Datça'nın
Knidos Antik Kenti'nde arkeolojik çalışmalar yapmak için 20 yıl önce Türkiye'ye gelen İngiliz Arkeolog Dr. Reynolds, gördüğü manzaradan öylesine etkilendi ki kızına "Öldüğümde cesedimi yakıp külleri buraya savurun" diye vasiyet etti. Kaderin cilvesi, Türkiye ziyareti sırasında da beklenmedik bir şekilde yaşamını yitirdi. Vasiyeti gereği de külleri Ege ve Akdeniz'in birleştiği noktada, antik kent kıyılarına savruldu. Ancak bu kadarı bile hayli ilginç olan hikâye, asıl buradan sonra başladı. Arkeoloğun kızı Jemma babasının kül savurma töreninde tanıştığı Türk tekne kaptanı Bekir'le büyük bir aşk yaşayıp kısa süre sonra evlendi. Hem de antik kentin ortasındaki anfi tiyatroda. Bu hafta böyle bir "Aşk Hikâyesi'nde" MOLA verdim.
Çok mutlu görünüyorsun Jemma. (gülerek) Eşim Bekir'i bulduğum içindir. Bir insanın benden daha fazla mutlu olması imkânsız gibi geliyor bana. Bekir benim diğer yarım gibi.
Zordur yabancı gelin almak ana-baba için... Eşimin ailesi başından beri beni o kadar güzel karşıladı ki onlardan biriymişim gibi hissetmemi sağladılar. Bunun için onlara hep minnettar kalacağım. Burada yaşayanların nezaketi, cömertliği ve vefalı arkadaşlığı beni kendimden geçirdi. Bu kadar çok kişi tarafından dost olarak kabul edilmek kendimi çok özel hissettiriyor.
Şu 'love story'i (aşk hikâyesi) en baştan öğrenelim mi? Türkiye'ye ilk seyahatim 11 yaşındayken gerçekleşti ve çok sevdim. Uzun bir süre sonra babamla birlikte ikinci ziyaretimi yaptım. Babam Dr. Peter Reynolds Türkiye'ye sürekli gelen ve ülkeyi yakından tanıyan bir arkeologdu. "Ölürsem cesedimi yakıp küllerimi Knidos'a savurun" diye vasiyet etti. Sanki içine doğmuş gibi bu ziyaretimizin 3'üncü haftasında aniden hayatını kaybetti. Babamın vasiyetini söyledim tüm yakınlarımıza. Bu yüzden babamın küllerinin büyük bir kısmını, Türkiye'de en sevdiği yer olan Knidos'a getirdik. Burada da sade bir törenle denize serptik.
Ve küllerden doğan aşkın öyküsü başladı. Güzel söyledin. Törenden sonra kısa bir süre daha kalıp gidecektim ama Bekir Kaptan'la (Karakuş) tanıştım. Çok iyi anlaştık, sevdik birbirimizi. Gidişimi erteledim çünkü ayrılamıyordum ondan. Aşkımız tutkuya dönünce de evlenmeye karar verdik. Hem de burada, Knidos'ta, babamın da manevi huzurunda.
İmparatoriçelerin, kraliçelerin mekânında düğün yaptınız Antik Kent'in Anfi Tiyatrosu'nda. Şanslı gelinsin... Gerçekten de öyle. Tüm köylüler, Bekir'in tekneci arkadaşları, turistler ve gelen akrabalarım, dostlarım... Avrupa'nın her yanı hatta Avustralya'dan bile gelenler oldu. Keşke babam da görebilseydi bu günleri...
Düğünde peçetelerin üzerindeki gemi düğümü atılmış ip halkaları hediye etmişsiniz gelenlere?.. Evet, çünkü ikimiz de deniz tutkunuyuz. Ben de büyük teknelerde rehber olarak çalışıyorum artık. Attığımız gemici düğümünün adı 'Aşıkların Düğümü'. İngilizler zaten evlilik yüzüklerine Tying the Knot (Düğümü Bağlama) der. Ayrıca yabancı konuklara bir hediyemiz daha vardı. Nazar Boncukları... n
Bak tüm köylüler sevgiyle, ilgiyle izliyor seni. Onların sonsuz desteği ve cömertliği karşısında hep mahcup olduk. Onlar olmasaydı bunu başaramazdık.