Bir heykeli koleksiyoner satın alır ve sonra ne olur hayatı? Atölyede başlayan hayat nasıl devam eder? Heykelin kadın ustalarından
Seyhun Topuz'un katalog kitabı bu sorulara yanıt veriyor. Topuz,
Calder,
Serra,
Zühtü Müridoğlu, İlhan Koman ya da kendi heykelleri evlerde nasıl sergileniyor diye merak etmiş ve projeye başlamış. Satın alanların mekânlarında, heykellerinin izini sürmüş.
Mesela biri
Ahmet Subaşı'nın penceresinden sokağa bakıyor. Biri,
Kemal Servi'nin kütüphanesinde.
Canan Pak'ınki, kapının girişinde.
Ömer Koç'un yalısının iskelesinin üzerindeki fiber glass dairelerin keyfi yerinde.
Hayri İnönü'nki, sehpanın üzerinde,
Erdal İnönü'nün fotoğrafının yanı başında. Topuz'un
Kırmızı Düğüm'ü
Şeli Elaşvili'nin asma katından evde olup biteni gözlüyor.
Sarp Evliyagil, Kırmızı Kare'sini villasının bahçesinde sergiliyor.
Hakan Çarmıklı'nın
Altı Numaralı Kırmızı'yı bahçesinde Boğaz'a nazır yerleştirdiği gibi...
Seyhun Topuz'un
Koleksiyonlar kitabı ilginç ve bir ilk. Metin yazarı
Ahu Antmen'in yazdığı gibi, Türkiye'de koleksiyoncu profiline ilişkin ipuçları taşıyor. Soyut heykelin, ülkemizdeki yaşam alanları hakkında bilgi veriyor. Heykelin çevresiyle ilişkisini gündeme getiriyor. Türkiye'de heykel tasarlama ve üretme koşullarını düşündürüyor.
Bence en önemlisi, Türk büyükleri heykellerinden yana iş yapmayan, süslemeden nefret eden Topuz'un uzun soluklu ve zorlu heykel üretimi macerasından önemli daireler ve kareler gösteriyor, onu daha yakından tanımamızı sağladığı gibi hakkında minimalist deyip geçmememiz gerektiği konusunda bizleri uyarıyor...