Koronavirüs salgının başladığı ilk günlerde testinin pozitif çıkması ardından da yoğun bakıma alınmasıyla hayranlarını üzen ünlü sunucu Burak Akkul, geçen bir yılın ardından yaşadığı zor anları tek tek sabah.com.tr'ye açıkladı. Yoğun bakım günlerinde gördüğü kabuslardan çok etkilendiğini belirten Burak Akkul, hasta yatağında en çok dilediği şeyin ne olduğunu açıkladı. 21 günde 17 kilo vererek bambaşka bir görüntüye kavuşan Burak Akkul, verdiği kilonun çoğunun kaslardan gittiğini belirterek toparlanmasının uzun zaman aldığını söyledi.
"YANLIŞ BİLİNEN BİR DURUM VAR"
Koronavirüsle bir yıldır mücadeleye devam ediyoruz ancak bir yıl öncesine dönersek Londra'da rahatsızlanıp Türkiye'ye dönmüştünüz. İlk belirtiler neydi? Covid-19 olduğu aklınıza gelmiş miydi?
Aslında o durum biraz yanlış biliniyor: Biz elbette bir zaman sonra hesaplarını yaptık, kuluçka sürelerini yolculuk tarihleriyle karşılaştırdık, benim virüsü almam Türkiye'deki Sabiha Gökçen havalimanından ya da oradan bindiğim İstanbul-Londra uçağından oldu. Zira, ağır geçirdiğim için, ciğerlerimin virüse uzun süre maruz kalması gerekiyormuş; bu da 4-5 saat kaldığım havalimanı kafesi ya da uçak demek. İngiltere'deki 4.günümde - bir hafta boyunca geçmeyen öksürük ve yüksek ateş başladı. Orada, kliniğe başvurmamıza rağmen "riskli ülkeden gelmediniz, riskli grupta değilsiniz" diye geri gönderdiler kaldığımız eve... Biz de kendimize konduramadık tabii.
Covid-19 ile ilgili çok az verinin olduğu bir dönemde hastalığa yakalandınız. İlk 50 hastadan biriydiniz o dönemde ilk hissettikleriniz neydi?
Korku hakim oluyor bünyeye elbette... Özellikle hastane odasında- o dönem de test sonuçları uzun sürede belli olduğu için- büyük korku vardı üzerimde. Zira insan bilmediği şeyden korkar. Malumunuz ben de o korkuyla sosyal medyaya bir video koydum ve "testimin sonucunu bekliyorum, endişeliyim" falan dedim... O dönem o videonun çok kişinin bu hastalıktan haberdar olmasını ve dikkat etmesini sağladığını düşünüyorum.
"21 GÜNDE 17 KİLO VERDİM"
Hastalığınız ilerlediği için bir süre uyutuldunuz. O dönemde sizi en çok zorlayan ne oldu?
Yalnızlık. Covid-19 insanı feci şekilde yalnızlaştıran bir hastalık. Allah korusun, birçok kötü hastalıkta yanınızda birileri olabiliyorken; burada sadece ilk kez gördüğünüz doktorlar ve hemşireler var. Allah onlardan bin kere razı olsun, insanı çok rahatlatıyorlar; Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi ekibi müthiş özverili ve yoğun çalışıyor ama insan yine de kendini, yanına tanıdık kimse alınmadığı için, çok yalnız hissediyor.
21 günde 17 kilo verdiniz. Aynanın karşısına geçtiğiniz ilk anda ne hissettiniz. Sizi öyle gören eşinizin ve yakınlarınızın tepkisi ne oldu?
Ben kendimi iyi hissetmedim açıkçası. Çok sağlıksız bir kilo vermeydi bu. Uzun süre yatar pozisyonda kaldığım için kaslardan kilo vermiştim hep. Sakallarım saçlarım uzamış, dağılmış, vücudum oldukça bakımsızdı... Toparlanmak bir iki ay kadar sürdü açıkçası. Eşim çok anlayışlı davrandı tabii ki, bütün bakımımı o üstlendi ve kendime gelmemi sağladı. Seda olmasa, zor ayaklanırdım.
Pes ettiğiniz bir an oldu mu? Ölüme yakın hissetmek hayatınızda neleri değiştirdi?
Oldu. Yoğun bakım kabusları sırasında (bunu "Çok Gezenti Boş Dünya" kitabımda da anlatmıştım) dışarıdan gelen doktor, hemşire ve malzeme seslerini çok korkunç başka şeyler olarak algılayıp "canımı almaya geliyorlar" şeklinde yorumladım. Sonradan eşleştirdiğime göre, hakikaten de o dönemlerde vücut değerlerim kötüye gidiyor, ölüme yaklaşıyormuşum. Birkaç kez "tamam çıkarın kalbimi, alın canımı" dedim, kabuslarımda. Ama ne yalan söyleyeyim, kendime geldikten sonra hiç de öyle "aman ölümden döndüm hayatımda şunlar değişti" diyemem. İnsanoğlu geldiği duruma çabuk alışan, ayak uyduran bir yaratık. Hayatım aynı şekilde devam etti açıkçası. Hırslar, yine hırs. Üzüntüler, yine üzüntü.
