Türkiye'de kanser hastalarına umut veren aşı çalışması Tekirdağ'dan geldi. Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Tümör Biyolojisi ve İmmünolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Burhan Turgut, Tıbbi Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Bahadır Batar, yüksek lisans öğrencileri Elif Serdal, Nurcan Tutar, doktora öğrencisi Bahar Yılmaz, lisans öğrencisi Metehan Gazioğlu, TUBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ile işbirliği yaparak, kanser hastaları için hücresel immün tedavisinde kullanılmak üzere başlattıkları aşı çalışmasında önemli aşama kaydetti.
'BEKLENTİMİZ OLDUKÇA YÜKSEK'
Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Tümör Biyolojisi ve İmmünolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Burhan Turgut, kansere karşı 6-7 yıldır çalışmalarının sürdüğünü belirterek, bununla ilgili çok sayıda projeleri olduğunu söyledi. Turgut, "Kanser aşısı diye de ifade edilebilen özellikle hücresel immün tedavi yöntemi diye ifade edebileceğimiz bir yöntem üzerine de çalışmalarımız oldukça ilerlemiş durumda.
Preklinik aşamasındayız şu anda ama oldukça ilerledik, sonlarına yaklaşmış durumdayız. Bu projemizi TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi'yle ortak yürütüyoruz. Bir yıl içinde insan çalışmalarına başlamayı hedefliyoruz. Bu konuda beklentilerimiz oldukça yüksek" dedi.
'ABD, AVRUPA VE ÇİN'DE HASTALAR ÜZERİNDE DENENİYOR'
Prof.Dr. Burhan Turgut, aşı çalışmalarıyla ilgili üniversitede 7-8 kişilik, Marmara Araştırma Merkezi'nde de 10 kişilik bir ekibin ortaklaşa çalışmalarını sürdürdüğünü söyledi. Her iki merkezin de lavoratuvar imkanlarıyla, projenin büyük bir kısmı Marmara Araştırma Merkezi'nde gerçekleştiğini söyleyen Turgut, "Özellikle konstrak oluşturma denilen aşamaları var.
Bizim merkezimizde de özellikle crispr teknolojisiyle ilişkili çalışmaları devam ediyor. Bir bütünlük içinde, oldukça geniş bir ekip diye ifade edebiliriz. Bu yöntemler hücresel immün tedavi yöntemleri dünyada batıda özellikle Amerika'da, Avrupa'da ve Çin'de hasta üzerinde de deneniyor ve kullanılıyor.
Hatta standart tedavi olarak bazı merkezlerde kullanılmaya başlanmış durumdadır. Özellikle hematolojik kanser dediğimiz lösemi, lenfoma lenf bezi kanserlerinde kullanımları söz konusu. Ama ülkemizde henüz bizim çalışmamızla beraber başarılı olursak kullanılabileceğini düşünüyoruz" dedi.
'İNSANLARA UYGULAMA AŞAMASINA 1 YIL İÇİNDE GEÇMEYİ PLANLIYORUZ'
Yaptıkları çalışmanın insanlar üzerinde belli bir deneyim kazanması gerektiğini ifade eden Prof.Dr. Burhan Turgut, "Çalışmanın yapılmasını en az 6 ay düşünürsek 1,5- 2 yıllık bir aşama gerekebilir, standart tedavi olarak Türkiye'de kullanılması için. Bizim üreteceğimiz ürünün devreye girmesi için belli bir klinik aşama gerekiyor. Şu an preklinik dediğimiz laboratuvar aşamasında.
Hücreler üzerinde bu, genetik mühendislik çalışması aslında bu. Yani T lenfosit dediğimiz immün hücreleri yani bağışıklık sistemi hücrelerinin değişimiyle, genetiklerinin değiştirilmesiyle oluşturulan hücresel bir tedavi yöntemi bu. Bu aşamanın sonlarındayız. Yani preklinik aşama diyoruz, klinik dediğimiz insanlara uygulanma aşaması. O aşamaya henüz gelinmedi. O aşamaya 6 aylık - 1 yıllık bir süreç içerisinde geçmeyi planlıyoruz. Bunları kullanmayı planladığımız hastalar genelde artık başka tedavi seçeneği kalmamış lösemili, lenf bezi kanserli hastalar olacaktır" dedi.
'TÜMÖR HÜCRELERİNİ TAMAMEN ORTADAN KALDIRMAYI AMAÇLIYORUZ'
Biyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.Dr. Bahadır Batar, Türkiye'de bu çalışmayı sadece kendilerinin yaptığını söyledi. Kanser aşısı geliştirilmesindeki çalışmalarında en etkin, en güçlü ve en son geliştirilen genetik mühendisliği teknolojilerinden bir tanesini kullandıklarını belirten Batar, "Bu genetik mühendisliği teknolojisi crispr olarak adlandırılmaktadır. Ve crispr sistemi şu an dünya genelinde modern kanser immün tedavisinde en yaygın olarak kullanılabilecek tekniklerden bir tanesi olarak kabul edilmektedir. Crispr sistemi özellikle hücrelerin genomunda yani genlerinde yeniden düzenlemeyi, genlerde değişiklik yapmayı sağlayan bir sistemdir.
Biz de kanser aşısı çalışmalarımızda özellikle bağışıklık sisteminde önemli rol oynayan hücrelerin genlerinde yeniden düzenleme yaparak bu bağışıklık sistemi hücrelerinin tümör hücrelerine etkili bir şekilde karşı koyarak bu tümör hücreleriyle savaşmasını ve tümör hücrelerini tamamen ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz. Çalışmalarımızı tamamladığımızda umuyoruz ki bağışıklık sisteminde rol oynayan hücrelerin yeniden programlanmasıyla birlikte tümör hücrelerine çok daha güçlü bir bağışıklık yanıtı oluşturulabilecektir" diye konuştu.
Yaptıkları çalışmaları dünya üzerinde de güncel olarak takip ettiklerini ifade eden Doç.Dr. Bahadır Batar, "Dünya genelinde şu an immün tedavi stratejileri modern immün tedavi stratejileri geliştirilmiştir. Ancak şu an crispr sisteminin kullanıldığı herhangi bir immün tedavi yöntemi şu an itibariyle bilinmemektedir, gerçekleştirilmemektedir. Ancak şu an crispr sistemi ve immün tedavi stratejilerinin bir arada kullanılabileceği çalışmalar, laboratuvar çalışmaları şu an yaygın olarak gerçekleştirilmektedir" dedi.
REKTÖR: İNSANLIĞA GÜZEL ÇALIŞMALAR
NKÜ Rektörü Prof.Dr. Mümin Şahin, üniversitedeki bilim insanlarının kanser aşısı üzerinde çalışmalarının sürdüğünü belirterek, "Ekibimiz doktora ve yüksek lisans öğrencileriyle birlikte TÜBİTAK'daki öğretim üyeleriyle hücresel immün tedavi, yani diğer ismiyle kanser aşısıyla ilgili çalışmalarına devam ediyorlar.