İyi olacak hastanın ayağına doktor gelirmiş. Bana da doktor, hem de "Cerrah" doktor geldi. Bir foto röportaj çalışması için Adana'ya giderken haber merkezi yöneticilerinden özel bir sipariş geldiydi. "Hazır oralara kadar gitmişken komşu il Osmaniye'ye de geç, Vali Celalettin Cerrah'la görüş. Sor bakalım, Hrant Dink cinayeti soruşturmasının kendisine kadar uzamasına. İhmali bulunduğu iddialarına ne diyor?" Ben de tam Osmaniye'ye gitme hazırlıklarındayken duydum ki Vali Cerrah, Adana SABAH'ı ziyarete gelecekmiş. Randevu günü ve saatinde orada oldum elbette. Adana Büro'nun genç muhabirleri gelip Osmaniye'de gelişen ekonomiyle ilgili sorular sordu Vali Cerrah'a. O da koruma polisine getirttiği yer fıstığı kutularını, fıstık ezmelerini, el dokuması kilimi anlatarak kenti için neler yaptığını anlattı keyifle. Sonra, uygun an geldiğini düşünüp mevzuya girdim.
Sayın Vali. Gözlerimin içine bakarak yanıtlamanızı rica edeceğim bir şey var. İstanbul Emniyet Müdürlüğünüz günlerinizde meydana gelen malum müessif olayla ilgili "ihmali var" iddialarına ne diyorsunuz?
O konuda kesinleşmiş 2 mahkeme kararı var. İkisi de bölge idare mahkemesi kararı.
Mahkeme kararını değil sizin yanıtınızı bilmek istiyorum
Bu konuda konuşacağım her şey yanlış anlaşılır. Bölge İdare Mahkemesi'nin kararı kesindir, temyiz edilemez. Birisi 2008'de verilmiştir diğeri 2010'da Aralık ayında verilmiştir.
Bu kadar mı? Orada sordular mı her şeyi. Savunma verdiniz yani değil mi?
Bu konular o mahkemelerde konuşulmuştur, her şey açık ve nettir. İfademizi verdik ve mahkeme kararları verdi. Tekrar söylüyorum, kesindir o kararlar. Ötesinde bir şey söylenilmez, yanlış olur. Söylemek gerekirse, çok daha sonra, ileride emekli olduktan sonra konuşulur.
Ben bir gazeteci olmaktan da öte bir insan olarak soruyorum. Bu memleketin yurttaşlarından birinin bu şeklide katledilmesine yani?
İmkânı var mı hiç. Müsaade eder miyim böyle bir şeye? Ne olaylar oldu İstanbul'da. Daha önceden aldığımız canlı bombalar oldu. 4 tane canlı bomba vardı. Kendi personelim gitti onların üzerine. Kendi personelimi kaybedebilirdim. Müsaade etmem mümkün değil. Mümkün değil, olur mu öyle şey? Hiç kimse böyle bir şeye yol veremez.
Kişiliğinize de uymaz görünüyor bildiğimiz kadarıyla.
Öyle tabii. Tanıyorsunuz beni. Hele siz 1981'den beri tanıyorsunuz beni. 15 senem geçti İstanbul'a. 1981- 1989 arası çalıştım önce. Ondan sonra da emniyet müdürü olarak geldim. 5-6 yılım da öyleydi.
Soruşturma genişletildi haberleri var ya. Adınız da geçiyor, o yüzdendi sorum.
Çok yanlış olur konuşmam çok.
MARKA YAPACAK
Emekli olduktan sonra konuşacaksınız demek?
Yok, emeklilik meselesi de değil. Şimdi onu da "demek ki bir şey var da konuşmuyor' şeklinde yanlış anlaşılır. Yani o mahkeme kararına bakılır. Sonrakiler ne olur ona da bakılır. Gerekirse avukatımızla birlikte devreye girer bakarız.
Anılarınızı yazıyor musunuz?
Yok ben öyle bir şey yapmam. Benimle birlikte mezara gider her şey. Bazı böyle devlet memurları vardır, anılarını mezara götürür.
Bazıları da yazar, yazdıkları Silivri'ye götürür.
(Gülümsüyor) Ben yazmam. Ben artık bunlarla uğraşıyorum.
Ne olmuştu?
HRANT Dink'in ailesinin avukatı Fethiye Çetin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararı gereği olarak cinayette ihmali olduğu öne sürülen dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler, Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek'in de aralarında bulunduğu yaklaşık 30 kişi hakkında soruşturma açıldığını bildirmişti. İçişleri Bakanı Beşir Atalay ise Çetin'in açıklamalarının ardından "Şu anda idare olarak bize gelen herhangi bir konu yok. Bu konunun yeniden gündeme gelmesi de AİHM'nin verdiği karar ve ailenin avukatlarının savcılığa başvurusu ile gündeme geldi. Soruşturma henüz başlamadı" diye konuşmuştu.
Fındık fıstıkla mı?
Evet, kırmızı turp da var. Osmaniye nasıl marka olur onlarla uğraşıyorum. Ekonomisinde ve eğitim seferberliğinde nasıl çıtayı daha da yükseltiriz onun peşindeyim. Bakın şu fıstık kutularının üzerindeki desenleri, resimleri, etiketleri bile ben çizdim.