Ülke genelinde son yağışlarla birlikte barajlarda doluluk oranları yükselse de susuzluk tehlikesi devam ediyor. Nedeni ise kuraklığın, sadece yağışların az olmasından değil, doğanın su döngüsünün artık devam edememesinden kaynaklanan çok daha derin bir kriz olması. Uzmanlara göre; Türkiye son 50 yılda sulak alanlarının yarısını kaybetti. "Su Riski Filtresi" endeksine göre İstanbul, Ankara, İzmir gibi 10 büyükşehir de yüksek ciddiyette su riski altında.
3 VAN GÖLÜ KAYBETTİK
Dünyada son 10 yıldır ciddi su krizleri yaşanmaya başladı. Halen 1.1 milyar insan suya erişimden yoksun. Küresel ısınmadan en çok etkilenen ülkelerden biri olan Türkiye'de de su stresi kendini hissettiriyor. Kişi başına düşen su miktarı, bin 750 metreküpten bin 350 metreküpe düştü. Tatlı su konusunda giderek su stresine giren Türkiye son 50 yıldır sulak alanların yarısını kaybetti. 3 bin 713 kilometrekare yüz ölçüme sahip Van Gölü'nün 3 katı büyüklüğünde sulak alan ekolojik işlevini yitirdi. Ülke nüfusunun büyük bölümünün barındığı İstanbul, Ankara, İzmir ve Bursa gibi 10 büyükşehir de küresel ölçekte su riski yüksek kentler listesine girdi. Bilimsel verilere göre; Türkiye nüfusu 2030'da 100 milyon ulaşırsa kişi başına düşecek su miktarının bin 120 metreküp olması öngörülüyor.
Van Gölü
İSTANBUL-ANKARA-İZMİR'DE SU RİSKİ
Su konusunda farkındalığı arttırmak için çalışan Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Büyük Menderes Nehri'nin, İç Ege'deki kaynağından denize döküldüğü noktaya kadar uzanan hikâyesini anlatan "Suyun Yolculuğu" belgeselini dün çevrimiçi bir toplantıyla tanıttı. WWF Küresel Tatlısu Programı Başkanı Stuart Orr, akarsular ve göllerin sadece barındırdıkları canlılar için değil insan için de yaşam kaynağı olduğunu söyledi.
Stuart Orr
"Su Riski Filtresi" çalışmasına göre küresel ölçekte su riski yüksek şehirlerin arasında Türkiye'den 10 şehrin yer aldığını vurguladı. Orr "Bugün İstanbul, Ankara, İzmir, Gaziantep, Diyarbakır, Bursa, Mersin, Konya, Adana ve Antalya yüksek su riski altında" dedi. Herkesi "Su Biterse Herkes Susar" sloganıyla su kaynaklarını korumaya davet eden WWF Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar "Giderek su fakiri oluyoruz. Su kaynaklarını ciddi biçimde koruyamadık. Sulak alanlarımızı kaybediyoruz. 3 Van Gölü büyüklüğünü kaybettik. Yüzyılın sonuna doğru havza sularının yüzde 50 oranında azalması öngörülüyor. Tarım ve sanayide suyu çok verimli kullanmamız gerek. Bu krizin sebebi de çözümü de biziz. Su kaynaklarımızı korumamız lazım" diye konuştu.
WWF Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Bayar
Büyük Menderes
ÇOK VAKTİMİZ YOK
Vakfın genel müdürü Aslı Pasinli "Dünya, 120 yıl öncesine göre 1.2 derece sıcak. Yüzde 69 tür popülasyonu azaldı. Türkiye'de suyun yüzde 73'ün tarımda, yüzde 16'sı evlerde, 11'i ise sanayide kullanılıyor. Türkiye'de yüzde 97 oranında yüzeysel sulama yapılarak yılda 44 milyar metreküp su tüketiliyor. Çok vaktimiz yok. Alışkanlıklar çok hızlı değiştirilemiyor. Şimdi suyumuz için seferberlik zamanı... Doğada suyun doğduğu ve geçtiği doğal alanları koruyarak, tarımda sulama yöntemlerimizi iyileştirerek, acilen damla sulamaya geçerek, sanayide suyu kirletmeden, verimli kullanarak, temiz üretim yatırımlarını teşvik ederek suyumuzu koruyabiliriz" dedi.
Aslı Pasinli
SU TÜKETİMİNDE DÜNYA ORTALAMALARININ ÜZERİNDEYİZ
Vakfın "Tatlı Su ve Sulak Alan Programı" kıdemli uzmanı Eren Atak'a göre de hedef havzada doğayı korurken suyun daha verimli kullanıldığı yöntemlere geçişi sağlamak olmalı. Yağmur suyu hasadından tarımda verimli sulama yöntemlerine, sanayide temiz üretim uygulamalarından, doğa koruma çalışmalarına kadar çeşitli çeşitli işbirlikleri gerek. Vakfın araştırmalarına göre; Türkiye'de tarımda damla sulama yöntemi ile ortalama yüzde 50 su tasarrufu sağlanabilir. Tarımsal sulamada tamamen bu sisteme geçilirse her yıl toplam 16 milyar metreküp su tasarruf edilir. Bu da Türkiye'nin güncel nüfusunun yaklaşık 3 yıllık evsel su ihtiyacına denk düşüyor. Halen evlerde kullanılan suyun, toplam su tüketimi içindeki payı yüzde 16. Türkiye'de kişi başına günlük su tüketimi 216 litre. Buna gıda ve kullandığımız eşyaların üretiminde kullanılan su miktarı katılırsa, tüketim günlük 5 bin 400 litreye çıkıyor. Bu verilerle Türkiye'de bireylerin yıllık su ayak izi, dünya ortalamasının yüzde 43 üzerinde. Bu miktar 1 yıl kullanmaya yetecek tek bir su deposu olsaydı, bu deponun 2. haftanın sonunda tükeneceği anlamına geliyor.
Eren Atak