Dr. Özgür, "Damarın çapını söylediklerinde inanamadım. Normalde iki, üç santim olması gereken damarın çapı 15 santime ulaşmış. Karnında saatli bombayla yaşamış. Literatürde de bu boyutta bir aort anevrizması çok nadir. Makale olarak uluslararası bir dergide yayınlayacağız" dedi.
4 yıl önce doktora giden Ayhan Gökgöz'ün karın bölgesindeki aort damarında yüksek tansiyona bağlı genişleme (anevrizma) tespit edildi. Doktorları, ameliyat olması gerektiğini ama çok riskli bir operasyon olduğunu, ameliyattan çıkamayabileceğini söyleyince, Gökgöz, "Yaşayabildiğim kadar yaşarım" diyerek, ameliyata girmedi. Ancak yüksek tansiyon nedeniyle aort damarı genişlemeye devam etti. Anevrizma, futbol topu büyüklüğüne ulaştı. İç organlarına da baskı yapmaya başladığı için Gökgöz, yediklerini kustu. 3 Nisan Cumartesi günü evinde fenalaşınca Paşabahçe'de bir hastaneye kaldırıldı, oradan Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Doktorları çok tehlikeli ameliyatın gerçekleştirilebilmesi için Gökgöz'ü gece yarısı Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk etti.
NÖBETİ DEVRETMEK ÜZEREYDİ, MESAİSİNE DEVAM ETTİ
Nöbeti bitmek üzere olan Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Dr. Mustafa Mert Özgür, hastanın durumunu öğrendiğinde, önce bir yanlışlık olduğunu düşündü. İki kez arayıp durumunu teyit etme ihtiyacı duydu. Ayhan Gökgöz hastanelerine geldiğinde ise, çekilen tomografiden 2-3 santimetre çapında olması gereken aort damarında, 15 santim genişliğinde, 17-18 santim uzunluğunda dev bir anevrizma oluştuğu tespit edildi. Kalp Damar Cerrahı Dr. Tanıl Özer de hafta sonu olmasına rağmen evinden gelip, meslektaşı Dr. Özgür ile ameliyata girdi.
FUTBOL TOPU BÜYÜKLÜĞÜNDE SAATLİ BOMBA
Dr. Mustafa Mert Özgür, Gökgöz'ün karnında futbol topu büyüklüğünde, adeta saatli bomba ile yaşamasının neredeyse imkansız olduğunu belirterek, "Yaklaşık iki hafta önce hastanemizde hafta sonu nöbetçiydim. Gece 12.00-01.00 civarı, dış merkezden bir kamu hastanemizden arandım ve bir hastada dev bir aort anevrizması olduğu söylendi. Aort anevrizması, karındaki aort damarının genişlemesi durumudur. Çapından bahsettiklerinde ise çok şaşırdım, hatta doğru olamayacağını düşündüm. İki kere arayıp teyit etme gereği duydum. Daha sonra acil olarak hastayı bize yönlendirmelerini istedim. Hastanemize geldiğinde, gerçekten de doğruymuş. Karnında kocaman bir şişlikle geldi. Acilen tomografisini çektik ve en geniş yerinde yaklaşık 15 santim çapa ulaşan, uzunluğu da 17-18 santimetreyi bulan bir baloncuk, adeta bir saatli bomba olduğunu gördük. Hastaya bunu yeni mi fark ettiğini sorduğumuzda daha da şaşırdık. Çünkü aslında 3-4 senedir bu durumun farkında olduğunu, ancak kendisine ameliyatı kaldıramazsın dedikleri için korkup ameliyat olmadığını söyledi. Bize geldiğinde bulantı ve kusma şikayetleri vardı. Artık acil olarak ameliyat edilmesi gerekiyordu. Nöbet ertesindeydim o gece ama hemen gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra mesaime devam etmeye karar verdim. Dr. Tanıl Özer'i de evden çağırdık ve beraber acil olarak ameliyata aldık. Aort damarını yapay bir damarla değiştirdik. Hiçbir sıkıntı olmadı çok şükür" dedi.
