Kırsal Yeşilköy Mahallesi'nde yaşayan gıda teknikeri Tuğba Karaca, 25 Şubat günü Beydağ'da bulunan iş yerine gitmek için yola çıktı. Yolda karşılaştığı ve yanında arkadaşı S.Ç. de olan komşusu A.B., Karaca'ya, kendisini ilçe merkezine bırakabileceklerini söyledi. Genç kız da kabul edip, otomobile bindi. Ancak komşu, otomobili farklı bir yola sürdü. Karaca, hemen cep telefonuyla yardım istemek için hamle yaptı. Ancak S.Ç., telefonu alıp, otomobilden attı. Aydın'ın Sultanhisar ilçesine götürülen genç kız, 7 gün boyunca, A.B. tarafından kırsal Uzunlar ve İncealan Mahalleleri'ndeki dağ evlerinde tutuldu. Aile, kızları için kayıp başvurusunda bulundu. Harekete geçen jandarma, Karaca'nın kaçırılmasından bir gün sonra S.Ç.'yi yakaladı. S.Ç., 'kişiyi hürriyetinden alıkoymak' suçundan tutuklandı.
Jandarma, Ödemiş'in yanı sıra Nazilli ve Beydağ ilçelerinde çeşitli adreslere operasyon düzenledi ancak Karaca bulunamadı. A.B., 2 Mart günü Tuğba Karaca'yı avukatına teslim etti. Avukat da genç kızı, Ödemiş Adliyesi'ne getirdi. İfadesi alınan Karaca, kendisini kaçıranlardan şikayetçi oldu.
'ONLARI RAZI OLDUĞUMA İKNA ETTİM'
Komşu A.B. her yerde aranırken, ailesine kavuşan Tuğba Karaca, yaşadığı zor günleri DHA'ya anlattı. Karaca, "Komşum olduğu için güvenerek arabaya binmiştim fakat biraz gittikten sonra anayola girmedi. 'Orada trafik var, şu anda ehliyetim yok, arka taraftan gideceğim' dedi. Biraz daha ilerledikten sonra arabanın kapıları kilitlendi. A.B.,'Ben seni seviyorum, kaçırıyorum' dedi. Telefonuma yöneldim, yanındaki kişi elimdeki telefonu aldı ve arabadan dışarı attı. Arabada arbede çıktı ve dağın başında buldum kendimi. Aydın tarafında bir dağ evine götürdüler. 4-5 tane ev ve araba değiştirdik. Bir sürü insan vardı. İşkence yapmadılar ama arabada ağzımı kapattılar, kollarımı tutmaya çalıştılar. Perdelerin kapalı olduğu, pencerelerde demir korkuluklar olan bir odada ve demir kapının olduğu evlerde kaldım. Bağırmamam için ağzımı kapattılar. Onları 3-4 gün ikna etmeye çalıştım. 'Ben de razıyım, evleneceğim, şikayetçi olmayacağım' dedim. Yedinci günde ikna oldu. Önce avukatının yanına uğradık, sonra adliyeye gittik. Hepsinden şikayetçiyim. Nereye kadar kaçacak? Yardım edenler de çok kalabalıktı. Hepsi yakalanacak" diye konuştu.
Karaca, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Komşuluk ilişkimiz vardı sadece. Daha önce hiç böyle bir şey söylememişti. Bilsem o arabaya binmezdim. Beni götürdükleri evdekilerin yüzlerini görmedim. İlk kaçırıldığımda korktum, yalvardım. Kendimi otomobilden atmak istedim. Alıkonulduğum evde kendimi bıçaklamak istedim. Evi yakmak istedim ama yapamadım. Arabaların plakalarını öğrendim, şikayet edeceğimi söyledim. O nedenle plakaları kapattılar. Sonra gördüm ki olmuyor, gönüllü olduğumu söyledim."
'HEPSİNİN CEZASINI ÇEKMESİNİ İSTİYORUM'
Kızına kavuşan baba Ahmet Karaca (47) ise, "Üzüldük, aradık, çok çabaladık. Kızımın can güvenliğinden şüphe ettim. Aklıma her şey geldi. Bunlar tehlikeli insanlar, kızıma zarar vereceklerini düşündüm. Komşum, tanıyorum ama böyle bir şey beklemiyordum. Kızım onlara abi diyordu. Güveniyordum. Beni gizli numaradan arayıp, kızımla konuşturdular. Bana iyi olduğunu, birkaç güne geleceğini söyledi. Onlara 'Kızımı sabah saat 10'a kadar getirmezseniz her şey daha kötü olur' dedim. Kızıma adliyede kavuştum. Onların avukatı kızıma yanlış ifade verdirtmiş. Kızımla konuştum ve arkasında olduğumu söyledim. Sonra tekrar ifade verdi ve gerçekleri anlattı. Kim yardım ve yataklık yaptıysa, kim görüp de söylemediyse hepsinin cezasını çekmesini istiyorum" şeklinde konuştu.