Partisinin TBMM'deki grup toplantısından ayrılışında gazetecilerin genel af beklentisiyle ilgili sorularına "Genel af gündemimizde yok. Ben hayallerimden bahsediyorum, siz genel af diyorsunuz" yanıtı veren Erdoğan, grupta "Kürdistan" demesine gelen tepkilere de sert çıkarak, "Kelimelerden korkanlar büyük devlet inşa edemezler. Küçük düşünerek büyük iş yapılmaz" dedi. "İlk Meclis zabıtlarını okusunlar, Mustafa Kemal de mi bölücüydü?" diye soran Erdoğan şu mesajları verdi:
Bizim gündemimizde genel af diye bir şey kesinlikle yoktur. Ben hayallerimi anlatıyorum, siz genel aftan bahsediyorsunuz, yok böyle bir şey, kesinlikle yok.
Hem Diyarbakır hem Türkiye genelinde, evlerde, sokaklarda, televizyon başlarında, annelerin, babaların gözyaşı döktüğüne şahit olduk. O gün sevinçten, umuttan gözyaşı dökenler sadece Türkler, Kürtler değil, bu ülkenin her bir vatandaşı, milletin huzura susamış her bir ferdiydi.
İlk Meclis'in gizli celse zabıtları okuduğunda, Gazi Mustafa Kemal'in nutuklarında karşı çıktıkları şeyleri görecekler. Kürt kelimesini o Meclis'te görecekler. Gürcü, Laz, Arap, Boşnak, Kürdistan kelimesini, zabıtlarda görecekler. Osmanlı'ya gittikleri zaman doğu, güneydoğunun, Kürdistan eyaleti olduğunu görecekler. Bunlar tarihimizin bize devrettiği mirastır. Bunları görmezlikten gelemezsiniz. Türkiye'nin yakın tarihi MHP ya da CHP'nin çizdikleri gibi bir tarih değil. Bize ne diyorlar, 'şu kavramı kullan'; bölücü... Peki Mustafa Kemal de mi bölücü? 'Kürdistan' kelimesini kullanan, o zamanın bütün Meclis mebusları da mı bölücüydü? 'Kürt damadımız var' diyen merhum Alparslan Türkeş de mi bölücüydü?
Kelimelerden, kavramlardan korkanlar, kendi icat ettiği tabulardan, kabuslardan korkanlar büyük devlet inşa edemezler. Küçük düşünerek büyük işler yapılmaz. Türkiye alelade, pısırık, içine kapanık bir ülke değildir. Dilden korktular, dili yasakladılar. Türküden, şarkıdan korktular; kasetleri, plakları yasakladılar. Büyük bir devletin böyle korkuları olamaz.
Biz her ne yaptıysak, Türkiye'yi normalleştirmek için yapıyoruz. Türk'ten alıp Kürt'e vermiyoruz, Türk'ten alıp Gürcü'ye, Çerkez'e, Roman'a vermiyoruz. Kimseye imtiyaz sağlamıyor, hiç kimsenin hakkını sınırlandırmıyoruz. Artık şundan kurtulalım; 'Biri Türkü söyledi' diye bu ülke bölünmez. 'Biri farklı kıyafet giydi' diye bu ülke bölünmez. 'Biri farklı bir şey söyledi' diye bu ülke bölünmez. Bu ülke toprağa, birliğe, kardeşliğe pamuk ipliğiyle bağlı ülke değildir. 76 milyonun tamamına sesleniyorum; biz bin yıl boyunca birbirimizi anladığımız, birbirimizin acısını ve sevincini hissedebildiğimiz için bir arada yaşadık. Diyorum ki bu ülkenin kuzeyi, güneyi, batısı, köprü altında ensesine kurşun sıkılanların acısını anlamaya çalışsın.
Acıları yarıştırmayalım, acılar üzerinden yürümeyelim. Bizi biz eden, kardeş eden nice değerimiz var, biz onlara bakalım. Fakat muhalefet kalkıp da orada 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' diyemiyor ve Türk bayraklarıyla o meydanları dolduramıyor. Lafa geldiği zaman da 'milliyetçilik' diyor. Senin neren milliyetçi ya? Lafla milliyetçilik olur mu?
AHMET KAYA VE GEZİCİLER
Ahmet Kaya'ya ödül töreninde saldırdılar. Kimler? Hani Gezi Parkı'nda bize saldıranlar kimlerse, onlar orada da Ahmet Kaya'ya saldırdı. O gün saldıran sanatçıların bir kısmı diyor ki 'o esnada tuvaletteydim', 'ben o esnada dışarıdaydım.' Ulan hepiniz oradaydınız be. Dürüst olun, dürüst. Hepinizin artık kaybedilemeyecek o kamera kayıtlarından resimlerinizi biz izliyoruz, görüyoruz.
CHP, MHP ve kusura bakmasınlar, daha önce söylediğim gibi özellikle kendilerini ismen anmayacağım çünkü onların çok sorunlu dil ve üslupları var, son derece seviyesiz, edep ve adap sınırlarını çokça aşan açıklamalara asla cevap vermeyeceğim, onlar benim gündemimde olmayacak. CHP de MHP de burada hazır olda and okurken, biz Manastır'a gittik, Mustafa Kemal'in eğitim aldığı Manastır Askeri İdadisi'nin restorasyonunu yaptık. CHP lafını yapar, biz uygulamasını yaparız. Onlar Gazi Mustafa Kemal'in resmini Türk Lirası'nın üzerinden çıkarırlar, oraya İnönü'nün resmini koyarlar.
(Yeni anayasa) Biz bütün inceliğimizle her türlü desteği verdik. Hep söylüyorum; 326 milletvekiliyle biz üç temsilci verdik, 26 milletvekiliyle üç, 51 milletvekiliyle üç, 151 milletvekiliyle üç temsilci. Bu adil mi, değil. Ama biz istedik ki üzümü yiyelim, bu işi çözelim. Bakıyorsun, 26 milletvekiliyle çıkıyor, 'biz olmazsak anayasa olmaz' diyor. Böyle bir anlayış olabilir mi? Bu Komisyon zaten teamüllere dayalı olarak kurulmuş, bunun asli komisyon gibi işlevi yok. Fakat faturayı gelip AK Parti'ye kesmeye çalışıyorlar. Yok öyle 25 kuruşa simit. Biz hep olumlu katkıda bulunduk. Sayın Meclis Başkanı artık dayanılamayacak hale geldiği için ister istemez bir tavır koydu. Şimdi biz mektubunu bekliyoruz. Bakalım bu mektupta Sayın Başkan bizden ne talep edecek. Bizler bütün bu olanlarda hep samimi davrandık. Ama batı toplumunda muhalefet, ülkenin menfaati olduğu zaman gelir desteğini verir. Ama bizim muhalefet, ülkenin menfaati de olsa 'ha bunun arkasında iktidar oy kazanacak, dolayısıyla bunu engellememiz lazım' der, her zaman karşısına dikilir. ANKARA