'Hastalar hastane odasında yeniden doğmak için mücadele eder' denir hep. Siz hastane odasında en çok neyi düşündünüz?
Ben yaşadığım acılardan çok, geçirdiğim güzel günleri düşünüp "iyi ki kararlarımı o yönde vermişim" dedim hep. Seyahat tutkumun bana sağladıklarını, gezip gördüğüm yerleri, izleyicilerimle ve okuyucularımla paylaştığım güzel yerleri ve anları düşündüm. İyi ki böyle yaşamışım; dedim hep. Bak, ölseymişim ve bunları yaşamasaymışım; ne çok şeyi ıskalamış olacakmışım!
"O ANLARDA İSTEDİĞİM TEK ŞEY…"
'İyileştiğimde mutlaka bunu yapacağım!' dediğiniz ve 'Bundan sonra asla bunu yapmayacağım' dediğiniz şey ne oldu?
Oldu tabii. Hastane odasında, hep yeme içme zorluğu çektiğim için (entübe tüplerinin verdiği boğaz aşındırması oluyor) sürekli "lıkır lıkır, tadını ala ala su içeceğim, hoş kokulu lezzetli meyveler yeyeceğim" dedim. Karıma sürekli "bana büyük bir bıçak al, meyveler doğrayıp doğrayıp suyun içine atacağım, serin sular içeceğim, meyvelerini yiyeceğim" diyormuşum.
Covid-19 sonrası hayatınızda neler değişti?
Yani zorunlu olarak bir seyahat kısıtlaması olduğu için, mesleğimizi yapamaz olduk ve eve tıkıldık tabii. Herkesin eve tıkılması sıkıntılıdır ama bir de, ayda 20 gününü dünyanın çeşitli ülkelerinde dolaşarak geçiren bir çifti düşünün. Alışkanlıklardan vazgeçmek çok zor. Ayağımız hep havaalanına gitmek istiyor. Şu an yoğunlukla saatlerimiz ev işiyle geçiyor. Zamanında bizi çok kıskananlar olmuş sanırım 🙂
"KORONAVİRÜSÜN GEÇMEYEN ETKİLERİ VAR"
Covid-19 sonrası geçmeyen bir semptom kaldı mı? Tamamen iyileşmeniz ne kadar bir sürede gerçekleşti?
Var evet. Açıkçası fizik tedaviye pek yoğunlaşamağım için ve tamamen bir "ölümden döndüm, yiyeyim içeyim" psikolojisine girdiğim için; gereksiz fazla kilo aldım ve eklemlerim hala açılamadı. Sabahları el ve ayak parmaklarımın açılması, ağrısının geçmesi, bir yarım saati buluyor. Sanırım yoğun bakımda 20 gün uyutulma sürecimden dolayı bu... Hala ayak parmaklarımın ucu karıncalaşıyor zaman zaman.
Pandemi döneminde seyahat edememek sizi nasıl etkiledi? En çok özlediğiniz ülke ve şehir neresi?
Ah sormayın. En çok onun özlemini çekiyoruz tabii. Evde ara ara bir mutsuzluk, bir hapis hissi oluyor... En çok aslında, Çeşme'yi özledim... Alaçatı'da bir sokak kafesinde oturayım insanları seyredeyim, onlar beni seyretsin, yine gelsinler Selfie çekilelim istiyorum. İnsan özledim.
"YASAKLAR KALKAR KALKMAZ GÖRMEK İSTEDİĞİM YER…"
Yasaklar kalınca gidip görmek istediğiniz yerler listesinde ilk beşte neresi var? Seyahat edemeyen tutkunlara neler önerirsiniz?
Biz hep Güney Amerika seyahatlerini erteledik. Ya bütçemiz uymadı ya hava durumu ayarlayamadık. O sebeple bir Brezilya bir Arjantin fena olmazdı hani... Brezilya, Arjantin, Şili, Meksika... sonra bir de çok renkli ama ben hala göremedim; Endonezya'yı karış karış görüp görüntülemek istiyorum. Gitmiş olduğum yerlerden ise Budapeşte'yi çok özledim.
Covid-19'la mücadele eden, yakınlarını kaybeden ve bir de bunca zorluğa rağmen hala maskesiz gezenlere neler söylemek istersiniz?
O konuda öfkemiz büyük tabii. Biz de zaman zaman zorunlu olduğumuzda dışarı çıkıyoruz ama iş için, en fazla iki üç kişilik toplantılar için. Ama o otellere, Uludağlara filan gidenleri, yüzlerce kişi yanyana eğlenenleri anlamak mümkün değil. İnsanoğlu bu kadar mı iradesiz yahu? Bir senecik eğlenmeden, partilemeden duramaz mısınız? O hastanelerde, hem hastalar nasıl acı çekiyor hem sağlık çalışanları nasıl yoruluyor- emek veriyor biliyor musunuz? Çok kızıyoruz eğlence için gruplara karışanlara çok!