"AORT DAMARININ ÇAPI 7-8 KATINA ULAŞMIŞTI"
Karın bölgesinde bulunan aort damarının en fazla 2-2,5 santim genişliğinde bir damar olduğuna işaret eden Dr. Özgür, "Biz damarın çapı 4 santimi geçtiği zaman anevrizma olarak nitelendiririz ve ameliyat sınırına yaklaştığı için takibe alırız. 5 santimden sonra, patlama riski çok yüksektir. Hastamızın damar çapı ise 7-8 kat daha büyüktü. Benim daha önce böyle bir tecrübem açıkçası olmadı. Çünkü bu seviyeye gelene kadar aslında aort damarı yırtılır ve hasta maalesef bu esnada hastaneye yetiştirilemeden hayatını kaybeder. Literatürde de çok ender görülen bir durum bu çapta bir aort anevrizması. Hatta uluslararası bir yayında da bunu paylaşmayı düşünüyoruz" şeklinde konuştu.
"ŞİMDİYE KADAR HAYATTA KALMASI BİLE MUCİZE"
Gökgöz'ün hiçbir şey olmadan yaşayabilmesinin de şaşırtıcı olduğunu belirten Dr. Özgür, "Genelde bu durumda aort anevrizmaları rüptüre olur yani patlar. Bu hastada ilginç bir şekilde yüksek tansiyon da devam ettiği halde damar yırtılmamış. Zaten bu hastalık genellikle yüksek tansiyona bağlı olarak ya da konnektif doku hastalığı dediğimiz dokuların gerginliğinin bozulduğu durumlarda ortaya çıkar. Hastamızın bize geliş şikayeti, bulantı ve kusmaydı. Yakınlarından da öğrendiğimiz kadarıyla ameliyat öncesi süreçte neredeyse hiç yemek yiyemiyormuş. Aort damarı artık o kadar genişlemiş ki diğer organlarının hepsini, özellikle bağırsakları aşağı doğru itmişti. Biz karnını açtığımızda bağırsakları tamamen aşağı ittiğini gördük. Bu durumda bağırsak duvarının içinden besinlerin geçişi de artık imkansız hale gelmişti. Şimdi çok rahat bir şekilde beslenebiliyor" dedi.
"AMELİYATTAN ÇIKAMAYABLİRSİN DEDİLER KORKTUK"
Ayhan Gökgöz'ün kardeşi Salih Gökgöz de ağabeyinin hastalığının yüksek tansiyonla başladığını söyleyerek şu bilgileri verdi:
"Üç, dört yıl önce yüksek tansiyon nedeniyle doktora gittiğimizde, damarlarında bir genişleme olduğunu söylediler. Ameliyattan çıkamayabilirsin dediler. Çünkü ağabeyimin bünyesi çok zayıftı, 45-50 kilo civarında kendisi zaten. Ameliyat ettirmedik o endişe nedeniyle. Bu damarla yaşaması büyük bir mucize. Normalde 3 santim olması gereken damar, 15 santime kadar büyümüş. O damar patlasa iki dakika içerisinde kaybedilebilirmiş. Bir hafta sonu yengeme 'Kalbim sanki karnımın içinde atıyor' demiş. Bunun üzerine önce Paşabahçe'ye, oradan Ümraniye'ye sevk ettiler. Ümraniye'den de bizi buraya, Kartal Koşuyolu Kalp Damar Cerrahisi bölümüne gönderdiler. O gece ameliyata alındı. Mustafa Mert Özgür hocamdan da Tanıl Özer hocamdan da Allah razı olsun. Ameliyatı yaptılar, çok da başarılı geçti. Tansiyon sorunu da kalmadı. Eskiden 50 metre yürüyemeyen ağabeyim şimdi 150 metre yürüyebiliyor, kendi ihtiyaçlarını görebiliyor. Yemesi içmesi de normale döndü."