TBMM Çevre Komisyonu Başkanvekili ve AK Parti Hatay Milletvekili Mustafa Öztürk, ozon kirliliğine belli süre ve belli konsantrasyonda maruz kalındığında bitki örtüsünün zarar görebileceğini belirterek, akciğer fonksiyonlarında azalma, solunum enfeksiyonunda artan hassasiyet, burun ve boğaz tahribatı, çocuklarda zorlanmış akciğer daralması yaşanabileceğini bildirdi.
Mustafa Öztürk, kötü ozonun hastalıklara neden olduğunu ve tarımsal üretimi düşürdüğünü söyledi.
Kötü ozonun yaz aylarında oluşan bir kirlilik olduğuna dikkati çeken Öztürk, sağlıklı ve kaliteli bir yaşam için yer seviyesinde solunan havada ozon olmaması, atmosferin üst tabakasında ise yeterli miktarda ozon olması gerektiğini belirtti.
Yeryüzünün 16-48 kilometre yukarısında oluşan ozonun güneşten gelen zararlı ışınları filtrelediğini anlatan Öztürk, yere yakın seviyede oluşan ozonun ise insan sağlığını, bitkileri, ormanları, asfaltları, binaların duvarlarını, elbiseleri tahrip ettiğini söyledi.
Öztürk, yaz aylarındaki sıcak hava şartları ve UV ışınlarının yer seviyesinde ozon oluşumunu teşvik ettiğini, ayrıca ozonun yer seviyesindeki konsantrasyonunun 1850 yılına göre sanayileşmeden, motorlu taşıt sayısındaki artışlar ve orman yangınlarından dolayı iki katına çıktığını vurguladı. Mustafa Öztürk, şöyle devam etti:
''15 Mayıs–15 Eylül ayları arasında, özellikle trafiğin ve akaryakıt istasyonunun yoğun olduğu şehir içi bölgelerde hava şartlarına bağlı olarak kötü ozon konsantrasyonu öğleden itibaren yüksek seviyeye ulaşır ve akşama kadar aynı seviyede kalır. Çünkü bu saatlerde atmosferde türbülans ve güneşten gelen UV ışınların şiddeti maksimum seviyeye ulaşmaktadır. Özellikle UV ışınlarının şiddetli geldiği, sıcaklığın çok yüksek ve rüzgar hızının çok düşük olarak gözlendiği günlerde şehir içi bölgelerde kötü ozon yer seviyesinde çok yüksek konsantrasyonlara çıkmaktadır.''
''ÖLÇÜMLER YAPILARAK HALKA DUYURULMALI''
Halk sağlığına önem veren bazı gelişmiş ülkelerin, özellikle yaz aylarında yer seviyesindeki ozon konsantrasyonunu ölçerek saatlik ortalamalar halinde halka duyurduğunu belirten Öztürk, ''Türkiye'de sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu ölçümleri yapıyor'' dedi. Öztürk, ozonun çok güçlü bir oksidan olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
''Yer seviyesindeki ozon, burun ve boğazdaki tükürük membranlarını ciddi bir şekilde tahrip eder. Ciğerlere kadar ulaşan ozonun yüzde 90'ı solunum yolu ile dışarı atılamadığı için hassas akciğer fonksiyonlarını bozar, kırmızı kan hücrelerinin yapısını değiştirir, farenjit, larenjit, göz, burun ve gırtlağa zarar verir. Ozon kirliliğine belli süre ve belli konsantrasyonda maruz kalındığında bitki örtüsü zarar görebilir, akciğer fonksiyonlarında azalma, solunum enfeksiyonunda artan hassasiyet, burun ve boğaz tahribatı, çocuklarda zorlanmış akciğer daralması yaşanabilir. Yer seviyesinde sınır değerlerin üzerindeki ozon kirliliği bitkilere ve ekosisteme zarar verir. Amerika'da ozonun tarımsal üretim üzerine verdiği zararın maliyet her yıl 500 milyon dolardır.''
KÖTÜ OZONUN ETKİLERİNE KARŞI ÖNLEMLER
Kötü ozonun etkilerine karşı önerilerde bulunan Öztürk, ''Ozon kirliliğinden minimum etkilenilmesi için 15 Mayıs - 15 Eylül tarihleri arasında saat 10.00 ila 18.00 arasında mümkünse trafiğin yoğun olduğu yerlerde dolaşılmamalı'' dedi.
Öztürk, akaryakıt istasyonları, mobilya tesisleri, yaşlı ve egzozundan yoğun kirleticiler salan motorlu araçlar, kuru temizleme yerleri, yüksek yakma tesisleri, sunta fabrikaları gibi tesislerin kötü ozon oluşumuna neden olan önemli kaynaklardan olduğunu belirterek, bu tür araç ve tesislerin sıkı şekilde denetlemesi gerektiğini söyledi.
Mustafa Öztürk, insanların, ormanların, bitki örtülerinin ve malzemelerin yaz aylarından kötü ozondan etkilenmelerini önlemek için bu kirleticilerin oluşumunu sağlayan unsurların minimize edilmesi veya ortadan kaldırılmasını istedi.