"AHMET KAYA KARDEŞİMİN AİLESİYLE İÇLİ DIŞLI OLMAYACAĞIM"
* Sağ yanağınızdaki iz ne izi?
Ahmet Kaya kardeşimiz intihar etmek için trenin önüne atladığından, trenin önündeki logo yüzünün o bölgesine denk gelmiş. Bu onun izi. Zamanla geçecek, ha geçmese de benim için problem değil.
* Ahmet Kaya'nın ailesiyle sık görüşüyor musunuz?
Yani ilk zamanlar sevinmişlerdi ama aileyle çok da içli dışlı olmayı düşünmüyorum açıkçası. Çünkü belki de benim yüzümü gördükçe onlar daha da çok üzülürler. Onların ruh hallerini de düşünmek gerek. Ama yine de bayramlarda ararım elbette.
* Yaşınıza göre çok olgunsunuz, bunu neye bağlıyorsunuz?
Hayatın içinde yaşadığınız sürece eğer dağılmazsanız çok şey öğrenirsiniz. Mesela benim yaşıtım arkadaşlarım dağılmış bir hayat yaşıyorlar. Kızlara kendilerini farklı farklı isimlerle tanıtıp, üç-dört ayrı hat alıp değiştire değiştire kullanıyorlar. Farklı kimliklere bürünüyorlar. Fantezi takılıyorlar yani. Benim öyle şeylerle hiç işim olmadı. Ben hayata, hayatın akışına bakmayı tercih ettim.
"NE MALI MÜLKÜ, NE BEDENİ YÜZÜ YANIMIZDA GÖTÜRMEYECEĞİZ"
* İntihar eden birinin yüzünü taşıyorsunuz. Siz hiç hayatta kendinizi çaresiz hissettiniz mi?
İntihar eden kişiler için söylüyorum, demek ki hayatı akışına bırakamıyorlar, hayatı sevmiyorlar diye düşünüyorum. Ben hiç çaresiz hissetmedim. Bir ağabeyim "Bak Sakıp Sabancı bile bu dünyadaki malını bir yere götüremedi" demişti. Bu sözü yeni yeni olgunlaşmaya başladığım zamanlarda beni çok etkiledi. Kimsenin malı, mülkü, şöhreti, bedeni, yüzü kalmıyor. Herkesin gideceği yer aynı. Toprak olup gideceğiz. Bunu idrak etmek gerek.
"HER DURUMDA HAYATI SEVMEYİ ÖĞRENDİM"
>> Şu hayattan ne öğrendiniz?
Her ne durumda olursa olsun hayatı sevmeyi. Yukarıda Allah var. Kimse, neyin, ne zaman, nasıl olacağını bilemez. Tarih kitaplarına bakın. İnsanlar neler yaşamışlar. Kuran, felsefe ve tarih kitapları okunmalı.
>> Dindar mısınız? Pozitif olmanızın nedeni inanç mı?
Tabii, düşmez kalkmaz bir Allah'tır. Neyin ne olacağını kimse bilemez. Bazı şeyleri Allah'a havale etmek gerek. İnsanlar çadırda yaşadığı günleri düşünsün. Hatta 30 yıl öncesine baksınlar ve bugünkü gelişmişliğimizi tekrar hatırlasınlar. Ve yine bir an içerisinde her şeyimizi kaybedebileceğimizi düşünsünler. O zaman akışına bırakmayı, hayatı sevmeyi bilir insan.
Ürün Dirier/AKTÜEL