YÜZDE 20 ETKİLER
Sağlık Bakanlığı'nın fast food kararına bilim adamlarından destek...
Prof. Dr. Ziya Mocan (İç Hastalıkları Uzmanı): Fast-food reklamlarının kısıtlanması veya yasaklanması obeziteyi yüzde 20 oranında etkiler. Çünkü günümüzde reklamlar çok önemli. Bir de bu yönde tıpkı sigarada olduğu gibi fast-food'un da zararlarını anlatan kamu spotları yapılabilir. Bunlar da obezite oranlarının azalmasında faydalı olacaktır.
REKLAM ETKİLİYOR
Prof. Dr. Hilal Mocan (Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı): Reklamlara kısıtlama getirilmesi çok yararlı olur çünkü çocuk görsel olarak görüntüyü beynine ve aklına kaydediyor. Çocuk bunlardan etkilenir. Cazip görüntülerle reklamlardan yeni çıkan abur cubur ve fast-food çeşitlerinden haberdar olur, ailesinden bunları ister. Okullarda da öğretmenlerin çocukları bilgilendirmesi lazım ve okul çevresindeki satışlar denetlenmeli.
DOĞRU BİR KARAR, DESTEKLERİZ
Bülent Deniz (Türkiye Tüketiciler Birliği Federasyonu Başkanı): Fast food ile ilgili tıbbi sonuçlar bilindiği gibi hiç iç açıcı değil. Fast food'un sigara gibi algılandığını göstermesi bakımından önemli bir adım. Sağlığa zararlı bir ürünün hiçbir şekilde radyo ve televizyon reklamlarına konu olmaması gerekiyor. Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullarda fast food satılmaması uygulamasını çok doğru buluyoruz. Türkiye'de de böyle bir kampanya başlatılırsa Tüketiciler Birliği Federasyonu olarak destek veririz.
EN ÇOK ÇOCUKLAR ETKİLENİYOR
Prof. Dr. Peyami Cinaz (Çocuk Endokrinolojisi ve Obezite Derneği Başkanı): Türkiye'de de bu tip reklamların yasaklanması taraftarıyız. Çünkü fast food sağlıklı bir beslenme tipi değil ve bunun reklamları da tamamen yanlış yönlendirmedir. Bu tip reklamlardan en çok çocuklar etkileniyor ve beslenme düzenleri daha o yaşlarda bu tip besinlerle bozuluyor. Bir oturuşta bütün gün almaları gereken kalori miktarını alıyorlar. Bu anlamda reklamlara yasak gelmesi faydalı olabilir.
ÖZENDİRİCİLİK AZALIR
Uzm. Dr. Ayça Kaya (İç Hastalıkları Uzmanı): Reklamların kısıtlanması obeziteyi yüzde 25-30 oranında olumlu etkiler. Özendiricilik azalır. Göz görmezse gönül de istemez durumu söz konusu. Çocuk görmeyince onu bilmez de. Oğlum iki yaşında daha okuma yazma bilmezken markete gittiğimiz zaman reklamlarda gördüğü abur cuburlara koşuyordu. Okuma yazma bilmelerine bile gerek yok, reklamlarda gördüklerini zaten hemen tanıyorlar. Bunların olmaması için reklamların kısıtlanması veya yasaklanması lazım.