Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gamze Çan, ramazan ayının yaz mevsimine denk gelmesiyle oruçlu kalınan sürenin de uzadığını söyledi.
Gün içindeki normal beslenme şeklinin, ramazanda tam tersi bir hal aldığını ve 17 saat civarında oruçlu kalındığını belirten Çan, ''Gün içinde 7, 8 saat yemenin açık olduğu dönem var. Bunun bir kısmı da uykuya denk geliyor. Aynı zamanda sıcakların da fazla olması söz konusu. Böyle olunca beslenmenin dikkatli şekilde ayarlanması gerekiyor'' dedi.
Prof. Dr. Çan, uzun açlık ve susuzluk süresince dışarıda çalışmak zorunda olanların, su ihtiyacı nedeniyle de iftar açılır açılmaz bol miktarda soğuk su tüketmeye çalıştıklarını ifade ederek, ''Evet susuz kalmayacağız, suyumuzu mutlaka alacağız ama çok soğuk ve buzlu suyu önermiyoruz. Çünkü bunlar birden bire boş midede kramplara ve kasılmalara yol açabiliyor. Onun için biraz serin olabilir ama buzlu ve çok soğuk sulardan ve yiyeceklerden kaçınmakta yarar var'' diye konuştu.
''İftar ile sahur arasında 2, 2.5 litre su tüketilmeli''
Birden bire çok fazla miktarda yemenin sağlıksız olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çan, şöyle devam etti:
''Beslenme ve uyku zamanını, oruçsuz geçirilen zamana sağlıklı şekilde yaymak gerekiyor. 8 saatte azar azar yenmeli. Sahur yapmama gibi bir lüksümüz yok bu uzun sürede. 'Uykumuzu bölüyor, işten kalıyoruz' gibi bir mazeret beden için uygun olmaz, mutlaka sahur yapılmalı. Sahurda da susamayı artırabilecek tuzlu yiyeceklerden kaçınmalı. Mesela kahvaltı öğününden mahrum kalıyoruz diye sahurda tüketilen zeytin ve peynirin tuzlu olması, ertesi gün su ihtiyacını artırabilir. Bunları dengelemekte yarar var. Bunun için az tüketilmesi iyi olur.''
Çan, süt ve süt ürünlerinin hem protein hem de sıvı içerdiklerini anlatarak, ''Bu ürünler mideyi daha geç terk ediyorlar, daha geç acıkma konusunda destek oluyorlar. Şekerli şeyler ise mideyi hızla terk ettiği için daha fazla acıkmaya yol açıyorlar. Onun için karbonhidrat ve protein dengesine dikkat etmek, proteinli yiyecekleri tercih etmek gerekiyor. Özel bir sağlık durumu yoksa yumurta gibi proteinli, mideyi geç terk eden ürünler tercih edilebilir'' dedi.
Vücudun oruç nedeniyle bir şekilde dengeyi kurduğunun unutulmaması gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Çan, şunları kaydetti:
''Vücut uzun süre besin gelmeyeceği için mevcut olanı depoluyor. Belediye anons etse 'sular kesilecek' diye ne yapıyoruz, sularımızı depoluyoruz. Bir şekilde yiyeceğin ve içeceğin gelmeyeceğini bilmek metabolizmanın yavaşlamasına neden oluyor. Yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayamazsak, bu baş ağrıları ve yorgunluk hissine yol açıyor. Magnezyum ve kalsiyum eksiklikleri dolayısıyla da kramplar ve kas ağrıları görülebiliyor. Pek çok çalışma göstermiş ki Ramazan ayında kısalan sürede insanlar daha fazla kalori alıyorlar, özellikle tatlılara olan yönelmeden dolayı. Vücut besin gelmeyeceğini fark edince metabolizmayı yavaşlatıyor. Bu da kilo almaya neden oluyor.''
Prof. Dr. Çan, iftar ile sahur arasında 2, 2.5 litre su tüketilmesini önerdiklerini belirterek, tüketilen çay ya da diğer sıvı içeceklerin suyun yerini alamayacağını, bu nedenle su tüketilmesine dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.