaları çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük (mikroskobik) olup başta koyun, sığır ve keçi gibi çift tırnaklı hayvanlar ile insanlar tarafından ağız ya da nadiren solunum yoluyla alınır. Sindirim sisteminde açılan yumurtalardan çıkan larva, ince bağırsak cidarını delerek kana karışır ve başta karaciğer ile akciğer olmak üzere vücuttaki tüm sistem ve organlara yerleşerek kist meydana getirir. Son konak köpek ve diğer karnivorlar(ana besin kaynağı et olan canlılar) bu kistleri yiyerek enfekte olurlar.
Bu parazitlerin gelişmesi, otçul ve etçil hayvanlar arasında geçmekte olup insanlar bu halkaya tesadüfi olarak dahil olur. Bu nedenle bu hastalığın yayılmasında daha çok et yiyenlerden köpekler, ot yiyenlerden ise başta koyun ve sığırlar rol oynar. Unutulmamalıdır ki enfekte bir köpek tüm şehri hasta edebilecek kadar yumurta saçmaktadır.''
Yıldırım, insanlarda yaşam süresinin uzunluğuna bağlı olarak kistlerin büyük boyutlara ulaşabileceğini, yaptığı basınç ve tıkama etkisi sonucu da çeşitli sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirterek, küçük kistlerin de böbrek, kalp, pankreas, merkezi sinir sistemi, göze ve uzun kemiklerin ilik boşluğuna yerleşim gösterdiği durumlarda, yaptığı basınç sonucu kısa sürede klinik belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabileceğini anlattı.
ANİ ÖLÜMLER GÖRÜLEBİLİR
Klinik belirtilerin kistin yerleştiği yere göre değiştiğine dikkati çeken Yıldırım, şu bilgileri verdi:
''Karaciğerdeki kistler sarılığa ve sindirim bozukluklarına (ishal, iştahta azalma), akciğerdeki kistler solunum yetmezliğine, kalpteki kistler kalp yetersizliğine, beyindeki kistler merkezi sinir sistemi bozukluklarına, kemiktekiler iskelet bozukluklarına, topallık ve kırılmalara neden olur. Ağır enfeksiyonlarda anemi ve zayıflama gibi genel belirtiler de ortaya çıkar. Vurma, çarpma, düşme, trafik kazaları ve operasyonlar sırasında, çoğu durumda kistin patlaması sonucu ölüm görülebilir. Anaflaktik şokun oluşmadığı durumlarda kist sıvısı ile birlikte dağılan her bir parazit başçığından yeni bir kist meydana gelebilir. Bu durum klinik tablonun çok ağırlaşmasına neden olur. Özellikle hastalığın tedavisinin cerrahi yöntemlerle yapılması ve genelde birden fazla operasyon gerektirmesi insan sağlığını ciddi şekilde etkilemektedir''
Yıldırım, ara konak görevi gören koyun, keçi ve sığır gibi hayvanlarda ekinokok kistlerinin daha çok karaciğer ve akciğerlere yerleşim gösterdiğini vurgulayarak, ''Enfekte hayvanların verimleri düşmektedir. Bu hayvanlar kasaplık yapıldıklarında da enfekte organların gıda olarak tüketilmesi mümkün olmadığından ciddi ekonomik kayıplar oluşmaktadır'' diye konuştu.
''SOKAK KÖPEKLERİ KAYIT ALTINA ALINMALI
Yıldırım, sokak köpeklerinin kayıt ve kontrol altına alınması, barınaklarda tutulması, kimliklendirilmesi, anti-paraziter ilaçlama durumunu gösteren kayıtlarının tutulması ve rutin takiplerinin yapılmasının sağlanması gerektiğini vurgulayarak,şunları söyledi:
''Özellikle köpek sahipleri, hayvancılık yapanlar, mezbaha çalışanları, kasaplar ve çiftçiler başta olmak üzere yöre halkının hastalık hakkında bilinçlendirilmesi gerekir. Bunun yanında kasaplık hayvanların yalnızca mezbahalarda kesilmesi, bilhassa Kurban Bayramında kurbanlık hayvanların kesimlerinde hijyen kurallarına azami özen gösterilmesi, kesim alanlarının mutlaka veteriner hekim kontrolü altında olması, kesim sonrası kistli organların kapalı konteynerlerde toplanarak mutlaka yakma fırınlarında imha edilmesi, mezbaha çevrelerine köpeklerin gelmesinin önlenmesi, ölen hayvanların uygun biçimde imhası ve en önemlisi de Avrupa Birliği ile uyum çerçevesinde ekinokok mücadelesi ile ilgili direktiflerin bir an önce hayata geçirilmesi ve bu noktada ihtiyaç olan kontrol programı için gerekli yasal düzenlemenin yapılması gerekmektedir.''