Abant İzzet Baysal Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serdal Çelebi, bahar mevsimi ile birlikte sık görülen ve halk arasında bahar nezlesi olarak tanımlanan hastalığın, ergenlik ile birlikte bitme eğiliminde olduğunu söyledi.
Bahar nezlesinin, belli dönemlerde, belli iklim ortamlarında ortaya çıktığını söyleyen Çelebi, "Genellikle ailesinde kalıtsal olarak bu hastalık olan kişilerde ortaya çıkma ihtimali fazladır. Bitki örtüsünün fazla olduğu yerlerde ve güneşli ortamlarda bahar nezlesi daha sık görülür." ifadesini kullandı.
Yağmurun çok, güneşin az olduğu yerlerde bahar nezlesinin görülme olasılığının daha düşük olduğunu belirten Çelebi, Güneydoğu Anadolu'da güneşin yoğun olduğu bölgelerde bahar nezlesinin daha sık görüldüğünü belirtti. Bitki örtüsünün yoğun ve çeşitli olduğu mevsim geçişlerinde, özellikle ilkbahar yaz döneminde yoğun bahar nezlesi ile daha sık karşılaşıldığını söyleyen Prof. Çelebi, rahatsızlığın kış aylarında daha az sıklıkta görüldüğünü belirtti. Genellikle ilkokula başlandığı çocukluk yaşlarında görülmeye başlanan hastalığın, ergenlik dönemi ile birlikte bitme eğiliminde olduğunu vurgulayan Çelebi, istisnai durumların da yaşanabildiğini söyledi. Çelebi, şöyle dedi:
"Hastalık, daha çok erkek çocuklarda ortaya çıkmaktadır. Kaşıntı, yanma, batma, güneşten ve ışıktan rahatsızlık hissi, elini sürekli göze götürerek ovalama gibi belirtiler bulunuyor. Koruyucu önlem olarak, yaz ve bahar aylarında güneşin yoğun olduğu ortamlarda mümkün olduğunca daha az kalınmalı. Polenler, bahar nezlesinin görülmesini tetikleyen etkenlerden biri. Diğer önemli bir tetikleyici faktör de güneş. Yaz aylarında mümkün olduğu kadar güneş ile temasın azaltılması gerekir, bunun için de siperli şapka, kahverengi tonlarda güneş gözlüğü kullanılmalı. Açık güneşli ortamlarda göz kapaklarına sıkça buz uygulanabilir."
Tıbbi olarak göz damlalarının kullanılabileceğini söyleyen Çelebi, günde yaklaşık 3 defa sabah, öğle, akşam birer defa olmak şartıyla 4-6 hafta süreyle göz damlası kullanılabileceğini belirtti. Damlaların, vücuda fazla bir zararı olmadığını belirten Prof. Çelebi, alerjiyi tetikleyen salınımı engelleyen önleyicilerin olduğunu söyledi. Çelebi, "Hastaların bunu kontrolsüz bir şekilde kullanmaması gerekiyor. Doktor kontrolünde kullanılması gerekmektedir. Şik'yetlerin çok bariz olduğu dönemlerde kullanılması gereken ilaçlar ve bilinen yöntemlerle gözlük, güneş gözlüğü siperli şapka, önleyici damla ile şik'yetleri geçirmek için kullanılan göz damlalarına rağmen yatışmazsa, çok şiddetli bir rahatsızlığı varsa o zaman göz kapaklarına iğne yapılabiliyor." şeklinde konuştu.
Çelebi, büyük bir çoğunluğun bilinen tedavilere cevap verdiğini belirtti. Bilinen tedavi yöntemlerine cevap verilmediği zaman kişinin elini gözünden ayırmadığını, göz kapaklarının ileri derecede şiş ve üst kapaklarda düşüklük ile kızarıklık ve şişin ortaya çıktığını söyleyen Prof. Çelebi, şöyle devam etti:
"Genel olarak ergenlik ile birlikte bitmesi bekleniyor. Ağızdan ilaç kullanımı da diğer bir tedavi yöntemidir. Genellikle bahar nezlesi diye adlandırılan hastalıkta gözde batma, yanma, kızarma ve kaşıntıyla birlikte bazı hallerde hapşırma, tıksırma ile vücutta kaşıntılar olabilir. Hata bu hastalık, bazen astım ya da astım öncesi durumla birliktelik gösterebilir. Rahatsızlık, göz açısından kapaklarda düşüklük yapar. Eğer şiddetli evrelerine gidecek olursa son noktada gözün yüzey düzgünlüğünü bozar."
Düzgün kağıt yüzeyi gibi olması gereken gözün kapak iç yapısındaki kısımların bölümlere ayrıldığını ve Arnavut kaldırımlı taşlara dönüştüğünü, her kapak açış kapatışta gözün önündeki kornea denilen tabakada zedelenmeye neden olduğunu, gözde iltihaba ve gözün kurumasına sebep olduğunu ve enfeksiyonlara kapı araladığını vurgulayan Çelebi, bu dönemde dikkat edilmesi gerektiğini bildirdi.