Yıldırım 16 yılda futboldan, basketbola, voleyboldan, masa tenisine tüm branşlarda Türkiye ve Avrupa'da bir çok başarıya imza attı. Başkan sadece sportif alanda değil, tesisleşmede de önemli atılımlar yaptı
BÜYÜKLÜK, İDDİA VE HIRS!
Aziz Yıldırım üç başkan adayının çekiştiği ikinci seçiminde, kürsüden rakibi Ömer Çavuşoğlu'nun projesini doğrulayarak konuştu;
"Kulübün kurtuluşu stattadır. Ömer Bey'in projesini destekliyorum. Stadı büyütmemiz, gelirimizin artması ve kulübün kimseye muhtaç olmaması anlamına gelir..."
Cebinden para koyarak, bir yandan da stadın inşaatı için emek harcayarak 2001 şampiyonluğunu yakaladı. O tarihten sonra da inişler-çıkışlar yaşasa da kulübü büyütmeye devam etti.
Aziz Yıldırım'ın, sportif alandaki performanslardaki istikrarsızlığına rağmen, taraftarı da işin içine katarak yarattığı konsept, Türkiye'deki bütün takımlara örnek oldu.
Bugün, "Futbolun başındaki bela" olarak lanse edilmeye çalışılsa da, konuşulan büyüklük ve iddia, Yıldırım'ın hırsıyla oluştu. Bir başka önemli nokta ise Fenerbahçe'nin
"Dünya'nın en büyük spor kulübü" olmasıdır. Burada altı çizilmesi gereken isim tamlaması
"Spor Kulübü"... Daha büyük bütçeler, başarılar taşıyan kulüpler var ama bir spor kulübü olarak Fenerbahçe kadar başarılısı yok.
Futbolu bir kenara bırakın, basketbolda, voleybolda, yüzmede, yelkende, atletizmde, masa tenisinde aynı anda mücadele edip, hepsinde Avrupa veya Dünya klasmanını zorlayan bir başka kulüp yok.
Tavırları, halleri veya yönetim biçimini eleştirsek de,
Fenerbahçe'yi bir spor kulübü olarak büyüten, Aziz Yıldırım'ın aklı ve inadıdır. Yaşanılan bütün olumsuzluklara, vefasızlıklara veya söylem istikrarsızlıklarına rağmen,
bu binanın harcı, demiri veya fore kazık temeli Aziz Yıldırım'dır. Türk sporunu yönetenlerin özellikle kulüplerden kesilen vergilerin amatör branşlarda harcanmak kaydıyla geri dönüşümüne olanak sağlamalarını isteyen, Aziz Yıldırım önerisini hayata geçirmeleri, sporcu yetiştirmedeki patinajı engelleyecek en net hamle olacaktır