Ordu'da karşılıklı olarak birbirlerine boşanma davası açan Cemile ve Mehmet Atakan Deniz çiftinin 5 buçuk yaşındaki çocukları Şükrü Kuzey'in velayeti anneye verildi. Ancak baba Mehmet Atakan Deniz, eşinin ambulans hemşiresi olduğu ve sürekli evlere girip çıktığı için çocuğunun salgın nedeniyle ağır risk altında olduğunu ileri sürerek, velayetin kendisine verilmesi talebiyle 13 Temmuz'da mahkemeye başvurdu. Ara kararında mahkeme heyeti, 'geçici velayetin babaya verilmesi çocuğun yüksek yararına olacaktır' diyerek, velayeti babaya verdi. Verilen karara avukatı aracılığı ile itiraz eden Cemile Deniz, Ordu 2. Aile Mahkemesi, psikolog ve pedagoglardan oluşan uzman bilirkişi heyetinden rapor istedi.
"ANNE ŞEFKATİNE İHTİYACI VAR" DİYEREK ANNEYE İADE EDİLDİ
Bilirkişiler, anne ve babanın ayrı ayrı yaşadıkları ortamları inceledi. Çocuk da dahil psikolojik durumlarına bakıldı. Sosyal inceleme raporunda çocuğun 5 buçuk yaşında olduğu, annenin ona gerekli uygun ortamı evinde sağladığı ve çocuğun yaşı itibarıyla anne ilgisine ve şefkatine ihtiyacı olduğu gerekçesiyle annede kalmasını uygun buldu. Mahkeme de uygun bularak çocuğu anneye iade etti.
"YANLIŞ OLARAK DÜŞÜNDÜĞÜM KARARDAN DÖNÜLMESİNE ÇOK MUTLUYUM"
Anne Cemile Deniz, çocuğuna yeniden kavuştuğu için çok mutlu olduğunu belirterek, "Öncelikle hatalı ve benim için yanlış olduğunu düşündüğüm alınan karardan geri dönülmesinden çok mutluyum. Akşam da inşallah çocuğumu alacağım. Doğru olan karar buydu. Yargının yanlış alınan kararı düzeltmesinden çok mutluyum. Herkes buna tepki gösterdi, Covid-19'un bize bir gerekçe sunulmasına çok şaşırdılar. Biz sağlıkçılar bu kadar can ve başla mücadele ederken, insanın can damarı evladıdır. 'Biz de bunlarla mı mücadele edeceğiz?' diye sağlık çalışanlarından da çok büyük tepkiler geldi" dedi.
"BANA, MESLEĞİM VE ÇOCUĞUM ARASINDA TERCİH HAKKI BIRAKILMAMALIYDI"
"Benim sonucum bu anlamda da çok merak ediliyordu, benim durumumda olan çok insan var" diyen Cemile Deniz, "En azından bu karardan dönülmesi herkesin yüreğine su serpti ve adaletin aldığı karardan dolayı rahatladılar. Bu 4 günlük süreçte beni hiç yalnız bırakmadılar. Ben anne mi olayım, mesleğimi mi devam ettireyim. Bana tercih hakkı bırakılmamalıydı, buradan Cumhurbaşkanımız, Sağlık Bakanlığımız ve Adalet Bakanlığımız da çok sahip çıktılar. Bu yanlış kararın düzelmesinde olumlu şeyler duydum" şeklinde konuştu.
Hemşire Deniz, konuşmasına şöyle devam etti:
"İnşallah yanlış diye düşündüğümüz bu emsal karar kimseye örnek olmaz ve olmamalı. Mahkemenin de bu konuda sağlıkla ve çocuğun sağlığı ile ilgili bu kararı aldığını düşündüm. Ancak delil ve herhangi bir ispat olmadan alınması bizi mahvetti. Davama bakan hakime hanım bilirkişiler görevlendirdi ve dosyalar incelendi. Çocuğun yaşı itibarıyla ve anne sevgisine muhtaç olması nedeniyle de doğru kararını verdi."
Hemşire Cemile Deniz, çocuğuna kavuşacak olmanın mutluluğunu yaşadığını sözlerine ekledi.
"BÖYLE BİR KARARLA KARŞILAŞMAK BİZİ ŞOKE ETTİ"
Cemile Deniz'in avukatı İrfan Demir ise, daha duruşmalara girmeden önce bu şekilde bir kararla karşılaşmanın kendilerini şoke ettiğini söyledi. Bu dönemde hemşire Cemile Deniz'in duygusal dönemlerden geçtiğini ifade eden Demir, "Cemile hanımın çocuğundan ayrılması beni de etkiledi ama bunu yansıtmadan itirazlarımızı yaptık. Sonuçta adalet yerini buldu. Bu tür kararlar emsal karar olmaz. Gerek geçici velayetin babaya veya anneye verilmesi hiçbir şekilde emsal teşkil etmez. Bu her olayın özelliğine göre mahkemece değerlendirilecek husustur. Ancak bizi çerçeveleyen belirli kurallar vardır. Eğer anne psikolojik olarak çok rahatsız olsaydı, çocuğuna ve evine karşı şiddet gösteren herhangi birisi olsaydı, mahkeme çocuğun babaya verilmesini uygun da görebilirdi" diye konuştu.
"KORONA VİRÜSÜN GEREKÇE GÖSTERİLMESİ BİZİ ÜZDÜ"
"Ancak bizim olayımızda böyle bir şey olmadığı gibi, hiçbir maddi delile dayanmayacak şekilde sadece korona virüs gerekçe gösterilerek çocuğun elimizden alınması bizi çok üzdü" diyen Avukat İrfan Demir, "Böyle bir kararın da artık emsal teşkil etmeyeceğini bekliyoruz. Türkiye'de bu şekilde mahkemelere başvurulduğunu da duyuyoruz, babaların maalesef bu hakları kötüye kullanabildiklerini duyabiliyoruz. Hiçbir mahkemenin bundan sonra sadece bu gerekçe ile anneleri çiğnetmeyeceğini bekliyoruz" dedi.