Dershane kararının ardından Ağustos 2004'teki Milli Güvenlik Kurulu'nda (MGK) imzalanan tavsiyelerin gündeme getirilmesi ile başlayan gerilim sürüyor. Gülen Cemaati'ne yönelik önlemlerin konuşulduğu 9 yıl önceki MGK kararının altında imzası bulunan dönemin Adalet Bakanı, TBMM Başkanı Cemil Çiçek, o günlerin arka planını anlattı. Türkiye'de "kayıt dışı siyaset alanı" olduğuna işaret eden Çiçek, şu bilgileri verdi:
2004'ün şartları nasıldı?
2004'ün şartlarını Türkiye'de bilmeyen var mı? 2002'de AK Parti'nin iktidara gelmesini millet arzu etti ama kabul etmesi gerekenler kabul etti mi? Bugün bu konuları rahat konuşup yazanlar, 10 yıl önce de yazıp tavır alabiliyorlar mıydı? Bırakın 2002'yi, 2004'ü; 2007'nin 28 Nisanı'nda yazılıp çizilenlere bakın. Anayasa'ya uygun olmasına rağmen 2007'de cumhurbaşkanını seçememiş bir Türkiye sözkonusu. 2008'de AK Parti ile ilgili kapatma davası açılmış. Yani AK Parti bir nevi iç tehdit olarak kabul edilmiş. 2004'de de aslında bu var. 2004'te AK Parti adeta denetimli serbestlik altında bir iktidar. Yani, 'bunları kendi haline bırakmayalım' diye düşünülüyor. Günlüklere, ortaya çıkan belgelere baktığımızda 2004'ün Türkiye'sinin şartları bir demokratik ülkenin şartları değil. Türkiye'de siyaset taşlı çakıllı bir yolda yapılıyor. Bugün de bu işlerin çok normalleştiğini söyleyemem. İnsanların da partilerin de hayatında dünün güneşi ile bugünün çamaşırını kurutma durumuyla karşı karşıyayız.
2004 ağustosundaki MGK'yı hatırlıyor musunuz?
Tabii ki. Her 5 yılda bir kabul edilen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi var. Bu belgeler milli güvenlik riskleriyle ilgili değerlendirmeleri içerir. Burada, iç siyasetle, dış siyasetle, ülkelerle, gruplarla ilgili olanlar vardır... Buradaki ilkeler çerçevesinde MGK'da gündem oluşturulur. Bölücü terör ve irtica iki önemli tehdit olarak kabul edilmişti. Keşke son 20 yılın MGK tutanakları açıklansa. Kim ne yapmış, nerede durmuş hepsi ortaya çıkar. O zaman devletin bütün iç organlarını dışarı dökmüş olursunuz. Bu sorumsuzluğu yapacak birileri olur mu bilemem.
MGK tavsiye kararı niye imzalandı?
O şartlar altında hükümet doğru olan neyse onu yapmaya çalışmıştır. 2013'teki şartlarla 2004'ü değerlendiremezsiniz. Önceki MGK'ları bir hatırlayın. Daha toplantı yapılmadan önce, 'Hükümet köşeye sıkıştırılacak, şunlar sorulacak' diye haberler yazılmıyor muydu? Kamuoyunda şöyle bir algı oluşturulmuştu. Hükümet sanık, diğerleri (Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile MGK'nın asker üyeleri kastediliyor) jüri üyesi ve siyasiler oraya hesap vermeye gidiyor. Bir de toplantılardan sonra yazılanlara bir bakın. Bunları bu ülke yaşamamış gibi bir değerlendirme yapılıyor.
'SABIRLA ÇÖZÜLDÜ'
MGK kararlarının imzalanması zorunlu mudur?
Zorunlu olmayabilir. Ama ondan sonraki gelişmeleri dikkate almamız gerekir. 2001'de o kurulda bir anayasa fırlatıldı. Sonra memleketin ne hale geldiği biliniyor. Rahmetli Özal'dan dinlediğim bir söz var. "Siyaset çuvalı patlatmadan arabadan indirmektir." Buna dikkat edecek olan da bizzat sorumluluk taşıyanlardır. Dışarıdaki seyircinin umrunda olmaz. Sizi, "Bunu niye imzaladınız veya imzalamadınız?" diye tartışmaya çekenler daha sonra "Devleti onlar yönetiyorlardı öyle yapmasalardı" diye hemen yükü üzerlerinden atarlar. Hükümet şartları değerlendirir. 2004'ün şartlarında pek çok mesele sabırla, sükunla, o gün çözülemediyse bugün çözülebilmiştir.
Siyasetçinin hareket alanı 2004'te ne kadar daraltılmıştı?
Türkiye'de, siyasetin önemli bir kısmı kayıt dışıdır. Millet nezdinde siyaseten ve hukuken sorumlu olmayanların, siyasette hukuken yetkisi varmış gibi etkili olması söz konusudur. Bu, bazen devletin organları olabilir, bazen sermaye veya baskı grupları olabilir. Bunlar kayıt dışı siyasettir. Niye Türkiye'de bir dönem her holdingin bir bankası, bir gazetesi, televizyonu oldu. Fikir veya basın özgürlüğü aşkından mı? Yoksa bunların çoğu siyaseti manipüle etmek için mi elde bulunduruldu? Siyasetteki kayıt dışılıklar yeterince kayıt içine alınamadı.
2004'teki belgenin 2013'te gündeme getirilmesine ne diyorsunuz?
Önyargısız olaylara bakanlar, 2004'teki belgenin bir dershane tartışması üzerinden 2013'te gündeme getirilmesindeki niyeti zaten bilirler.
Bugünkü tartışmaların cumhurbaşkanlığı seçimiyle bağını kuruyor musunuz?
Bizde cumhurbaşkanlığı seçimleri hep sancılı olmuştur. Halk seçsin dedik, ama yine de bu türlü şeyler yaşanıyor.
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ni nasıl değiştirdiniz?
Şartlar daha normalleşti. Reformlar belli ölçüde meyvelerini verdi. Türkiye konularını tartışabileceği bir ortama geldi. Hükümet, daha önce tehdit diye tanımlanan unsurları kaldırdı.
Demokratik siyasi ortamda cemaatlerin yeri ne?
Baskı grubu olarak görürüm. Onların da talepleri olur. Bir şey talep edersiniz. Olur veya olmaz. Ama hukuk yolu açıktır. Son günlerde ise konu esasından saptırılıyor.