Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu işadamlarını bünyesinde barındıran Diyarbakır Girişimci İşadamları Derneği üyesi Mehmet Mesut Dabanoğlu'nun yargılanmasına Ağır Ceza Mahkemesinde devam edildi.
FETÖ'ye ait şirketlere kâğıt üzerinde ortak olan ancak örgüte ait olduğu tespit edilen şirketlerle ilgili ifadesi alınan sanık, "Gülizar A.Ş'ye yüzde 20 ortak oldum. Bu hisseyi bir bedel veya senet ödemeden patronum olan İbrahim Köklükaya bana geçici süreliğine devretti. Ortakların biri ayrıldığı için o da güvendiği için bana devir yaptı. Şirketin diğer ortaklarını tanımam. Şirketin mal varlıkları da vardı. Benim babam Kimse Yok Mu derneğinin başkanıydı. Bende üyesiydim. Patronum İbrahim Köklükaya Nehir Eğitim Kurumlarının genel müdürüydü, il imamı olduğunu bilmiyorum. Ortağı olduğum şirket bu okulların yemek ihtiyacını karşılıyordu" dedi. Sanık, örgütün il abilerinden İhsan Demirel'i tanımadığını iddia ederken, dosya içerisindeki kamera kayıtları incelendiğinde ise kendisine ait 06 DG 8556 plakalı özel aracıyla mahrem imam İhsan Demirel'in Diclekent mahallesinde oturduğu siteye giriş yaptığı tespit edildi.
PATRONUM DEDİĞİ KİŞİ İL MAHREM İMAMI ÇIKTI
Tanık Sadık Erten, Mesut Dabanoğlu ile örgüte ait Nil Kolejinde dini sohbet toplantılarına katıldıklarını, sohbeti veren kişinin aynı okulun din kültürü öğretmeni olduğunu belirtti. Mahkeme, sanığın telefon dinlemesiyle elde edilen delillerle, terörist başı Fetullah Gülen'in talimatı sonrasında açtığı Bank Asya hesabını aktif kullandığı, işyerinde yapılan aramada Fetullah Gülen'in yazdığı kitap ve yayınların ele geçirildiğini belirtti. Eski patronu olarak ifade ettiği İbrahim Köklükaya'nın aslında örgütün üst düzey il mahrem imamlarından olduğu ve sanığın da bir bedel ödemeksizin örgüte ait olduğu tespit edilen şirket hisselerinin sanık adına devir yapılmasıyla sanık Dabanoğlu'nun örgüt içinde güvenilir kişi olduğunu vurguladı.
ŞİRKET SAHİPLERİ KÂĞIT ÜZERİNDE GÖSTERMELİK
Sanığın hisse sahibi olduğu şirket ve örgüte ait diğer şirketlerin gerçek sahiplerinin resmi kayıtlarda gösterilen kişiler olmadığı, kâğıt üzerinde gösterilen kişilerin güvenilir örgüt üyelerinden seçildiği, sanığın da bunlardan biri olduğu kaydedildi. Mahkeme, FETÖ'nün "Altın Nesil" dediği kadrolarla devletle çatışmak yerine, devlete sahip olma ilkesiyle tabandan tavana sızan, bu kadroların sağladığı avantajlarla devlet içinde belli bir güce ulaştıktan sonra hasımlarını hukuki görünümlü hukuk dışı yöntemlerle tasfiye edip, devlet aygıtının bütün alt bileşenlerini kontrol altına almayı ve sisteme sahip olmayı planlayıp, ele geçirdiği kamu gücünü kullanarak toplumsal dönüşümü sağlamayı amaçlayan suç örgütü olduğunun altını çizdi. Sanığın da FETÖ üyesi olduğu yönünde kuşku bulunmadığından 7,5 yıl hapisle cezalandırılmasına oy birliğiyle karar verildi.