UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi'ndeki, Eskihisar Mahallesi yakınında yer alan Laodikya Antik Kenti'nde, geçen yıl da önemli kazı, restorasyon ve konservasyon çalışmaları yapıldı. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Pamukkale Üniversitesi adına, Prof. Dr. Celal Şimşek başkanlığında 15 yıldır sürdürülen kazı çalışmalarında, kentte yaşamın M.Ö. 5500'den M.S. 7'nci yüzyıla kadar kesintisiz olarak sürdüğü ortaya konuldu.
BUGÜNÜN TİYATROLARINA BENZİYORMUŞ
Laodikya Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Celal Şimşek, 12 ay boyunca aralıksız kazı çalışmalarının sürdüğü antik kentte, geçen yılki faaliyetler hakkında bilgi verdi. Antik kentteki 2200 yıllık batı tiyatrosunda bugünün tiyatrolarındaki gibi biletli oturma düzeni ve şeref locası olduğunu tespit ettiklerini belirten Şimşek, "2200 yıllık batı tiyatrosu, Laodikya Antik Kenti'nin kuzeybatısında, Helenistik geleneğe göre tamamen doğal zemine oyularak yapılmış bir yapıdır. Batı tiyatrosunda yapılan kazı çalışmalarında, alt bölüm 23, üst bölüm ise 20 sıra oturma basamağının varlığı ortaya çıkartılmıştır. Ayrıca oturma basamaklarının alınlarında yer alan harflerin biletli oturma düzeni ile ilişkili oldukları ve bir şeref locasına da sahip olduğunu tespit ettik. Batı Tiyatrosu'nda yapılan çalışmalar sonrasında yarım daire formunda ilk kez, şeref koltuğu ortaya çıkartılmıştır. Bu da şehrin yönetici ve önde gelen kişileri için tiyatroda özel bölüm (VIP) ayrıldığını göstermektedir. Oturma basamaklarında yer alan harfler ise biletli numara sistemini ortaya koyması bakımından günümüz tiyatrolarıyla benzerlik göstermektedir" dedi.
Antik kentteki Kuzey Kutsal Agora'yı gün yüzüne çıkarmaya devam ettiklerini belirten Şimşek, agoranın antik kentte Suriye Caddesi'nin kuzeyinde, batı ve kuzey tiyatroları arasında yer aldığını ve 34 bin metrekarelik bir alanı kapladığını, burayı 2 bin yıl önceki haline getirmeyi hedeflediklerini ifade etti. Şimşek, "Ayrıca kuzeybatı köşede toplam 847 metrekarelik alanda kazı yapılmış olup, kuzey ucunda traverten bloklar ile oluşturulmuş apsisli bir mekan, kuzey duvarı kalıntıları ve taban döşemesi üzerinde sürdürdüğümüz çalışmalarda da 300 metrekarelik çok kaliteli ve renkli mozaikli tabanı ilk kez ortaya çıkardık. 2019 yılında bir erken dönem kilisesi olduğunu düşündüğümüz mozaikli alanın kalan bölümlerinin kazısına devam etmeyi planlıyoruz" dedi.
HRİSTİYANLIK SÜRECİNDE İLK İNANANLARIN KULLANDIĞI EV BULUNDU
Kentin Hristiyanlaşması sürecinde ilk inananların kullandığı kiliseli peristilli evi de gün yüzüne çıkardıklarını kaydeden Şimşek, "Kiliseli peristilli ev, Laodikya'da bir Roma dönemi evinin nasıl olduğunu, günlük yaşayışta hangi mekanların kullanıldığını, kentin Hıristiyanlaşmasına paralel ilk inananların gizlice evin salonlarından birini nasıl kullandıklarını anlamamız bakımından çok önemli bir sivil yapıdır. Laodikya, Anadolu'da İlk Yedi Kilise'den birine sahip olan, Milattan Sonra 4. yüzyıl itibariyle hac merkezi olmuş ve İncil'de adı geçen kutsal bir kenttir. Bu nedenle İmparator Konstantinus zamanında Hıristiyanlığın serbest bırakılması öncesinde ilk Hıristiyanlar; gizli olarak bu tip evlerde toplanmış ve ibadetlerini yapmışlardır. Kiliseli peristilli evin apsisli salonlarından doğuda yer alanı, kutsal alan olarak ayrılmıştır. Bu bölüme girişte daire içinde iç içe haçlar ve Tanrının iki gözü yapılmış olup, ayrıca hacılara verilen 'ampulla' ve 'unguanterium' gibi kutsal yağ şişeleri de kazılarda ortaya çıkartılmıştır. Ayrıca yapılan kazılar kentte yaşanan deprem izlerinin varlığını da ortaya koyması bakımından önemlidir. 2019 yılında yapacağımız restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından bu evi ziyarete açmayı planlıyoruz" diye konuştu.