Anayasa Mahkemesi, Fatih A. isimli vatandaşın, kendisini aldattığı gerekçesiyle boşandığı eşinin sevgilisine açtığı tazminat davasının reddedilmesi kararını yerinde buldu. Yüksek Mahkeme, Fatih A.'nın tazminat talebinin reddedilmesinin, "adil yargılama hakkının ihlali" olduğu yönündeki başvurusunu, dayanaktan yoksun buldu. Dava dosyasına göre Fatih A. ile Eda A. 2010 yılında evlendi ve bir çocukları oldu. İddiaya göre Fatih A. eşinin telefonunda "Esra Abla" diye kayıtlı bir numaradan, "Aşkım ne yap yap bugün yüzüğü hallet" mesajını gördü. Kocanın ısrarı üzerine yapılan aramada "Esra Abla" diye kayıt edilen kişinin bir erkek olduğu açığa çıktı. Fatih A., yaptığı araştırmalar sonucunda eşinin kendisini Recep Ö. ile aldattığı gerekçesiyle boşanma davası açtı. Davaya bakan Ankara 11. Aile Mahkemesi, çiftin boşanmasına karar verdi. Aile mahkemesi kadının kusurlu davranışı nedeniyle eski kocasına 8 bin TL de tazminat ödenmesine hükmetti.
Aile mahkemesindeki dava devam ederken Fatih A., evliliğinin yıkılmasından sorumlu tuttuğu Recep Ö. hakkında tazminat davası açtı. Ankara 4. Asliye Hukuk Mahkemesi, mevzuatta eşler arasındaki sadakat yükümlülüğü ihlali halinde tarafların birbirine tazminat davası açabilmesinin mümkün olduğunu hatırlatarak, "Davalının (Recep Ö.) doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunmadığı, kanunda yükümlüğünü ihlal eden eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünde herhangi bir düzenleme görülmediği" gerekçesiyle tazminat talebini reddetti. Temyiz incelemesi sonucunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi mahkemenin kararını onadı. Bunun üzerine Fatih A., Anayasa Mahkemesi'ne, "adil yargılama hakkının" ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi ikinci komisyonu da Fatih A.'nın eski eşinin sevgilisine açtığı tazminat davasının reddedilmesinin yerinde olduğuna hükmetti. AYM'nin geçen hafta taraflara tebliğ edilen kararında özetle şöyle denildi:
DAYANAKTAN YOKSUN
"Gerek ilk davanın yargılanması neticesinden verilen kararın, gerekse de daire tarafından verilen kararın tatmin edici gerekçe içerdiği ve kararlar arasındaki farklılık hukuki güvenliği sarsacak nitelikte yaygınlık kazanmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde hukuki belirsizliğin bulunduğundan söz edilemez. Başvuru konusu edilen kararlarda bariz takdir hatası bulunmadığı ve kararların da açıkça keyfi olmadığı dikkate alındığında, başvurunun belirtilen içtihat ve açıklamalar kapsamında kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmiştir." (Hürriyet)