Ünlü rallici Renç Koçibey'in kızı Alara Koçibey, son günlerde iç mimari alanında gerçekleştirdiği başarılı projelerle adından söz ettiriyor. Bugünlerde Kırşehir, Trabzon ve İstanbul'da üç ayrı otelin iç mimari projelerini gerçekleştiren Koçibey, yoğun temposuna rağmen oğlu Emre Renç ve kızı Yasemin Paris'le de kaliteli zaman geçirmeye özen gösteriyor. Alara Koçibey, Harper's Bazaar dergisinden Buket Cengizalp'e samimi açıklamalarda bulundu:
İç mimari üzerine Türkiye ve yurt dışında tam altı farklı üniversitede eğitim gördüm. Bu sayede yüksek lisans, hatta doktora yapmış kadar oldum diyebilirim. Yeditepe Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü'nden mezun oldum.
BÜYÜKANNEM PRENSESMİŞ!
Mimariyi çok seviyorum. İç mimari öyle bir iş dalı ki, sanatın her alanından ve daha birçok farklı disiplinden etkilenebiliyor. Bu işi iyi yapabilmek için resim, sinema ve müzik de bilmelisiniz.
Şu sıralar Kırşehir, Trabzon ve İstanbul'da üç ayrı otelin iç mimari projelerini gerçekleştiriyorum. Bu kadar yoğunluğun içinde bile kendime mutlaka zaman ayırıyorum. Evimde konuk ağırlamaya bayılırım. Dostlarımla sık sık evde buluşurum. Ayrıca seyahat etmeyi de çok severim.
Son dönemde beni en çok heyecanlandıran iş; Tuvana (Büyükçınar) ve Emine (Palabıyık) ile birlikte açtığımız dükkan. Burada bebek ve çocuk mobilyaları satılıyor. Mobilyaları, Tuvana ve ben tasarlıyoruz; Emine de işletmeyle ilgileniyor. Çok yaratıcı bir iş ve üçümüz de çok heyecanlıyız.
Kızkardeşim Seben (Pisak) bana "Sen bir prensessin" der. Ama bu tavır hakikaten bizim genlerimizde var. Büyükannelerimiz Rusya'da Koçibey Beyliği'nde prensesmiş.
14 yaşındaki oğlum Emre Renç ve 10 yaşındaki kızım Yasemin Paris ile geçirdiğim kaliteli zamanları hiçbir şeye değişmem.
Her şey çok yoğun ilerliyor, dolayısıyla zamanlama benim için çok önemli. Onun için geceleri herkes uyuduktan sonra tasarımlarımı yapıyorum. İyi programlama sayesinde her şeye yeteri kadar vakit ayırabiliyorum.
Yurt dışı seyahatlerine çok sık çıkarım. Alışverişlerimi de yurt dışından yapıyorum. Benim için seyahat iki türlü oluyor; kültürel ve kaçış seyahatleri. Bilmediğim kültürleri keşfedip gittiğim yerlerde yenileniyorum.
En son 'İyi ki gitmişim' dediğim yer; Kırşehir. Doğası inanılmaz ve tertemiz bir havası var. Aslında orada günümün çoğunluğu şantiyede geçiyor ama ben mutlaka kendim için zaman ayırıyorum.
Bu ay içerisinde bir İsveç seyahatim olacak; çok heyecanlıyım. Çünkü donmuş gölde araba yarışı yapacağız, tıpkı 007 ajan James Bond gibi. Üstelik iglo'larda kalacağız. Kısacası; ben şimdi tam da hayalimdeki gibi yaşıyorum!
Günlük hayatta bakımlı ve sade olmanın en önemli güzellik sırrı olduğuna inanıyorum.
ELEGAN BİR TARZIM VAR
Stilimi yalın ve spor ama elegan olarak tanımlayabilirim. Her ne kadar maskülen de olsam giydiklerim feminen dokunuşlar barındırır. Bazen de çok teatralim diyebilirim; beni bir maskeyle de görebilirsiniz. Tasarımlarımda da bu çok yönlü tarafımı yansıttığımı düşünüyorum.