Henüz 1.5 yaşında bir bebeyken anne babasının iltica ettiği Yunanistan'ın Lavrion Mülteci Kampı'nda tüm çocukluğu geçen, 25 yıldır memleket hasretiyle yanıp tutuşan, vatanı nasıl bir yerdir bilemeyen Şemsa kızın büyük hasreti dün itibariyle son buldu. Babasından sonra kendisi de Türkiye'ye kavuşan genç kızın, havaalanına gelip polis sorgusundan geçmesinden itibaren yaşadığı bu büyük heyecanın her anında ben de yanındaydım. Vapurla Üsküdar'a geçtik. Doğduğu evi, mahalleyi gezdik. Ve babasının "Kızım bir gün mutlaka Salacak'ta kol kola gezeceğiz, ardımızda Kız Kulesi olacak" sözü de dün gerçek oldu. Baba kız Salacak'ta kol kola gezdi, fotoğraf çektirdi, Boğaz'la hasret giderdi.
KALANLARI BEKLİYOR
Memlekette ilk 5 saatin öyküsünü Şemsa'nın ağzından dinlediğimde bana en çarpıcı gelen sözleri şuydu: "Havaalanından çıkışta rüyadayım sandım. Ne zaman ki babamla kucaklaştık bunun bir rüya değil gerçek olduğunu anladım. Artık kimse adımla, milletimle, bayrağımla alay edip beni hakir göremeyecek. 'Pis Türk' diyemeyecek. Şu anda tek üzüntüm annem ve 2 kardeşimin Atina'da kalmış olması. 'İşlemleri uzun sürecek, gelmeleri gecikecek' diyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız benim ve babamın rüyalarının gerçekleşmesi, vatanımıza dönmemiz için yardımcı oldular. Son ricam annem ve kardeşlerimin de bir an önce dönmesi..." 1980 öncesinde, devrimci gençlik liderlerinden Alp Tolunay, gördüğü baskılar üzerine eşi Cavidan ve 1.5 yaşındaki kızları Şemsa'yı da alarak Yunanistan'a iltica etmişti. Yunan makamları onları ünlü Lavrion Mülteci Kampı'na yerleştirmiş, minik Şemsa, kampın maskotu olmuştu. Daha geçen ay Atina'daki bir mülteci evinde karşımda duran 26 yaşındaki güzelim genç kız, bir zamanların maskot bebeği Şemsa'ydı işte. Yunanca, İngilizce, Fransızca biliyordu. Şehir tiyatrosunda başrol oynuyordu, aranan bir fotomodeldi. Yunanistan'da Yonca ve Levent adlı 2 kardeşi daha doğmuştu. İkisi de bilgisayar üzerine eğitim almıştı. Ancak hepsi gayri resmi oluyordu bu işlerin. Çünkü bu ne Yunan, ne Türk, ne de Haymatlos kimlikleri vardı. Belgesizlikten ana yurtlarına bir kez olsun gelememişlerdi.
BAŞBAKAN'DAN RİCA...
Bu aile dramının kezzaplı öyküsü bununla da bitmiyordu. Alp'in İstanbul'da yaşayan erkek kardeşi bir ameliyat sonrası görme yetisini tamamen yitirdi. Bakacak kimsesi yoktu. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı'na
"Kardeşim dönsün ve bana baksın. Ama önce araştırın lütfen, gelince tutuklanır mı?" diye mektup yazmıştı. Cumhurbaşkanlığı olayı araştırıp yanıt verdi: "Gelebilir, sorun yok..." Şemsa kız da, bizim aracılığımızla o günlerde Atina'yı ziyaret eden Başbakan Erdoğan'a ricacı olmuştu: "İstanbul'u, Türkiye'mizi, akrabalarımızı, görmek, anavatanımızda yaşlanıp ölmek istiyoruz" diye... Ve hayalleri gerçek oldu... Önce geçtiğimiz günlerde babası döndü yurda, dün de kendisi...
25 YIL SONRA TÜRKİYE'DE...
1.5 yaşında gittiği Yunanistan'dan dün dönen Şemsa Tolunay'ı İstanbul'da, Türkiye'de bulunan görme özürlü amcası ve Savaş Ay böyle karşıladı. Genç kızın heyecanı ve mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Sonra da babasıyla soluğu Salacak'ta aldı. Yıllardır hayal ettikleri şeyi yapmak, Kız Kulesi önünde fotoğraf çektirmek için... Dudaklarından şu sözler döküldü genç kızın: İstanbul benim için bir özlemdi...