Doğayla içiçe yaşayan Sarıkeçililer keçilerin yaşam döngülerine göre hayatlarını planlıyor. Mart ve nisan keçilerin doğum zamanı. Haziranda; yaylaklarda keçi sağılmaya başlanıyor. Süt, peynir, yoğurt Konya civarlarında üretiliyor. Elektrik, dolayısıyla buzdolabı olmadığı için günlük tüketim şart. "Kırkım" yani keçinin tüyleri temmuzdan sonra yolunuyor. Böylece kışlak için gereken çadırın da kılları elde ediliyor. Temmuz-ağustos aylarında oğlaklar satılıyor. Satış çok önemli çünkü yıl boyunca yörüklerin elindeki tek kaynak bu para. Eylül başı gibi "konalga" denilen noktalarda mola vererek kışlağa doğru yola çıkıyorlar.
YARAYA SOĞAN VE REÇİNE
İniş çıkıştan daha uzun; 3-3.5 ay sürebiliyor. 5 yıl öncesine kadar biri ölünce kervana en yakın mezarlığa defnediliyordu. Artık telefonla yetkililere bildiriliyor. Yörük olmanın en büyük nimeti sanırım doğanın alfabesini çözmüş olmak. Yörükler aylarca hekim yüzü görmedikleri için ilaçlarını kendileri hazırlıyor. Dalların, otların arasında birlikte gezindiğimiz Sarıkeçililer Derneği'nin kurucusu Musa Gök, başlıyor otların sırlarını anlatmaya: "Karın ağrısına en iyi kekik ve koyun otu gelir. Sarılığa karşı ayrık otu kökünü kaynak suda dinlendirip için. Çam kozalağı astıma, bronşite, soğuk algınlığına birebirdir. İshale karşı boz armut kurusu yedirilir. Zeytin dalı veya yaban mersinini kaynatıp içersen şeker hastalığına iyi gelir. Kırık oldu mu da üzerine bal süreriz. 'Tatlı acıyı alır derdi' atalarımız. Yara varsa önce soğanı iyi pişireceksin. Ardından içine sabun konup yaranın üzerine sarılacaksın. Sabun orayı yumuşatır. Yara açıksa pişmiş soğan içine konur. Çamın çırasından püse (reçine) çıkar, bu da yaraları iyileştirir."
AİLE PLANLAMASI YOK
Göçebe hayat, yörüklerin hastalıklarını da belirliyor. Gebelik ve aşı takip edilmiyor. Aile planlaması da yok, çünkü geniş aile şart. Güneşte fazla kaldıkları için cilt kanseri ve katarakt tehlikeleri fazla. Akdeniz anemisi de takip edilmediği için yaygınlaşabiliyor. Son yıllarda yörükler doğumu planlayarak ilerliyor ve önlemlerini alıyor. Çoğununsa SGK'sı yok.
RÜŞVETİN MAKBUZU YOK
Hangi yörükle konuşsam, "Bizi mahveden 'kara parayı' da yaz" dedi. Aslında hemen hemen herkes yörüklerden alınan bu paranın farkında. Son yıllarda konaklama yerleri azalan yörükler genellikle köylere yakın yerlerde çadır kuruyor. Köy muhtarına "katkıda" bulunmak zorunlu hale gelmiş. Fiyat ise muhtarın inisiyatifine bağlı. Yörüklerden yoğurt, süt, keçi de istenebiliyor. Verilmezse çadırları kundaklamayla tehdit eden köylüler de yok değil. Musa Gök oğlunun henüz 15 yaşındayken keçi otlattığını ihbar edenler yüzünden 2 bin 500 lira para cezası ödediğinden dert yanıyor: "Cezalar bizi mahvetti. Hakiki Sarıkeçili bir aile 10 yıl önce 10 çadırla göçerdi. Artık birkaç çadıra düştük. 250-300 keçim var. Ama artık göçerlik zor. Tadı tuzu kalmadı."